Pelin Ceylan’ı koruyamadık

Ayrancı’da bir kadının yaşamı erkek şiddetiyle ellerinin ucundan kayıp gidiyor. Dayanışmasıyla övündüğümüz Ayrancı’nın orta yerinde çaresizlik içinde boğazımızda bir koca düğüm ile kalıveriyoruz.

Yazar Hakkında

ORKİDE VE ARAPSAÇI
+ Yazarın diğer yazıları

Ayrancı da erkek şiddetinden azade değil

Hoşdere Caddesinde ayrıldığı kocası tarafından vurulan Pelin Ceylan için mahalleli ve kadın inisiyatifleri tepkilerini bildirdiler

Tarih 12 Aralık ve günlerden pazartesi, TBMM duvarına 300 metre mesafede, Ali Dede Sokağı ile Hoşdere Caddesi kesişiminde, tüm şehrin gözünün önünde sokak ortasında bir erkek bir kadını öldürmeye çalıştı. Pelin Ceylan, sokak ortasında kan kaybediyordu ve onu vuran silahlı eski kocası Mehmet Eroğlu kimseyi yanına yaklaştırmıyordu, biz ise sadece seyredebildik. Biz videolara bakmaya devam ettik, Pelin Ceylan kan kaybetmeye.

İki koruması olduğu bilinen Pelin Ceylan, tutuklu (olduğu sanılan) eski eşi Mehmet Eroğlu’nun açık cezaevinden izinli çıktığını (tabii ki) bilmeden evinden alışverişe çıkmış ve çilek alırken, kendi mahallesinde, evinin yakınında ve ‘bizim’ dediğimiz sokaklardan birinde, hepimizin gözü önünde öldürülmeye çalışıldı.

Şimdi Pelin Ceylan, ölümün kıyısında yaşam mücadelesi veriyor. Tüm Ankara O’nun için kan aradı, hastanede doktorlar tüm birikimlerini sergiliyorlar ama durumu iyi değil. Umarız siz bu cümleleri okurken hepimiz kötü haberi almayız.

Pelin Ceylan, Mehmet Eroğlu tarafından vurulduktan ve yerde kan kaybettikten 15-20 dakika sonra katil erkek Mehmet Eroğlu yakalanabildi. Ambulans gelmedi ve Pelin taksiyle hastaneye götürülebildi. Devlet (zaten ne zaman korudu ki) koruyamadı (koruma elemanları neredeydi!), biz mahallelileri de bir şey yapamadık. Muhtar Elif Doğan mahalleye geldiğinden bu yana ilgileniyordu ama sadece O ve birkaç komşusu. 

Pelin Ceylan

(Ayrancı mahallesi muhtarı) Elif Doğan anlatıyor:

“Birlikte destek olduk ama koruyamadık, çok üzgünüz. 3 çocuğu var Pelin’in. Pelin Ceylan devlet korumasında bir kadındı. Aile içi şiddetten dolayı yer değiştirmişti. Gizlilik kararı nedeniyle küçük çocuğu ile birlikte bütün bilgileri değiştirilmişti. Gittiği yerde tutunamayıp geri dönmüştü. Bu değişikliklere karşın, Pelin Ceylan’a güvenlik ‘bu şehirden git’ diyor. ‘Bir şey yapamaz, köpekten korkuyor’ diyerek bir köpek de almıştı. Ben ‘Yeniden uzaklaştırma al istersen’ demiştim. Koruyamadık.”

Kadınları koruyan mekanizmalar günden güne kaybedilirken ve yeni çağın yaşam biçiminde dayanışma gittikçe erir giderken kadınlar yalnızlaşıyor, kırılganlaşıyor. Erkek egemen toplum düzeni ailesinden devletine her geçen gün bir kez daha hakimiyetini ilan ederken ve erkek şiddeti de pervasızlaşıyor, televizyonlarımızdan izleyip ahlanıp vahlanıp unutup geçtiğimiz; erkek şiddeti her yanı sarıyor, Pelin ve birçok kadın yaşama tutunmaya çalışırken gittikçe azalıyor, azalıyoruz. 

Yine de kadınlar geri adım atmıyorlar. Her günün getirdikleri ve götürdüklerine direniyor, hiçbir kadının yalnız yürümemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Ülkenin en büyük örgütlenmesi de, dayanışma sergileyeni de kadınlar.

13 Aralık Salı günü Emekliler Parkı’nda buluşan Ayrancılı kadınlar ve Ankara Kadın Platformu, Pelin Ceylan’a sokak ortasında ve mahallemizde, katil Mehmet Eroğlu tarafından yapılan cinayet girişimini “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”… “Asla yalnız yürümeyeceksin” diye slogan atarak ve basın açıklaması ile protesto ettiler;

“Dün tam da burada, bir kadın daha erkek şiddetine maruz bırakıldı. Arkadaşımız Pelin, boşandığı erkek Mehmet Eroğlu tarafından hunharca öldürülmeye çalışıldı. Üstelik de Pelin’i yaralayan fail, olay mahallinde tehditler savurmaktan çekinmeyerek ve ölmesini umarak başında bekledi. Adeta düşmanını vurmuş bir avcı gibi, iğrenç bir yaratık gibi başında bekledi saatlerce.

Uzun süredir boşandığı erkek tarafından tehdit edilen Pelin, devletin sözde koruma kararı altındayken bu saldırıya maruz kaldı. Şikayet için gittiği kolluk güçleri, tedbir almak yerine, yaşadığı yeri terk etmesini söylediler Pelin’e. Hala yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Pelin’e yapılan bu vahşi saldırı, asla münferit değildir, tekil bir saldırı değildir.

Bizler bu saldırgan erkek cüretinin nereden geldiğini çok iyi tanıyor ve biliyoruz;

– İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fes etmeye çalışanlardan… ‘kadın cinayetleri abartılıyor’ diyenlerden… ‘O saatte ne işi varmış’ diyenlerden tanıyoruz.

– Cezasızlık politikaları ile erkeklerin sırtını sıvazlayan erkek adaletten tanıyoruz.

– 8 Mart’ta, 25 Kasım’da ‘yaşamak istiyoruz’ diyen kadınlara işkenceyle gözaltına alanlardan tanıyoruz.

– 6 yaşındaki bir kız çocuğunun maruz bırakıldığı cinsel şiddeti, evlilik adı altında aklayanlardan ve buna göz yumanlardan tanıyoruz.

– Çıkar ilişkileri olan tarikatlarda, cemaatlerde, kurumlarda işlenen suçlara ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenlerden tanıyoruz.

– ‘Artık yeter’ demek için, ‘bir kişi daha eksilmek istemiyoruz’ demek için sokağa çıkan, haklarını arayan kadınları kriminalize etmeye çalışan iktidar ve yandaşlarından tanıyoruz.

Bireysel silahlanmaya karşı hiçbir önlem almayanlar, kadın cinayetlerini kader kisvesi altında geçiştirmeye çalışıyor. Sokaklarda tedirgin dolaşmak istemiyoruz. Pelin’in verdiği yaşam mücadelesi hepimizin mücadelesidir. 3 yıl boyunca cebinde koruma kararlarıyla gezen, 3 yıl boyunca hiçbir tedbir alınmayan ve bu sebeple şiddete uğrayan ve saldırılan, öldürülmeye çalışılan kadınlardan bir tanesidir Pelin.

Artık bir kişi bile eksilmeye tahammülümüz yok.

Artık yeter diyoruz..!

Bireysel silahlanmaya hayır diyoruz.

Erkek adalet değil gerçek adalet diyoruz.”dediler hep birlikte.

En temel hak yaşamak.  Devletin ilk büyük sorumluluğu, insanının yaşam hakkını korumak. Bizim ilk büyük sorumluluğumuz dayanışmak. Ama erkek şiddeti, sistemin erkek lehine tüm olanaklarını sergilediği düzen ve bizim kendi 100 m2’lerimize kapandığımız yaşamda, Ayrancı’da bir kadının yaşamı erkek şiddetiyle ellerinin ucundan kayıp gidiyor. En steril, en korunaklı alanlara çektiğimizi zannettiğimiz hayatlarımızı patriyarka en korkunç yüzüyle darmadağın edebiliyor. Dayanışmasıyla övündüğümüz Ayrancı’nın orta yerinde çaresizlik içinde boğazımızda bir koca düğüm gözümüzde yaş ile kalıveriyoruz, elimizden sadece ummak geliyor.

Sistemin tüm gözeneklerimize, tüm ara sokaklarımıza işlediği çok soğuk günler… Ancak birbirimizin elini tutarsak var olabiliriz. O güne kadar, bir kadının canının yandığı her gün yataklarımız bize dar gelsin.

Pelin Ceylan için, sevgi ile, umut ile…

  • 94.000
  • 113
Ücretsiz E-Bülten Abonesi Olun

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir