1990’larda çok yorucu ve çok gergin bir ortamda çalışıyordum. Günler, çözüm bekleyen onlarca problem ve sakinleştirilmesi gereken kızgın müşterilerle geçip gitmekteyken penceremin baktığı meydanda bir hareketlenme başladı. Belediye işçileri beş yol ağzının Cinnah – Atatürk Bulvarı köşesinde çalışmaya başladılar. Yorucu ve sıkıcı hayatıma renk geldi.
Önce merakla seyrettim, ne yapıldığını çözmeye çalıştım. Gördüğüm şeyden pek de memnun kalmadım çünkü saçma büyüklükte bir havuz yapılmıştı. Sonra balerinler geldi havuzun ortasına yerleştirildi. İşte o zaman sıkıcı hayatıma bir güzellik geldi. Sonra balerinlerin üzerinden kıvrıla kıvrıla sular akmaya başladı. Sanki su değil de balerinler kıvrılarak dans ediyor gibiydi. Sonra kuşlar geldi. Artık her öğle şirketten çıkıp balerinlerimi ziyaret ediyordum. Suyun, kuşların sesini dinleyip sıçrayan sularla serinliyordum.
Sonra balerinleri benden de çok seven bir teyze ortaya çıktı. Perişan giysileriyle gelip haftalık banyosunu balerinlerin altında yapmaya başladı. Yıkanırken kahkahalar atıp şarkılar söylerdi. Önce havuzun kenarına oturur sonra yana devrilerek kendini suya düşürürdü. Sonra da suya düşen bir çocuğun kahkahalarını, çığlıklarını atardı. Neşeli banyo sona erince giysilerini yıkar ve havuzdan çıkardı.
Kışın balerinlerim kar altında daha da güzelleşirlerdi ama kuşlar ve banyocu teyzem olmayınca neşeleri eksik kalırdı. Havalar ısınmaya başlayınca kadro yeniden toplanırdı. Benim de keyfim yerine gelirdi. Sonra belediye seçimleri yapıldı. Cinnah Caddesi’nden yeni belediyenin destek konvoyları etrafa yumruk sallayarak geçit yaptılar. Benim balerinlerime de yumruklarını salladılar. Sonra balerinlerimin suyu kesildi. Perişan teyzemin banyoları, kahkahası, şarkıları sona erdi. Kuşlar da gelmez oldu. Köşenin neşesi soldu.