Yaşadığımız kentle nasıl ilişki kuruyoruz? 

"Yaşadığımız mekânlarla kurduğumuz ilişki; bağlarla, ortaklıklarla, ortak bir hafızayla şekilleniyor. Hayatın kendi akışından kopuk mekânlar ancak hayatın ritmine uygun hale gelirse benimseniyor ve bir kimlik kazanabiliyor. Şimdi kendimize soralım: Yaşadığımız kentle nasıl ilişki kuruyoruz?"

Yazar Hakkında

+ Yazarın diğer yazıları

Yer edindiğimiz kentler, mekânlar, kamusal alanlar olabilir. Kimimiz bir yürüyüş yolunda, parkta, kimimiz ise bir kafede, restoranda olmaktan keyif alabilir. Niçin bazı yerler bizim için özelken bazı yerlerin adını, yerini hatırlamayız? 

Mekânlarla kurduğumuz ilişki, bağlarla, ortaklıklarla, ortak bir hafızayla şekilleniyor. Hayatın kendi akışından kopuk mekânlar ancak hayatın ritmine uygun hale gelirse benimseniyor ve bir kimlik kazanabiliyor. 

Yalnızca fiziksel ihtiyaçlarımızı karşılayan değil, günlük hayatımızın parçası olan yerler, bizim için anlamı olan, ihtiyaçlarımıza cevap veren ve birlikte olma halini, bağını kurabildiğimiz yerler oluyor. 

Bir yöntem olarak: “Placemaking” yani ‘yer yapmak’

Mekân üretimine fiziksel müdahalelerin ötesinde, topluluk ihtiyaçları, deneyimleri ve hayalleriyle şekillenen bir süreç olarak yaklaşan Placemaking (Yer yapmak), mekânın “nasıl tasarlandığı” kadar, “kimler tarafından, ne amaçla, hangi şekillerde kullanıldığı” sorularına da odaklanıyor.

Aslında bu yöntem, mekânsal tasarımın ötesine geçilerek sosyal ve kültürel anlamda da kapsayıcı ve sürdürülebilir alanlar yaratılmasına olanak tanıyor. Bu sayede, mekânlar müşterek yaşam alanlarına dönüştürülebiliyor.

Kadınların kamusal alanla ilişkisi 

Ev içi emek veren kadınlar kenti nasıl kullanıyor, kentle ilişkileri nasıl? Bunu nasıl anlayabiliriz? 

Kadınlarla konuşarak yaşadıkları yerleri birlikte keşfederek, hikâyelerini dinleyerek. Ancak bu her zaman kolay mı? Nilüferli kadınlarla bir araya geldiğimiz projede, kadınların ev içi işlerine emek verdikleri süre çok fazlaydı, biz bu soruları onlara nasıl soracaktık? Kadınlarla nasıl bir etkinlik düzenlersek kentle ilişkilerini dinleyebilirdik? 

Mutfak atölyesi kurguladık. Tariflerimizi paylaşırken kente dair deneyimleri dinledik. Yemek pişerken mahalle haritalarıyla sokakları, mekânları nasıl kullandıklarını konuştuk. 

Ve aslında gördük ki, kadınların kamusal alandaki rotaları hep güven duygusuna çıkıyor. Bazen bir kıraathanenin önünden geçebilmek, aydınlatmanın olmadığı sokaklara girebilmek veya mahallesinde diğer kadınlarla var olabildiği tek alan olan muhtarlık önünde sosyalleşmek kadınlar için bir mücadele deneyimine dönüşebiliyor.

Çarşıları pazarları düşünelim, bu kamusal alanlarla nasıl bir ilişki kuruyoruz? Ya da meydanları, bina arasındaki boşlukları düşünelim, oraları nasıl değerlendiriyoruz? 

Kentleri, mekânları ve kamusal alanları o yerleri kullanan kişilerle birlikte konuşup tasarladığımızda herkesin ihtiyacına cevap veren mekân tasarlamanın mümkün olduğunu görüyoruz.

Dünyada da pek çok örnek var

Dünyada da pek çok örneği var. Örneğin, Hırvatistan’da bulunan Level Up isimli yapı, “Boş bir çatı, toplulukların kullandığı bir yere dönüşebilir mi?”sorusuna cevap arıyor ve boş bir çatıyı yerel halkın kullanacağı biçime dönüştürüyor. Bu hikâyeyi merak ediyorsanız bir video çalışmasıyla anlattık ve sosyal medya hesaplarımızdan paylaştık. 

Şimdi tekrar başlıktaki soruya dönelim ve kendimize soralım: Yaşadığımız kentle nasıl ilişki kuruyoruz? 

Eğer bu soruya dair cevaplarınızı bizimle paylaşmak isterseniz hello@roofcoliving.com’a veya @RoofColiving sosyal medya hesaplarımıza yazabilirsiniz. Biz de çok mutlu oluruz.

Tanıştığımıza memnun olduk. 

Görüşmek dileğiyle. 

  • 142.166
  • 92
Ücretsiz E-Bülten Abonesi Olun

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir