Kendimize dürüst olmak

Doğum haritanıza bakıldığında, dört element dedikleri ateş, toprak, hava ve su burçlarına denk gelen evlerinize gezegenleriniz dengeli olarak yerleşmişse farkındalığı yüksek insanlar olduğunuza inanılır. Şanslı insanlar… Benim gibi toprağı bol, ateşi düşük, havası fazla, suyu az olanların ise yaşamda farkındalık için sanırım daha fazla çaba sarf etmesi gerekiyor.

Astroloji ile ilgilenenler yakından bilirler. Doğum haritanıza bakıldığında, dört element dedikleri ateş, toprak, hava ve su burçlarına denk gelen evlerinize gezegenleriniz dengeli olarak yerleşmişse farkındalığı yüksek insanlar olduğunuza inanılır. Şanslı insanlar… Benim gibi toprağı bol, ateşi düşük, havası fazla, suyu az olanların ise yaşamda farkındalık için sanırım daha fazla çaba sarf etmesi gerekiyor. Ne yapmamız lazım?  Elbette bu konudaki yetkin insanların söyleyecekleri yöntemleri öğrenmek gerek. Sanırım ilk olarak insanın mevcut durumunu kabullenmesi ile farkındalık başlıyor. Önce kendimize dürüst olmak, bence farkındalığı arttırmanın en önemli adımlarından biri.

Slavoj Zizek

Geçenlerde sosyal medyada günümüzün renkli simalarından sosyolog ve filozof Slovenyalı Slavoj Zizek’in bir videosuna denk geldim. Dünyanın en bilinen kahve markasıyla ilgili ilginç tespitleri var. Şöyle diyor Zizek; Dükkândan içeriye bir kapuçino almak üzere girdiniz. Sadece kahve almakla kalmıyor aynı zamanda bir ideoloji de satın alıyorsunuz. İçeride sizi posterler karşılıyor. Satış gelirlerinin bir bölümünü Afrika’daki açlığın giderilmesi, çocukların sağlığı, Sahra’ya su getirilmesi, çiftçilerin desteklenmesi gibi projelere nasıl aktardıklarını anlatıyorlar. Benzerlerimizden pahalıyız ama sayenizde bakın bunları yapıyoruz diyen afişler, mükemmel bir sistem… Düşünsenize, eskiden kahvemizi yudumlarken orada bizim için kahveyi üreten insanların yaşam koşullarına üzülürdük. Hâlbuki bu olağanüstü pazarlama başarısı tüketiciyi bu tip dertlerden kurtarmış oluyor. Kısaca biz kahvemizi keyifle içerken artık vicdan azabı çekmeyen bir tüketici olmayı kabul etmiş oluyoruz.

Videoyu izlerken aklıma küçükken memleketimizde şahit olduğum taziye evleri geldi. Parayla cenazeye çağrılan kadınlar öleni tanımasalar bile üstlerini başlarını parçalayıp, ailenin en yakınından daha fazla ağlamak ve ağıt yakmak suretiyle hem aldıkları parayı hak ederler hem de ev sahibi yerine yas ritüellerini yerine getirirlerdi. Alın size, vicdanı rahat bir cenaze sahibi…

Daha o zamanlar bile, demek ki insan doğası, vicdan azabı yükünü başkasına aktarmayı öğrenmiş ve basitçe bir sistem geliştirmiş. Yani insanın olduğu yerde sürpriz diye bir şey olmuyor.

Sokrates günümüzde yaşasaydı böyle durumlar karşısında onun en sevdiği ve ömrü boyunca peşinden koştuğu can alıcı soruları sormadan edemezdi. Mesela bize yas tutmak nedir, vicdan nedir diye sorardı. Yahut düşkün birine yardım etmek nedir diye canımızı sıkardı. Onun vazgeçemediği bir “tanım” takıntısı vardı. Çünkü bir hissi, bir düşünceyi, bir durumu tanımlamak hayati bir konuydu. Onun için tanımı doğru yapmadan hayatın farkındalığı başlamıyordu.

Doğuştan eksik olan elementlerimi tamamlamam mümkün olamayacağına göre farkındalığı sağlayıp dengeyi nasıl tutturacağım? Bu çağın en önemli sınavlarından biri de bu olsa gerek. Sanırım samimi sorular burada başlıyor. Kendimize karşı dürüst müyüz? Elbette günümüzde pek çok sorunla baş etmek zorundayız. İklimin gelgitli ruh halleri, yasa tanımazlık, bölüşümün acımasız adaletsizliği, kaygılar, endişeler… Tüm buna benzer dertlerle uğraşırken farkındalığımızı arttırmak sorunlarımızı çözer mi? Üstüne, karşılaştığınızda zoraki gülümseyip ardından park yerinize arabasını park eden sevgili apartman komşunuza gelin de komşuluğun, dostluğun tanımını yapın bakalım.

İçi zaten boşaltılmış olan sevgiyi, aşkı, ölümü, merhameti ve elbette samimiyeti yeniden doldurmak ne kadar da zormuş. Sokrates idealleri uğruna baldıran zehrini içmek zorunda kalmıştı. Şimdiyse en azından başımıza bir dert açmadan durumun farkında olanlara komşu diyelim, azıcık dedikodu yapıp diğerlerini astrolojiye havale edelim. 

Yazar Hakkında

Web | + Yazarın diğer yazıları
Ücretsiz E-Bülten Abonesi Olun

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir