Çin’de mahalle yaşamı salgından önce nasıldı?
Çin’de güçlü bir yerel gelenek var. Bu gelenek iki kaynağa dayanıyor. Birincisi, yerel kimlikler. Coğrafyanın geniş ve yer yer birbirinden kopuk olmasıyla yerel diller en yakın yerlerde bile birbirinden farklılaşmış ve hemşehrilik diyebileceğimiz altkimlikler oluşmuş. Her ne kadar modern dönemde kentleşme ve göçle yerel kimliklerin önceliği azalıyor ve özellikle genç kuşaklarda ülkenin resmi dili anne-babalarının konuştuğu yerel dilden daha akıcı hale geliyor olsa da bu, bu altkimliklerin ve hemşehriciliğin yerelliği güçlü kılan bir faktör olduğunu söyleyebiliriz.
Yerelliği güçlü kılan diğer faktör ise yerel yönetimlerin güçlü olması. Çin üniter bir devlet olmasına rağmen fiiliyatta federal bir devlet kadar adem-i merkeziyetçi. Bu yüzden kentlerde ve kasabalarda yerel yönetimlerin özerklik ve yerel halkla bütünleşmişliği oldukça fazla. Peki kentlerde bugünkü mahallelere nasıl geliyoruz?
Sosyalist dönemde, danwei denen çalışma birimleri çalışanlarına sadece işyerini değil, aynı zamanda sağlık ocağını, çocuklarının gideceği okulları da sağlayan kendi içinde yeterli bir sistemdi. Sosyalizm sonrası dönemde bu çalışma birimleri özelleştirildi. Orta sınıflar yeni yapılan özel sitelerde, yerleşik işçi sınıfı eskiden çalışma birimlerinin lojmanları olan sitelerde, göçmen işçiler ise gecekondu mahallelerinde yaşıyor. Gecekondu mahalleleri, kentlerin genişleyerek civar köyleri içine almasıyla oluşan cepler. Zaten Çinliler de bunlara ‘kent içindeki köy’ diyor. Buralarda muhtarlıklar var ama kamu hizmetleri yetersiz olduğu ve göçmen işçiler sık yer değiştiren bir nüfus olduğu için mahalle bilinci diğer semtlerdeki kadar oluşmuyor.
Eskiden aynı dili konuştukları hemşehrileriyle beraber ya da iş arkadaşlarıyla beraber yaşadıkları mahallelerin yerini özel siteler alınca komşuluk ilişkileri de eski yoğunluğunu kaybetti. Ancak, günlük alışkanlıklar, yeni ritüeller ve bu ritüeller sayesinde yeni bağlar oluşturdu. Yaşlılar bu bağların odağında. Çünkü toplumsal hareketliliğin yüksek olduğu Çin’de, eyaletlerin büyük şehirlerinde üniversiteye gitmiş gençler, mezuniyet sonrası bu kentlerde kalıyor. Çocuklarının eğitimi için eve iki maaş girmesi gerektiğinden de büyükanne ve büyükbabaları torun bakmaya çağırıyorlar.
Yemek yaparken günlük taze sebze kullanma alışkanlığı komşuluk ilişkilerini güçlendiriyor. Çünkü bütün aileler alışverişlerini günlük olarak mahalledeki taze meyve sebze pazarından yapıyor ve aynı pazara gitmek tanışıklık yaratıyor. Bir diğer alışkanlık, Çin’de özellikle yaşlıların açık havada egzersiz yapmayı sağlıklı bulmaları. Evin yaşlıları; gençler işe, çocuklar okula gittikten sonra sabah hep aynı saatlerde mahalledeki parkın içindeki fizik terapi aletlerinin önünde buluşuyorlar, en az 2 saat bir yandan sohbet edip bir yandan egzersiz yapıyorlar. Akşamları ise çok daha eğlenceli bir ritüelleri var. Çalışanlar işten gelip çocuk bakımını devraldıktan sonra büyükanne ve büyükbabalar yine mahalledeki parkta ya da meydanda buluşuyorlar. Büyükbabalar çalabildikleri müzik aletlerini getirip kendi aralarında küçük korolar oluşturuyorlar. Büyükanneler ise dans grupları oluşturuyor. Gece mahallenin meydanlarında koreografik dans çalışanlara “meydan dansçı teyzeleri” deniyor.
Salgın sırasında bu mahallelerde ne oldu?
Salgın sırasında mahallelerde var olan ağlar güçlendi ve yeni ağlar kuruldu. Daha önce esas çevresi iş ve okul arkadaşları olan genç kentli profesyoneller, destek ağları olarak gördükleri bu çevrelere sokağa çıkma yasağı nedeniyle ulaşamayınca yerellik önem kazandı.
WeChat, Weibo ve Twitter’in karışımı olan ve Çin’de hayatın her alanında kullanılan bir uygulama. Mahalle sakinleri salgın sırasında dışarı çıkamadıkları dönemde hem kendilerinin hem de diğer mahalle sakinlerinin ihtiyaçları olduğunu fark edince, sitelerinin WeChat grupları üzerinden örgütlenerek bu ihtiyaçları dayanışma içerisinde karşılama yoluna gittiler. WeChat gruplarında ilk olarak maske ve dezenfektan alımı için örgütlenildi. Daha sonra pazar alışverişlerini yapamayacak olanlara yardım için nöbet listeleri oluşturuldu. Zaman içerisinde çeşitli meslek gruplarına mensup olan site sakinleri ihtiyaç olan diğer konularda gönüllü listeleri oluşturmaya başladılar. Örneğin, doktorlar sağlık kontrolü yapmaya başladılar ve öğretmenler çevrimici eğitime geçişte WeChat üzerinden gönüllü ek dersler vermeye başladılar. Karantina yüzünden evine dönememiş olanlar için de, komşuları ev hayvanlarına bakmak gibi yardımlarda bulundular. Wuhan gibi salgının ağır geçtiği yerlerde komşular toplu taşım kullanılamadığı için özel arabası olmayanları ya da sağlık çalışanlarını hastanelere getirip götürmek için dayanışma ağları kurdular. WeChat grupları sadece lojistik amaçla kullanılmadı; ayrıca psikolojik destek işlevi de gördü. Komşular, özellikle ilk haftalarda günler geceler boyu bu WeChat gruplarında birbirleriyle dertleşerek, birbirlerine haber ileterek ve yanlış haberler konusunda uyararak yaşadıkları travmayı birlikte atlattılar.
Yerelin önemini devlet de farketmişti elbette. İki yıl önce mahalle, en küçük yerel yönetim birimi ilan edildi. Bu parti-devletin artık mahallelerde de birimleri olacağı anlamına geliyor. Ancak mahallelerde devletin görünürlülüğünün artması salgın döneminde oldu. İhtiyaç haritasını çıkartmak ve dayanışma ağlarının güvenliği ve kalite kontrolünü yapmak adına devlet yerel ağlara nüfuz etmiş oldu.
Şu anda halkın dayanışma ağlarıyla yerel yönetimlerin kontrol mekanizmaları arasındaki maç berabere. İleriki dönemlerde salgın sürecinde ortaya çıkan bu iki eğilimden hangisi ağır basacak göreceğiz.