Atatürk Orman Çiftliği nasıl tahrip ediliyor? Nasıl korunmalı?

Farklı dönemlerde belediye, bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarınca alınan kararlar; koruma statülerine rağmen AOÇ alanının parçalanmasına, işlevsel süreksizliğine ve plan bütünlüğünün zayıflamasına yol açmıştır. Yöneten değişse de yönetim anlayışı değişmedikçe talan devam etmektedir.

Yazar Hakkında

+ Yazarın diğer yazıları

Atatürk Orman Çiftliği’nin arazi ve plan bütünlüğünü aşındıran müdahaleler 1950’lerde Karşı Devrim’in güçlenmesiyle hibe koşullarını aşındıran satışlar ve tahsislerle başlamıştır. 29 Mayıs 1959 tarihli 7310 sayılı Kanun’la 725 dekar AOÇ arazisinin satışı düzenlenmiş; 6 Haziran 1959’da Resmî Gazete’de yayımlanan bu düzenleme, bütünlüğün bozulmasında kritik bir eşik olmuştur.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi bünyesinde hazırlanan Atatürk Orman Çiftliği oluşumunun, yapılanmasının ve yapılaşmasının neresinde yer alındığını gösteren “Hangi Yerleşke AOÇ” adlı çalışmada görüleceği gibi; 

Eskişehir Yolu, İstanbul Yolu, AŞTİ Bulvarı ve yeni açılan Ankara Bulvarı (ki, gerçekte plandaki adı AOÇ Bulvarı’dır), AOÇ arazisini batıya doğru kat ederken, beşincisi bunu kesen Anadolu Bulvarı olarak gerçekleşmiştir; tümü de bu arazinin bütünlüğünü zedeleyerek kalan arazi parçalarını hem küçültmüşler ve hem de nitelikli varlığını risk altına sokmuşlardır! Bunun farkında mıyız? Arazi bölünmesi yaşanırken ortaya çıkan kullanım ve mülkiyet deseni, artık bağlantısı kopan arazilerin konum, ilişki ve kullanım açısından AOÇ’nin olduğu duygusu ve bilgisini yeniden canlandırmamızı bile zorlamaktadır. Yalnızca resmî kurumlar ve devlet daireleri değil, parti binaları, askeri bölge ve kullanımlar, özel eğitim kurumları ve üniversiteler ve otobüs terminalleri gibi büyük; ama benzinlik, büfe, lokanta benzeri küçük işletmelerin de aralarında olduğu, aidiyetlerini gizleyen araziler ve yapılar dışında, yalnızca açık yeşil alanlar, Atatürk Orman Çiftliği’ne ait oldukları konusunda bir açık mesaj vermektedir.

Atatürk Orman Çiftliği haritası üzerinde talan edilen araziler görülebiliyor.

Atatürk Orman Çiftliği haritası üzerine talan edilen arazilerin üzerine inşa edilen bu yapıları oturttuğumuzda yıkımın dehşetiyle irkilmemek mümkün değildir. Bugün adını tek tek saymaya kalksak toplamda yüzlerce bina ve yerleşke Atatürk Orman Çiftliği arazileri işgal edilerek konumlandırılmıştır. Bunlardan bazıları; ASKİ Genel Müdürlüğü Eğitim ve Spor Tesisleri, Ankara Atlı Spor Kulübü, Gençlerbirliğ Tesisleri, Alparslan Türkeş Mezarlığı, Başkent Öğretmenevi, Orman Genel Müdürlüğü Lojmanları, Devlet Mezarlığı, Gazi Orduevi, Benzin İstasyonları, Bayraktar Twins (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı), Tevfik İleri İmam Hatip Lisesi, Çevre ve Orman Bakanlğı, Yüksel İnşaat ve HaberTürk Binası, Emsan Sitesi, İşçi Blokları, Gazeteciler Sitesi, Seylap Blokları, İpek Sitesi, Yüzüncü Yıl Sitesi, Urankent, YDA 1. Etap, Gimat Toptancılar Sitesi, Rize Gross,  SSK Blokları, Konkur sitesi, Mitaş Enerji, Koray Outlet, Şaşmaz, Optimum Center, Danıştay, Ahmet Hamdi Akseki Cami, Öz Ankara Toptancılar Sitesi, ATB İş Merkezi, ACity Outlet, Tan Oto, Tepe Home, Atisan Sanayi Sitesi, Efe Plaza, Gordion AVM, ve adını burada tek tek sayamadığımız niceleri… * Hangi Yerleşke AOÇ

2000’lerden itibaren yetki devri ve protokoller aracılığıyla, AOÇ üzerindeki planlama ve kullanım kararlarında belediye ve farklı kamu aktörlerinin rolü genişlemiştir. 19 Ekim 2011 tarihli protokolle AOÇ Hayvanat Bahçesi alanının kullanım hakkı Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne verilmiş; izleyen plan kararları “Yenileme Alanı” tanımı ve uygulamalarıyla ANKAPARK gibi büyük ölçekli projelerin zeminini oluşturmuştur. Bu süreç, üst ölçekli koruma hedefi yerine projeye göre parça parça planlama pratiklerini öne çıkarmıştır.  

Yargı denetimiyle bu gidişat birçok kez durdurulmuştur. 3 Ağustos 2015’te Ankara 5. İdare Mahkemesi, AOÇ Koruma Amaçlı İmar, Ulaşım Planı ve Uygulama Projesi’ni, AOÇ’nin kuruluş amacına ve 1. derece doğal-tarihi sit niteliğine aykırılık gerekçesiyle oybirliği ile iptal etmiştir. Kararın ardından, planlara dayalı inşa süreçlerinin parçası olan Ankara Bulvarı, belediye duyurularıyla Ağustos 2015’te trafiğe kapatılmış; ancak idarenin yaptığı yeni plan değişiklikleri ve uygulamalarla mahkeme kararının uygulanabilirliği fiilen ortadan kalkmıştır.

Buna karşın izleyen yıllarda, iptal edilen kararların revize edilip yeniden onaylanması ve benzer fonksiyonların yeni planlarla tekrar gündeme getirilmesi görülmüştür. Meslek odaları bu pratiği, “iptal, revizyon, yeniden uygulama” şeklinde işleyen bir süreklilik döngüsü olarak tanımlamaktadır. Bu metinde ‘sürdürülmüş ihlal’ terimiyle kastedilen, tam olarak bu döngüdür.  

Sonuçta AOÇ’deki yıkım, tek bir siyasi döneme indirgenemeyecek birikimli kararlar ve temelinde karşı devrim sürecinin ürünüdür. Farklı dönemlerde belediye, bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarınca alınan kararlar; koruma statülerine rağmen alanın parçalanmasına, işlevsel süreksizliğine ve plan bütünlüğünün zayıflamasına yol açmıştır. Ortaya çıkan bu tablo, AOÇ’nin 1. derece doğal ve tarihi sit alanı statüsü ve kuruluş koşulları ile uyumlu, tutarlı ve şeffaf bir üst ölçekli koruma-kullanma stratejisine duyulan ihtiyacı açıkça göstermektedir. Yöneten değişse de yönetim anlayışı değişmedikçe talan devam etmektedir. Türk ulusu, bu gidişata dur diyerek Cumhuriyetimize ve onun simgesi yapı ve kurumlara sahip çıkmalıdır.

AOÇ’nin bütüncül bir koruma-imar planı ile korunması yerine parsel temelli müdahalelerle yapılaşmaya açılması, arazinin bütünlüğünü bozmaktadır. Örneğin 50 metre genişliğinde duble yollar ile AOÇ tarım arazilerinin bilerek ve isteyerek parçalara bölünmesi sağlanmıştır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne göre de bu yollar AOÇ arazisini “parça parça bölerek” toprak bütünlüğünü bozmaya yöneliktir. Ankara 4. İdare Mahkemesi söz konusu yolları içeren imar planlarını iptal ederek AOÇ tarım arazilerinin kesilmesine geçit vermemiştir. Ancak plan değişiklikleri küçük ölçekte devam etmektedir; Mimarlar Odası bu eksende AOÇ için kapsamlı bir koruma amaçlı üst ölçekli imar planı hazırlanması ve bölücü yol yapımlarının derhal durdurulması çağrısında bulunmuştur. Oda ayrıca 13 Nisan 2021 tarihli açıklamasında Gökçek döneminde planlanan yollardan bir tanesinin Atatürk Orman Çiftliği’nin talan edilmesi bölünerek parçalanmasının en önemli uygulamalarından olduğunu, “İ. gökçek tarafından planlanan yolun Mansur Yavaş tarafından inşa edildiğini” bildirmiştir.

Atatürk Orman Çiftliği alanları, son yıllarda büyük ölçekli projelerle hızla dönüşüme uğratılmaktadır. ANKAPARK örneğinde olduğu gibi 1,2 milyon metrekarelik hayvanat bahçesi alanı 2013 yılında eğlence parkına dönüştürülmüştür. 2018 yılında çıkarılan bir kanunla, bu alan 29 yıl süreyle Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilmiştir. Harita Kadastro Mühendisleri Odası Ankara Şubesi’nin uyarısına göre ANKAPARK, AOÇ arazi yapısını gasp ederek “ticarethaneye çevrilmektedir”. 

Cumhurbaşkanlığı Sarayı (“Beştepe Külliyesi”) da AOÇ üzerinde inşa edilen bir başka dev projedir. Danıştay, bu külliyenin bulunduğu alana herhangi bir “kamu/kurum binası” yapılamayacağı kararını vererek inşaatın temelini hukuken engellemiştir. Ancak Saray inşaatı her türlü uyarıya karşın başlamış ve zaman içinde yaklaşık 750 bin m²’yi aşan bir alana yayılmıştır. Bu çalışmalar için tahminen 10 binin üzerinde ağaç kesildiği değerlendirilmektedir. İnşaat çalışmaları sırasında Atatürk Evi’nin yanında bulunan Tarımcı Atatürk Heykeli ve Meydanı’nda yer alan rölyeflere bilerek zarar verilmiş ve parçalanarak pek çok parçası kaybolmuştur. Devlet bursuyla heykel ihtisasını Paris’te yapan Türk heykeltraş Burhan Alkar 1930 doğumlu olması ve ilerlemiş yaşına rağmen yetkililere rölyeflerin ücretsiz tamir edilmesi ve ücretsiz olarak yeniden yapılması için deyim yerindeyse yalvarmıştır. Bu bile tek başına tarihe kara leke olarak geçecektir.

Atatürk Orman Çiftliği arazisinin ABD büyükelçiliğine satışının iptali ile ilgili Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açtığı davada Yargıtay satış kararını bozmuştur. Diğer bir ifadeyle satış kanun dışı ise arazi de yapılan büyükelçilik kompleksi de fiilen işgal edilmiş vatan toprağı olarak değerlendirilebilir! Hukuk mekanizması kullanılarak bu kararın da arkasından dolanılacaktır, bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti sessiz bir işgal yaşamaktadır. Türk Ulusu savaşmadan yenilmektedir.

AOÇ arazisi içinde Sağlık eski bakanıyla ilişkili olan TEBA Vakfı’na 2025’te tahsis edilen Medipol Üniversitesi kampüsü inşaatı ve TÜRK İŞ Konfederasyonu bina inşaatı mahkeme kararlarına rağmen sürmektedir. Ayrıca yeni bulvar-yollar (ör. 4,2 km uzunluğunda 50 m genişliğinde güzergâh) gibi büyük kamu-özel yatırımları da AOÇ arazileri üstünde öne çıkmaktadır. Bu mega projeler, AOÇ’nin ekolojik ve kamusal bütünlüğünü ortadan kaldırarak, kullanım amacını dönüştürmektedir.

Atatürk Orman Çiftliği’nin koruma statüsü, çeşitli hukuki ve idari düzenlemelerle zaman içinde değiştirilerek projelere zemin hazırlanmıştır. 2012 yılı itibarıyla, AOÇ arazisinin birinci derece doğal ve tarihi sit alanı statüsü, Ankara Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından kaldırılmıştır. Sit derecesinin düşürülmesiyle, AOÇ arazisinin Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesine ve sıkı koruma hükümlerinin gevşetilmesine olanak sağlamıştır .

2014 yılında Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, tarihi sit alanlarında “kamu hizmet binaları” yapımına izin veren bir ilke kararı almıştır.  Ancak Danıştay bu kararı hukuka aykırı bularak iptal etmiştir. 2021yılında aynı kurul, “kamu hizmeti” yerine “resmî kurum” ibaresi içeren bir düzenleme yapmıştır. Bu değişiklik de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından hukuka aykırı bulunarak durdurulmuştur. Yargı kararlarıyla, AOÇ alanlarında yapılaşmaya yönelik idari girişimler defalarca engellenmesine rağmen Cumhuriyetle hesaplaşmanın zirve mekânı AOÇ görüldüğü gibi her an tehdit altındadır.

Atatürk Orman Çiftliği arazisinde, yürütmenin durdurulması adına verilen yargı kararlarına rağmen, aynı alan için yapılan yeni plan değişiklikleriyle mahkemenin iptal kararlarını fiilen ortadan kaldırmaya yönelik bir yaklaşım sergilenmektedir. Örneğin, Türk-İş Konfederasyonu Binası ve Medipol Üniversitesi kampüsü için 2022 yılında yapılan imar planı değişiklikleri, açılan davalar sonucunda Ankara 16. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Ancak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 30 Mayıs 2024 tarihinde aynı alana “Özel Sosyal Tesis Alanı” statüsü tanıyan yeni bir plan hazırlamıştır. Bu durum, idarenin mahkeme kararlarına uymama eğilimi olarak değerlendirildiğinde, hukuki güvenliğin zedelenmesi durumuyla karşı karşıya kalındığı/kalınacağı ortadadır. Burada Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, davadaki müdahilliğini geri çektiğini, Etimesgut Belediyesi’nin ise, bu süreçte inşaat ruhsatı vererek projelerin devamını sağladığını hatırlatmak yarar var. Aynı zamanda bu tutum hukuki süreçleri zayıflatarak AOÇ arazilerinin korunması açısından büyük risk oluşturmuştur.

AOÇ arazileri uzun süreli tahsis ve kiralamalarla kamu elinden çıkarılmaktadır. AKP döneminde on binlerce dönüm AOÇ arazisi, çeşitli kamu kuruluşlarına ve özel vakıflara devredilmiştir. 2012 yılında 1,37 milyar TL’ye inşa edildiği söylen Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve 801 milyon dolar maliyetli ANKAPARK, bu tahsisli alanlar üzerinde yer almaktadır. 2022 yılında açılan ABD Büyükelçiliği de tahsisli AOÇ arazisine kurulmuştur. Böylece AOÇ, aslen kamu kullanımına ayrılmış bir şartlı bağışla halkımıza emanet edilmişken, el birliğiyle büyük yatırımlar için ‘rant kapısı’ haline getirilmektedir.

Atatürk Orman Çiftliği’ni simgeleyen yapılar zaman içinde işlevsizleştirilip hatıralar unutturulmaya çalışılmaktadır.  1926 yılında inşa edilen ve Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın örneklerinden biri olan Gazi İstasyonu künefeciye çevrilerek tarihî kimliği yok edilmeye çalışılmaktadır. Atatürk’ün ayağını bastığı yere bile düşman sabıkalı ve sapkın bu anlayış daha önce Marmara Köşkü’nü de yok etmiştir. Benzer şekilde tarihî PTT Gazi Şubesi önü arkası sağı solu ve çatısı köfte kokoreççiler tarafından sarılarak tanınmaz hale getirilmiştir. 1940’lardan beri ailelerin uğrak yeri olan AOÇ Hayvanat Bahçesi 2013’te kapatılmıştır. Yıllarca on binlerce ziyaretçi ağırlayan, Anadolu hayatını da kısmen temsil eden bu mekânın yok oluşu toplumsal bellekte büyük boşluk yaratmıştır.

4 Kasım 2015 gecesi Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) sınırları içindeki Müze ve Sergi Salonu’nda çıkan yangında alevler özellikle malzeme ambarı ve sinevizyon bölümünü etkilerken, Kültür ve Turizm Bakanlığı envanterinde kayıtlı 263 eser —aralarında Atatürk’e ait fotoğraflar, tarımsal aletler ve çiftliğin kuruluşuna dair değerli objeler bulunuyordu— zamanında tahliye edilerek korunduğu iddia edilmiştir. Ancak yangının ardından müzenin restorasyonu ve yeniden açılışına dair resmî bir adım kamuoyuna yansımamış, konu 2017 yılında TBMM gündemine taşınmasına rağmen sonuçsuz kalmıştır. Böylece AOÇ’nin tarihsel hafızasını taşıyan bu yapı, hem fiziksel yıpranma hem de belirsizlik nedeniyle Ankara’nın kültürel mirasında kayıp bir halka olarak kalmaya devam etmektedir.

Benzer şekilde AOÇ’nin süt fabrikası da işlevini yitirmiştir. geçmişte 150’ye yakın süt ürünü üreten fabrika, bugün sadece süt, yoğurt, ayran ve dondurma gibi temel üretime indirgenmiş durumdadır. Bu tarz üretim tesislerinin küçültülmesi ve bir bölümlerinin özelleştirilmesi, AOÇ’nin “çiftlik” kimliğinin silinmesine neden olmuştur. Bugün Atatürk Orman Çiftliği etiketli ürünlerin çoğu başka üreticiler tarafından üretilmektedir. Özellikle son yirmi yılda büyüyen çocuklar için Atatürk Orman Çiftliği, kokoreç ve köfte dışında bir anlam ifade etmemektedir. Ülkemizi yöneten anlayış, AOÇ’yi, anıtsal değere sahip bir Cumhuriyet mirası olarak değil, rant odaklı ticari ve özel yatırımlara açılabilir bir potansiyel alan olarak algılamaktadır.

AOÇ nasıl korunmalı?  

Atatürk Orman Çiftliği’ni korumak için bütüncül bir koruma yaklaşımı gerekmektedir. AOÇ’yi yalnızca bir tarım arazisi ya da rekreasyon alanı olarak görülemez, kurulduğu tarihte hedeflenenler ve kuruluş ülküsünden bağımsız olarak düşünülemez. Bu yönüyle AOÇ’ye, ekolojik koridorları, tarihî yapıları ve üretim alanları ile birlikte yeniden işlev kazandırılması gerekmektedir. Bu yönüyle de Avrupa’daki kentsel tarım parklarından kendisini ayrıştıran eşsiz özellikleriyle de ancak bütüncül bir koruma yaklaşımıyla korunabilir.

AOÇ alanlarına yönelik parçacı imar planları bahse konu bütünlüğe zarar vermektedir. Bağlayıcı bir koruma amaçlı nazım plan, SİT statüsü ve üretim rekreasyon bölgeleri net biçimde tanımlanmalıdır. Meslek odalarının yıllardır altını çizdiği gibi, plan bütünlüğü olmadan bu Ata mirasının korunması olası değildir.

Bugüne dek AOÇ alanları çoğu zaman mahkeme kararlarıyla savunulabilmiştir. Toplumsal sahiplenme olmadan savunma hattı kurulamamaktadır. Aidiyet duygusu çoğunluk üzerinde yerleşmediği için kitlesel eylemler geliştirilememiş sonuç olarak AOÇ alanlarıyla ilgili olarak karar değişikliği ya da geri çekilme sağlanamamıştır. 

Cumhuriyetimizi yıkmaya ant içmiş anlayışla yalnızca hukuk mücadelesi yoluyla başarılı olunamadığı görülmektedir. Hukuk sistemini silah olarak kullanan bir anlayışla yalnızca hukuk zemininde mücadele edilemez. Cumhuriyetimizi korumak adına toplumsal denetim mekanizmaları ve farkındalığın yükseltilmesi büyük bir zorunluluk hâline gelmiştir. 

Vatandaşların yönetenlerden hesap sormaması durumunda neler olacağı açıkça görülmektedir. Toplumsal denetim mekanizmaları oluşturmadan, yurttaşların kendi eserine sahip çıkmasını bekleyemeyiz. 

Bunun için de gelişen teknolojiden de yararlanarak sayısal ortamda portal ya da platform benzeri yapılar kurulmalı, doğru bilginin kolayca yayılabilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi AOÇ Araştırmaları sayfası son dönemde güncellenmese de güzel bir örnektir. Bakanlık, kurum ve kuruluşlara ek olarak meslek odaları, sivil toplum kuruluşlarına ve bireysel arşivlerde bulunan tüm AOÇ belgeleri kamuya açık şekilde erişilebilecek bir sayısal arşiv altında birleştirilmelidir. Bu hem tarihsel izlenebilirliği hem de toplumsal aidiyeti geliştirecektir. 

Atatürk Orman Çiftliği mücadelesi için hukuki veritabanı oluşturulmalı bugüne kadar açılan davalar ve gelişmelerle ilgili vatandaşların rahatça ulaşıp bilgi alabileceği platform kurulmalıdır. Gündemi yapay olarak hızlandırılarak olan bitenin halkın gözünden kaçırıldığı, medyanın neredeyse tamamen ele geçirildiği günümüzde ülkemizde kamuya açık şeffaf ve bağımsız bilgilendirme mekanizmalarını kurmak zorundayız. Buradan doğabilecek vatandaşlık tepkilerinin yansıması olarak daha sorumlu bir yurttaş profilinden bahsedebiliriz. 

Atatürk’ün AOÇ’yi Türk Ulusu’na bağışlarken öngördüğü temel işlevlerden biri de üretimdir. Bugün teknolojinin tüm ilerlemesine karşın tarım ve hayvancılık başta olmak üzere sanayi üretimini de geliştirecek ilgili alanlardaki üretim durmuştur. Bu üretim, devlet güvencesi ile yeniden başlatılmalı; büyüme çağındaki çocuklarımızla eğitim çağındaki gençlerimiz öncelikli olacak şekilde gelişim programlarıyla AOÇ tesislerinde üretilen temel ürünler halkımıza ulaştırılmalıdır. Benzer şekilde Halk Lokantaları üzerinden başta emekliler olmak üzere ihtiyaç sahiplerine ulaşabilecek destek programları uygulanabilir. Böylelikle AOÇ, hem gıda güvenliği hem de adil erişim açısından Atamızın hedeflerine uyumlu olarak yeniden işlevlendirilmiş olacaktır. Cumhuriyetin oluşturduğu sosyal devlet anlayışından uzaklaşılan bugünlerde O’nun öngörüsü bize ışık tutmayı sürdürmektedir.

AOÇ yalnızca üretim alanı değil, aynı zamanda bir öğrenme mekânıdır. Kuruluş döneminde olduğu gibi her yaştan öğrencimiz burada stajlarını yapabilir. Öğrenim çağına ulaşmış çocuklarımızın yaş ve ilgi alanlarına uygun olarak yönlendirilebileceği pek çok yapıyı barındırabilecek bir potansiyel içermektedir. Çocuklarımıza toprak ve doğa sevgisinin dışında yurttaşlık bilincinin aşılanmasında eşsiz bir fırsat sağlanabilir. Bunun yanı sıra teknik okul ve üniversitelerdeki öğrencilerimiz bundan bir asır önce olduğu gibi stajlarınızı bu tesislerde yapabilecektir. Üniversitelerimizin Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Harita ve Kadastro Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Ziraat Mühendisliği, Orman Mühendisliği vb. fakülte ve yüksekokul öğrencileri proje yarışmaları düzenlenerek bu alanlara ilgileri artırılmalıdır. Bunun dışında sahada yapılabilecek çalışmalara gönüllü olabilecek her yaştan insanla gönüllülük esasına uygun projeler gerçekleştirilebilir.  Bu yaklaşım, AOÇ’nin tarihsel kuruluş amaçlarını günümüze taşıyabilecek diğer önerilerle birlikte değerlendirilebilir. Bahse konu tüm bu girişimler insanımızın AOÇ’den başlamak üzere yurdumuza olan aidiyet duygularını da geliştirecektir.

AOÇ’yi korumak için yalnızca kamu kaynaklarına bel bağlanmamalıdır. AOÇ’nin etki alanını da genişletecek şekilde Cumhuriyetimizin kurucu felsefesiyle uyumlu çalışan dernek ve vakıflar pek çok gönüllü çalışmayı örgütleyerek AOÇ’nin geleceğe dönük varlığını geliştirebilecek uzun vadeli projelerle bu ekosisteme eklemlenebilir. Bunun için ayrıca çalıştaylar düzenleyerek gelebilecek değerli öneriler toplanmalıdır. Bu aşamada özellikle toplumsal farkındalık yaratmak adına sergiler, belgeseller sosyal medya üzerinden yayınlanabilecek kısa filmler kullanılabilir.

Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü yapısı mutlaka gözden geçirilmelidir. AOÇ alanlarının talan edilmesi sürecinde doğrudan ya da dolaylı olarak hukuki sürece müdahil olun(a)mamasının hesabı adalet önünde sorulmalıdır. Ayrıca en kısa sürede gerekli yasal düzenlemeler yapılarak AOÇ alanlarında yaşanan talanlara karşı kendisini ve birbirini denetleyebilecek bir düzenek oluşturulmalıdır. Ayrıca AOÇ alanlarını amacı dışında kullanım için kiralayan, uzun süreli tahsis eden, Gazi İstasyonu’nun künefeciye, tarihî PTT şubesinin kokoreç/köfteciye çevrilmesine vb. gibi sayısız örnekle talana ses çıkarmayan göz yuman yetkililer (bakanlık, kurum kuruluş ve belediyeler dahil) hakkında gereken idari işlem yapılmalıdır. ABB ve merkezi idare dâhil tüm kurumlar için AOÇ alanlarındaki ihale ve tahsislerde kamuoyunda farkındalık ve yüksek hassasiyet oluşturulmalıdır.

Atatürk Orman Çiftliği, Cumhuriyet’in aydınlanma projesinin canlı bir anıtıdır. Ancak tahribat süreci göstermiştir ki yalnızca yasal düzenlemeler AOÇ’yi korumaya yetmemektedir. Atatürk Orman Çiftliği halkımız tarafından sahiplenmeli, aidiyet bilinci geliştirilmeli ve yurttaşlık sorumlulukları göz ardı edilmemelidir. AOÇ, yalnızca Ankaralıların değil, tüm Türkiye’nin ortak mirasıdır. Onu korumak, Cumhuriyet’i korumakla eş anlamlıdır! Cumhuriyetimizin üzerine inşa edildiği tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik kolonlarına, kurucu felsefeye sahip çıkılmalıdır!

Kaynakça 

• Açıksöz, S., & Memlük, Y. (2004). Kentsel tarım kapsamında Atatürk Orman Çiftliği’nin yeniden değerlendirilmesi. Journal of Agricultural Sciences, 10(1), 76–84. https://dergipark.org.tr/tr/pub/ankutbd/issue/1084/12548

• Ankapark 29 yıllığına kiralanıyor. (2018, Haziran 2). İnşaat Deryası. https://www.insaatderyasi.com/ankapark-29-yilligina-kiralaniyor-8769h.htm

• Ankara Büyükşehir Belediyesi. (2015, Ağustos 17). Ankara Bulvarı’nın kapatılması. Ankara Büyükşehir Belediyesi. https://www.ankara.bel.tr/tr/haberler/ankara-bulvarinin-kapatilmasi-7820

• Ankara Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü. (2020, 9 Aralık). İlimiz, Atatürk Orman Çiftliği 1. Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı, 2108 Ada 1 Parselde düzenlenen Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planı değişikliği duyurusu. Erişim: https://ankara.csb.gov.tr/ilimiz-aoc-i.-derece-dogal-tarihi-ve-sit-alani-2108-ada-1-parsele-iliskin-koruma-amacli-nazim-ve-uygulama-imar-plani-degisikligi-duyuru-411509

• AOÇ Üzerine Düşünmek. (t.y.). Hangi Yerleşke AOÇ? Orta Doğu Teknik Üniversitesi AOÇ Araştırmaları. Erişim adresi https://aocarastirmalari.arch.metu.edu.tr/hangi-yerleske-aoc/ 

• Keskinok, H. Ç. (2007). Bir özgürleşme tasarısı olarak Atatürk Orman Çiftliği. Bir çağdaşlaşma öyküsü: Cumhuriyet devriminin büyük eseri Atatürk Orman Çiftliği içinde (ss. 70–80). Koleksiyoncular Derneği Yayınları.

• Kimyon, D., & Serter, G. (2015). Atatürk Orman Çiftliği’nin ve Ankara’nın değişimi-dönüşümü. Planlama, 25(1), 44–63. https://jag.journalagent.com/planlama/pdfs/PLAN_25_1_44_63.pdf

• HKMO (Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası). (2020, 6 Temmuz). AOÇ’nin talanı adım adım devam ediyor. https://www.hkmo.org.tr/ankara/haberler/detay/19657

• İnşaat Mühendisleri Odası. (2020, Aralık 23). Niyeti bağcıda olanın gözü de üzümde olmaz. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası. https://www.imo.org.tr/TR,45300/niyeti-bagcida-olanin-gozu-de-uzumde-olmaz.html

• Mimarlar Odası Ankara Şubesi. (t.y.). AOÇ dosyası (kronoloji ve kararlar). Mimarlar Odası Ankara Şubesi. https://www.mimarlarodasiankara.org/index.php?Did=4973

• Mimarlar Odası Ankara Şubesi. (2020, Temmuz 27). AOÇ alanlarının en geniş sınırları… (Hukuk notu ve basın açıklaması). Mimarlar Odası Ankara Şubesi.

• Mimarlar Odası Ankara Şubesi. (2023, Temmuz 13). Yargı, AOÇ’yi parçalayan yollara ilişkin plan değişikliğini iptal etti [Basın açıklaması]. Mimarlar Odası Ankara Şubesi. https://www.mimarlarodasiankara.org/index.php?Did=13075

• Mimarlar Odası Ankara Şubesi. (2023, Temmuz 17). AOÇ Medipol plan değişikliği davasında bilirkişi raporu… Mimarlar Odası Ankara Şubesi.

• ODTÜ AOÇ Araştırmaları Platformu. (t.y.). Ana sayfa; hedefler; davalar ve riskler; AOÇ merkez bölgesi; hangi alan AOÇ? https://aocarastirmalari.arch.metu.edu.tr

• Peyzaj Mimarları Odası. (2015, Ağustos 11). AOÇ arazisine inşa edilen Ankara Bulvarı trafiğe kapatıldı. Peyzaj Mimarları Odası. https://www.peyzajmimoda.org.tr/icerik/aoc-arazisine-insa-edilen-ankara-bulvari-trafige-kapatildi-5791

• Peyzaj Mimarları Odası. (t.y.). AOÇ’deki tüm planlar iptal! Peyzaj Mimarları Odası. https://www.peyzajmimoda.org.tr/icerik/ataturk-orman-ciftligi-8217-ndeki-tum-planlar-iptal-5787

• Peyzaj Mimarları Odası. (2022, Ağustos 1). Ankapark kültürel mirasımızı yok etmektedir. Peyzaj Mimarları Odası. https://www.peyzajmimoda.org.tr/haberler/ankapark-kulturel-mirasimizi-yok-etmektedir-

• Şehir Plancıları Odası (Ankara Şubesi). (2014, Aralık 25). AOÇ Hayvanat Bahçesi Yenileme Alanı & protokoller. Şehir Plancıları Odası. https://www.spo.org.tr/detay.php?kod=6208&sube=1&tip=3

• TMMOB. (2015, 6 Nisan). Anayasa Mahkemesi’nin AOÇ kararı üzerine ortak açıklama.https://www.tmmob.org.tr/icerik/odalardan-anayasa-mahkemesinin-aoc-karari-uzerine-aciklama

  • 89.537
  • 13
Ücretsiz E-Bülten Abonesi Olun

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir