Yazar Hakkında
Kent konseyinde makam mevki yoktur, bileşenlerimiz vardır. Kent konseyinin belediye üzerinde buyurucu, dayatmacı bir konumu yoktur. Tek yetkisi, belediye meclisinin ilk toplantısında önerileri gündeme alınır.

Ankara’da 25 sene sonra belediye başkanı değişti. Büyükşehir belediye meclisinde çoğunluk olanlar, Türkiye’de iktidar ancak kentte muhalefet. Belediye meclisinde sağlıklı bir tartışma ortamı yok, kent sorunları değerlendirilemiyor. Peki kentin gerçek sorunları hangi platformda tartışılacak? Ankara Kent Konseyi hakkıyla kurulursa işte bu beklentiyi karşılayacağını öngördük.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve yönetim kurulu üyesi 30 kişi gayretli bir şekilde, kent konseyinin kentin ihtiyacı olduğu anlattı ve bir paydaş analizi yapılarak 300’e yakın sivil toplum örgütü, kamu kurumu temsilcisi ve ilgili tüm taraflardan oluşan bir formülasyon oluştu. Burada ortaya çıkan iki önemli durum var:
1- Ankara Valiliği’nin kent konseyinde olması gerekir. Valilik sahip çıkmazsa, Vali ve kadrosu bu işe inanmazsa kredibilitesi düşük bir yapı ortaya çıkar. Valimiz bu vizyona ve kent konseyine başından itibaren sahip çıktı ve kendisini temsil eden bütün bürokratları görevlendirdi.
2- Siyasetten ari olmanın yolu siyasette eşit temsildir. Yani Belediye meclisinde grubu bulunan 4 partinin birer temsilcisinin kent konseyinde yer alması çok kritiktir. Buna uygun olarak en baştan 4 partinin temsilcileri kent konseyinde yer aldılar.
Yıllarca TMMOB üyesi ve oda başkanıydım. Bütün toplantılarda “kent konseyi, kentteki suçlara karşı çıkmamız, kent sorunlarını tartışmamız için iyi bir yapıdır” dedim. Ancak derdimi anlatamadım. Bunun sebebi ise Ankara’da yıllarca böyle bir yapı olmamasıydı. Bir kentte kent konseyi tartışılıyorsa kentsel sorunlar da tartışılır. Demek ki, bir odak noktası vardır artık. Demek ki, bir noktada herkes bir araya gelip bir konuyu konuşabilir.
Kent konseyi parasal kaynağı bulunmayan bir yapıdır. Buradaki bütün harcamalar belediye başkanı ve belediyenin iyi niyetinin göstergesi ve desteğidir. İkincisi, kent konseyinin tüzel kişiliği yoktur. Üçüncüsü, kent konseyinde makam mevki yoktur, bileşenlerimiz vardır. Dördüncü olarak, kent konseyinin belediye üzerinde buyurucu, dayatmacı bir konumu yoktur. Tek yetkisi, belediye meclisinin ilk toplantısında önerileri gündeme alınır. Son olarak, konseyin güç ve yetkisi güvenden gelir. Hiçbirimiz burada kent konseyinde var olduğumuz için şahsiyet elde etmiyoruz. Biz burada kente olan borcumuzu ödüyoruz.
Biz ancak güven yaratarak insanların bir araya gelmesine vesile olabiliriz. Güven duygusunun ardından da dayanışma yaratılmalı. Üçüncüsü ise hoşgörü olmalı. Bu yol çok yorucudur ancak verimlidir ve ürün sağlar. Türkiye’de kaynak ve örgütlenme sorunu yok güven sorunu var. Bu sorunu aşabilmek için önce bütün güven sorununu ortaya çıkartan kaynak paylaşma, görev alma ve etki yaratma meselelerini bir kenara bırakmak lazım. Buna pek çok yerde “21. yüzyıl organizasyonu” deniyor. Biz bunu Ankara’da yeni deneyimliyoruz. Ankara’nın güçlü meslek örgütleri ve sivil toplum örgütleri buna itiraz ettiler. Onları ikna etmeye çalıştık yine de itirazlar sürdü. Biz yanlış bir şey yapmıyoruz. Eğer yanlış bir şey varsa da zaman içerisinde ortadan kalkacaktır. Biz sadece kentsel sorunları tartışmak isteyenlerin gelip katkı sağlayacağı ortam oluşturmak istiyoruz.
Ankara her alanda vasata teslim olmuş durumdaydı, kaldırım taşından peyzajına kadar. Bu çok uzun süredir böyle. Kadrolar, örgütlenme, iş yapış biçimi bununla ilgili. Kent konseyinin bir diğer hedefi bu vasata teslim olmuşluğu kırmaktır. Mesela Ankara’da ilk kez mimarlık yarışması yapıldı. Buna öncülük eden kent konseyi oldu. Çubuk Barajı’nda nitelikli peyzaj yapılması için kent konseyi çalışmalar yürüttü. Semt ve mahalle düzeyinde bir katılımın önemini vurgulayan kent konseyi oldu. Herkes bunu biliyordu ama herkesin güvendiği bir noktadan söylendiği zaman daha farklı noktadan ele alındı. Biz şu anda belediye ile sivil toplum örgütleri arasında ara yüz oluyoruz. Bunların en önemlisi ise ‘katılımcı bütçe’ çalışmamızdır. Mükemmel bir uygulama olduğunu söyleyemeyiz ancak Türkiye’nin hiçbir yerinde konuşulmazken şu an Belediye bütçesinde katılımcı bütçe konuşuluyor.