Bir Ankara hayali: Vasat belediyecilikten, etkin belediyeciliğe
Başkentin gerçek amblemi hitit figürününe kavuştuğu, belediyeciliği çöp toplayıp asfalt dökmeye sıkıştırmayan, şehrin vizyonunu değiştirecek etkin bir belediyecilik hayalimiz var.
Başkentin gerçek amblemi hitit figürününe kavuştuğu, belediyeciliği çöp toplayıp asfalt dökmeye sıkıştırmayan, şehrin vizyonunu değiştirecek etkin bir belediyecilik hayalimiz var.
Bir semti parklarıyla öldürebilir ya da yaşatabilirsiniz. Kentlerimize baktığımızda bu anlamda yapılan en büyük hata, politika üretmeden mekân üretme çabasına girilmesidir. Ankara’da bunun en somut örneğini yaklaşık 1,3 milyon m2 alana inşa edilmiş şimdilerde atıl durumda bekleyen Ankapark’a baktığımızda görebiliriz.
Benim kent hayalim, kentin kuş uçuşu beş dakika uzaklıktaki yerleşimlerine batı şehirlerinden daha yabancı Ankaralıların çok katmanlı kentsel dokunun izini sürebilecekleri ve şehrin “yoktan var edilmediğini” fark edebilecekleri bir çevre düzenlemesi üstüne.
İnsanlar mekan sahibi olmak konusunda çok iştahlılar, kolay ikna oluyor ve kolay sonuç almak istiyorlar. Kahve sektörü doğru lokasyon, doğru ürün ve sabır gerektiriyor. İsmi, dekorasyonu ve duruşuyla steampunk akımından esinlenen Caffe Nux, bahçesi ve kahvesiyle seviliyor.
60 yaş üstü emeklilerin sosyal ve kültürel yaşam kalitesine artırmak amacıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete açılan Dikmen Emekliler Lokali’ne ücretsiz üye olarak etkinliklerden, gezilerden ve nefis çayından pazar harici hergün ücret ödemeden yararlanabilirsiniz.
Periler gerçekten var mıdır, nerelerde yaşarlar, ne yer ne içerler, ne iş yaparlar? Ayrancı semalarından görülürler mi? Sonunda gerçek ortaya çıktı işte. Evet evet gerçek olduklarını öğrendim artık, aramızda yaşıyorlar. Nereden mi biliyorum, hikayemi anlatınca siz de bana hak vereceksiniz.
“Üzgün olduğunuzda ve hayata katlanamadığınızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle;
Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler…”
Yaylagül sokağında Hasan amcanın diktiği tesbih ağacının yanından geçerken size böyle seslendiğini duyabilirsiniz…
Başta Zeki Müren olmak üzere, bütün değerli sanatçılarımız tarafından seslendirilmiş olan şarkının güftesi Kuzgun Sokağı’nda yaşayan şair-yazar İlter Yeşilay ile eşi fotoğraf sanatçısı Zeynel Yeşilay’ın evliliklerinin ilk yıllarında aralarında yaşanan bir tartışma sonucunda İlter Hanım tarafından yazılmıştır. Şarkı, dokunaklı sözleriyle kavgaları yatıştırarak hizaya çeken bir iksir, bir ilaç olarak gönüllere dokunup şifalar vermeyi sürdürmektedir.
Bütün betonlaştırma çabalarına rağmen Ayrancı sokaklarında, arka bahçelerinde bazı bitkiler insana ihtiyaç duymaksızın doğanın kucağında yaşıyor. Ayrancı sokaklarını arşınladığım günlerden birinde Ayrancılı bir elma ağacının dibine düşüp yara bereyle de olsa sapasağlam biriken elmaları fark ettim.
Kökeni Osmanlıya kadar giden tarihçesinde mahalleler, 1948 yılında kurulan ilk semt derneğinden beri büyük şehirlerin gündemindeler. Şimdi mahalleler “kent hakkı” üzerinden yeni bir döneme geçiyor.
Ayrancı semtinde bulunan Ayrancı, Aziziye, Güvenevler, Güzeltepe ve Remzi Oğuz Arık mahallelerinde kent yaşamı ve kültürünü geliştirmek ve dayanışmayı sağlamak için çalışmalar yapmak için kurulmuş “Ayrancı Semti Kent Kültürü ve Dayanışma Derneği”dir.