Ayrancı semtinin unutulmaz anıları

1960 yılında bir bağevi alarak semtimize taşındık. Evimizin önünden akan dere, vadi boyunca sıralanmış kavak ağaçlarını suluyordu. Mahallemize piknik yapmaya gelen başkentlilere, bağevlerinden içme suyu istediklerinde, içme suyu yerine ayran ikram edilmesi gelenek haline gelmişti. Belki de bu yüzden yeni semtimize Ayrancı Mahallesi adının yakıştırılması efsane boyutlarına ulaşmış, dilden dile dolaşmış, halkımız arasında yaygınlaşmıştı...

Başkentin Ulus merkezinden Çankaya yönünde gelişmesini öngören şehir planı uygulanmaya başlamıştı. O tarihlerde yeni şehir planını öğrenen gazi dedem ile silah arkadaşı gazi dayım, Teneke mahallesinde bulunan geniş bahçeli bağevini satın alırlar. Belleğime yerleşen 30 Eylül 1960 günü unutulmaz bir tarih oldu. Annem ile birlikte köyümüzden yeni evimize taşınıyoruz. Sevinç içinde şehir ortamına uyum sağlamaya çalışıyoruz. Bahçemizi kuru otlar bürümüş, meyve ağaçlarını tırtıllar sarmış. Bahçemizin kuru otlarını temizledim. Çeşitli meyve ağaçlarının kuru dallarını budadım, tırtıllarını ayıkladım. Kollu tulumbadan çektiğim kuyu suları ile bahçemizi ve ağaçlarımızı bir güzel suladım. Ağaçların gölgesine kurduğum masada kuş sesleri eşliğinde ders çalışma sürecini başlattım. 

Semtimizin çamurlu yollarına otobüsler ve dolmuşlar hiç uğramıyor. Günümüz Şili meydanından dönen iki kollu trelöybüsler, Kavaklıdere-Ulus bulvarında seferler yapıyor. Opel marka dolmuşlar da  Tunalı Hilmi bağevi ile Ulus arasında 25 kuruş bedelle yolcu taşıyor.

Evimizin önünden mevsimlik akış gösteren dere, vadi boyunca sıralanmış kavak ağaçlarını suluyor. Bölgemizde geniş uzanımlı tarlalarda, uzak aralıklı bağevlerinde sağmal sığırlar ve kuzulu koyunlar besleniyor. Bizim gibi yeni taşınan aileler arasında sıcak komşuluk ilişkileri, yeni yeni arkadaşlıklar başlatılıyor. Mahallemize piknik yapmaya gelen başkentlilere, bağevlerinden içme suyu istediklerinde, içme suyu yerine ayran ikram edilmesi gelenek haline gelmişti. Belki de bu yüzden yeni semtimize Ayrancı Mahallesi adının yakıştırılması efsane boyutlarına ulaşmış, dilden dile dolaşmış, halkımız arasında yaygınlaşmıştı…

Evimizin tapu belgelerini, ortaokul diplomamı ve nüfus kağıdımın örneğini lise yönetimi yetkililerine sundum. Yıldırım Beyazıt Lisesine kayıt yaptırmayı başardım. Futbol tutkunu lise müdürü, aramızdan 16 gönüllü öğrenciyi lise futbol takımına seçti. Gençliğimizin en güzel yılları. Bir sporcu gibi ince yapılı, gür saçları özenle taralı, geleceğe umutla bakan yakışıklı arkadaşlarız. Ziya Şengül, Şükrü Birant, Levent, Onursal, Abidin, Utku, Yaşar ve ben. Telsizler çayırlığı okulumuz yakın futbol sahasında coşku içinde tek kale maç yapıyoruz. Tatil günlerinde de bağevimizin bahçesinde top oynuyoruz ve yeteneklerimizi geliştiriyoruz. Böyle böyle çalışıp liseler arası futbol turnuvasında, 1961 yılı Ankara şampiyonu oluyoruz. 

Paris Caddesi 1960

Ankara belediyesi tarafından onaylanan Ayrancı Mahallesi İmar Planı 1966 yılında uygulamaya girmişti. Bu yeni süreçte önce Güvenlik Caddesi düzenlendi, caddemiz ilk kez asfaltla bir güzel kaplandı. Caddeye dik yönde, ızgara planı ölçülerinde, sayısız sokakla bölünmüş arsaların, ada ve parselleri, renk renk apartmanlar ile süslenmeye başlanmıştı. Güvenlik Caddesinin doğu yakasında, günümüzün Akbank şubesinin bulunduğu parselden, bahçemizin içinden 1970 yılında Yuva Apartmanı yükseldi. Karşımızda, Güvenlik Caddesinin batı yakasında, 1973 yılında günümüzün İş Bankası şubesinin bulunduğu arsada da İşbankası Apartmanı yapıldı. Özellikle Güvenlik Caddesi boyunca banka şubeleri, lokantalar, marketler, kafeler, sayısız esnaf işlikleri süreç içinde açıldı. Böylece Aşağı Ayrancı semti gelişti, günümüzde özgün kimliğini kazandı. Mahallemizin birinci kuşak sakinleri, geliştirdikleri kültür değerlerini coşkuyla, kıvançla ve erdemli ölçüler içinde gençlere aktardılar.

Yazar Hakkında

+ Yazarın diğer yazıları
Ücretsiz E-Bülten Abonesi Olun

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir