“Sanat ruhumuzun nefes almasını sağlayan en önemli kaçamak. Ve bu nefesi bize estetik gelen her dokunuşta alabiliyoruz.”
Bir önceki sayıda semtimizdeki sanat atölyelerinden bahsetmiştik. Atölye sahiplerine kulak vermeyi çok istiyor onları yakından tanıyalım diyorduk. Ancak salgın sebebiyle hemen hepsi kapalı idi ve bir araya gelemedik. Çaresiz yazışarak yaptığımız röportajda konuşmanın ahengini yakalayamadık haliyle… Ama sanatı, sanatlarını ve semti sorduğumuz sanatçılar bizlere yine de sanatın sıcak yüzünü hissettirdi.
Yaptığınız işin ruhu ve özünü tanımlayabilir misiniz? Kendiniz ve atölyenin geçmişinden biraz bahseder misiniz?

Ekin Yüksel / Ekin Ceramic:
Ben 13 yaşından beri plastik sanatların içindeyim, eğitimimle birlikte yirminci yıl. Sanata gönül vermiş herkes gibi bir atölyem olması en büyük hayalimdi ama kendim finanse etmem gerektiği için çok çaba sarfetmem gerekti. O yüzden atölyem sadece sanatımı icra edeceğim ve insanlara sanatı öğreteceğim bir yer değil, bir cumhuriyet kadını duruşu benim için. Çevremdeki herkes bütün iyi niyetiyle ne kadar zor bir yola adım attığımı söylese de iyi ki dediğim yer.

Şebnem Ulusoy / GİKU (Polimer Kil aksesuar):
Giku ilk günkü başlangıç motivasyonu ile yol alan, kullanılan aksesuarların farklı ve özgür ruhlu alternatifini sunan bir marka. Her gün kullandığımız ürünlerin çok farklı ve eğlenceli yorumlarını yapıyorum. Bu nedenle sadece küpe ve kol düğmesi olmaktan çıkıp benim ve Giku kullananların hayata karşı farklı bakış açısını yansıtıyor. Atölyemiz üç yıl önce işimiz hobi aşamasındayken açıldı ve o zamandan bu zamana çok şey değişti. Ruhunu ve çizgisini kaybetmeden gelişen bir marka haline geldi.

Özlem Köse / Kaşiger Seramik Atölyesi:
Hacettepe Üniversitesi’nde 1 yıl boyunca Güzel Sanatlara Hazırlık derslerine katıldım. Çamura ilk dokunuşum buradaydı. Çok istediğim Seramik Bölümü’nü maalesef okuyamadım ve Turizm İşletmeciliği Bölümü’nü bitirdim. Okulum, seramik ve çömlekçiliğin kalbi Avanos civarındaydı. Burada çeşitli atölyelerde çalışma fırsatım oldu. Önce rapido tekniği sonrasında sıraltı tekniği ile çalıştım. Özellikle Selçuklu Dönemi Kubadabad çinilerine hayranlığım çalıştıkça arttı. Çamura olan özlemim ağır bastı ve kendi atölyemi açmaya karar verdim. Öncesinde farklı yerlerde atölyelerim oldu ancak Kaşiger Seramik Atölyesi artık Ayrancı’da.
Takip ettiğiniz/sanatını beğendiğiniz sanatçılar tasarımcılar var mı?
E.Y.: Takip ettiğim çok kişi var, çok gezer çok araştırırım ve tabi internet bunu pratikleştiriyor. Birebir takip edersem taklit etmeye başlayacağım için derinine dalmam kimsenin. Alt belleğe atar orada karışmalarını beklerim.
Ş.U.: Günümüzde her şeye yetişme telaşı ile kullandığımız her şey iş görsün zihniyeti ile üretilmiş şeylere dönüşmüş fonksiyonel, üzerinde çok düşünülmemiş durumda. Bu nedenle estetik olan, mevcuta başka pencereden bakan sanatçıların işlerini beğeniyorum. Takip ettiklerim arasında Selda Okutan, Aysun Aslan, Uni Lab’ı… yurt dışından ise İris Van Heepen ve Jorjour Pottery’i sayabilirim.
Ö.K.: O kadar çok ki ama önce en klasik seramik sanatçılarından bahsetmek isterim. Gül Erali tarzı ve yorumunu beğendiğim seramik sanatçılarından. Anafartalar Çarşısı’nda Füreyya, Atilla Galatalı ve Seniye Fenmen’in tüm duvarları kaplayan seramik panoları hayranlık uyandırıcı. Tevfik Türen Karagözoğlu kendine has yorumu ile zaman zaman geleneksel motifleri yorumlaması ve günümüze uyarlaması beni etkiliyor. Vedat Kaçar da bu harmanlamayı bence çok iyi yapan sanatçılardan. Picasso’yu çoğunlukla resimlerinden tanıyoruz ama seramikteki yorumu da müthiş bence.
Atölye açmak için Ayrancı’yı seçme sebeplerinizi anlatabilir misiniz?
E.Y.: Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümü mezunuyum. Gençliğim buralarda şekillendi, o zamandan beri Ayrancı’da oturmak isterim. Her yere yakın, yaşıyor hatta yaşlanıyor. İnsanı belli bir kültürel seviyede, delisi bol ve hayvansever.
Ö.K.: Yukarı Ayrancı’da oturuyorum atölyem ise Aşağı Ayrancı’da. Ben tam bir Ayrancı bağımlısıyım. Ayrancı’yı seçmem de en büyük etken hala mahalle kültürünü koruyor olması. Ayrıca son zamanlarda yeni açılan kafeler, atölyeler ile Ayrancı potansiyelini ortaya çıkarıyor gibi, ne dersiniz?
devamı gelecek sayıda…