Her şeyden önce kent konseyleri kentler için var. Ankara’nın başkent olması nedeniyle belki diğer kent konseylerinin üzerinde bir sorumluluk yüklüyor bize. Başkentin kültüründen kentsel gelişmesine, beşerî yapısından demografisine, ikliminden ekolojisine her boyutuyla paydaşlarından gelen problemleri anlamlı bir çerçeve kurarak yetkililere aktarmak gibi bir sorumluluğu var. Bu anlamda en önemli şeylerden biri yönetim kurulunun geniş kadrolu, farklı meslek ve uğraş alanlarını temsil eden üyelerden oluşmasıdır. Dolayısıyla bu kadar geniş bir alandan yetkin kişinin tek ortak paydası var; Ankara. Buraya nasıl katkı yapabilir, elinden geleni nasıl ortaya koyabilir konusuna odaklanmak. Bu çok önemli bir fark. Buradaki herkes inanmış Ankara için çalışıyor başka bir gündemimiz yok. Bu anlamda AKK ayrıcalıklı bir yapı değil, içe dönük kapalı bir yapı değil.
Başardığımız önemli şeylerin başında dinlemek var. AKK yaptığı toplantı ve temaslarda binlerce kişi, yüzlerce sivil toplum örgütü dinledi. Notlarını aldıktan sonra belediyeye aktarmaya çalıştı. Burası her şeyden önce bir dinleme platformu. Ben bunların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu kanalı çalıştırabiliyor olması AKK’ni kısa sürede farklı yöne çekti. Diğer kent konseyleri de bunu yapıyor ama bizlerin dinlediği konuların çeşitliliği AKK’nin başarısını gösteriyor.
25 yılın sonrasında Ankara’da bizlerin de çok farkında olmadığı nice nitelikli çalışma olduğunu fark ettik. Bu insanların birbirini dinlemeye ve enerjilerini buluşturmaya ihtiyaç duyduklarını gördük. Bunu da yaptığımızı düşünüyorum. Şu anda herhangi bir konu gündeme geldiğinde çalışma gruplarımız hemen entegre olabiliyor. Müthiş bir sinerji ile projeler oluşturabiliyor.