Koraltan Konutu’nda bir dönem ve bombalarla gelen hazin son

Türkiye’nin yeni Millet Meclisi’nin kanatları altında adeta özenle korunan, kimliği meçhul bir Ankara Villası dikkat çekmektedir. Villa,1960 öncesini bilenlerce Koraltan’ın Evi, 1960 sonrasını yaşayanlarca da Halkevleri Genel Merkezi olarak hatırlanır.

Yeni TBMM’nin inşaası

Türk siyasi tarihinde önemli yeri olan Ulus’taki II. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetersiz kalması üzerine 4 Aralık 1936’da yeni bir bina yapılmasına karar verilmişti. Temeli 26 Ekim 1939’da atılabilen yeni meclis binasının inşaatı ancak 22 yıl sonra tümüyle tamamlanmış ve 6 Ocak 1961 Cuma günü, Kurucu Meclis Toplantısıyla resmi olarak hizmete açılabilmişti. 

Türkiye’nin yeni Millet Meclisi’nin kanatları altında adeta özenle korunan, kimliği meçhul bir Ankara Villası dikkat çekmektedir. Villa,1960 öncesini bilenlerce Koraltan’ın Evi, 1960 sonrasını yaşayanlarca da Halkevleri Genel Merkezi olarak hatırlanır. 

Koraltan’ın Evi, 1960 sonrasını yaşayanlarca da Halkevleri Genel Merkezi olarak hatırlanır.

1939 yılına ait hava fotoğraflarında görülmesi, villanın 1931-39 yılları arasında inşaa edilmiş olabileceğine işarettir. 1934-1949 yılları arasında Vedat Nedim Tör tarafından yayınlanan “La Turquie Kemaliste”in 1939’da yayınlanan bir sayısında fotoğrafının olması da bunu destekleyen bir belgedir.

Villanın gerçekte kim için ve kimin tarafından yapıldığına dair bir ipucu yoktur. Ancak benim kanım bu villanın bir şahıs için inşaa edilip belli bir zamandan itibaren kamulaştırılmış olduğu yönündedir.

İlk İnşaat

1928-29 yıllarında çekilmiş olan eski bir Ankara manzarasında III. TBMM’nin inşaa edileceği büyük boş arazinin doğusunu sınırlandıran Atatürk Bulvarı’nın kenarında bazı evlerin yapıldığı görülmektedir. Bu evlerin içerisinde en belirgin olanı M. Abdülhalik Renda’nın (1881-1957) Maliye Bakanlığı’nı yürüttüğü sırada (Ocak 1924-Mart 1925) satın aldığı bağ içerisine yaptırdığı belirgin sivri çatılı kulesi ile Sarı Köşkü’dür.

Abdülhalik Renda’nın Sarı Köşk’ünün hemen yanındaki boş araziye de daha sonraları Koraltan Evi ya da Halkevleri Genel Merkezi olarak adlandırdığımız “Modern Ankara Villası” inşaa edilir.

Renda, 5 Şubat 1926’da günlüklerine not düşerek köşkün bitişiğindeki bu arsayı da alma niyetinden bahseder. 

Yine günlüklerinden arsayı satın almış olduğunu fakat daha sonra da A. Naci Demirağ’a sattığı anlaşılıyor.

“Mali vaziyetim geçen senekinden iyidir. A. Naci (Abdurrahman Naci Demirağ) arsamın mütebaki kısmını aldı. Bu surette bütün borçlarımı vermiş oldum….”

Notlardan anlaşılan, bu arsanın üzerine konu ettiğimiz “Modern Ankara Villası”  1935 sonrasındaki yıllarda inşaa edilmiştir.

Demirağ Ailesi kimdir?

Abdurrahman Naci Demirağ (1890-1944), Divriği’nin eski ailelerinden Mühürdarzâdeler’e mensup olan Abdurrahman Naci Demirağ, CHP’den VI. ve VII. Dönem Sivas Milletvekili olmuştu.  Demirağ’ın oğlu ünlü sinema yönetmeni, yapımcısı ve senaristi Turgut Demirağ (1921-1987), G. Kaliforniya Üniversitesi Sinema Bölümü’nde eğitim görüp Türkiye’ye döndüğünde adını babasının adının baş harflerinden alan AND Film adlı bir yapım şirketi kurmuştu. Turgut Demirağ’ın ses ve sahne sanatçısı Rüçhan Çamay ile evliliğinden Melike Demirağ, 1970 yılında Milliyet Gazetesinin düzenlediği yarışmada Türkiye Güzeli seçilen Afet Tuğbay (Karacan) ile evliliğinden de Ali Koç’un eşi Nevbahar Demirağ dünyaya gelmişti.

İstimlak edilerek TBMM mülkiyetine geçiş

Abdülhalik Renda’nın Sarı Köşkü ve bir yıl öncesinde aniden vefat eden Demirağ’ın evi (Modern Ankara Villası) 19 Temmuz 1945’te istimlak edilmiş, ancak Renda’nın Sarı Köşkü ve diğer evler yıkılırken bu eve dokunulmamıştır.

Belki de yeni meclis binasının yol projesinde bir değişikliğe gidildiğinden, binanın yıkılmasına gerek kalmamış ve TBMM’nin mülkiyetine geçmişti.

Demokrat Parti’nin kuruluşu ve politik gelişmeler

1945 yılında Toprak Reformu Yasası’na tepkiyle başlayan parti içi muhalefetin huzursuzluğu giderek artmıştı. 21 Eylül günü Adnan Menderes, Fuad Köprülü, Refik Koraltan CHP’den ihraç edilirler. Celal Bayar da önce vekillikten sonra üyelikten istifa eder. Bu tartışmaların sonunda
7 Ocak 1946’da Demokrat Parti siyasi hayatına başlar.

1950 yılında yapılacak genel seçimlerde DP %55,2 ile 416 sandalye, CHP %39,6 ile 69 sandalye kazanır. 22 Mayıs 1950’de Celâl Bayar Türkiye’nin 3. Cumhurbaşkanı seçilir ve DP Başkanlığı’ndan ayrılır. Aynı gün Adnan Menderes Başbakan, Mehmed Fuad Köprülü Dışişleri Bakanı olarak atanırken, Refik Koraltan Meclis Başkanı olur.

On yıl boyunca üç kez seçim galibi gelen DP siyasete damgasını vurur. Celâl Bayar Cumhurbaşkanlığı, Adnan Menderes Başbakanlık, Refik Koraltan Meclis Başkanlığı görevlerini kesintisiz sürdürecektir.

Modern Ankara Villası artık TBMM başkanlık konutudur

İstimlak sonrasında nasıl kullanıldığını bilmesek de “Modern Ankara Villası”nın 1951 Nisan ayı öncesinde artık Meclis Başkanlığı Resmi Konutu olarak kullanılmaya başlandığını düşünebiliriz. Çünkü Koraltan ailesi Nisan 1951 öncesi Ziya Gökalp Caddesi üzerindeki kendi küçük apartmanlarını boşaltmış ve Türkiye Jokey Kulübü’ne kiraya vermişlerdi.

İşte bu nedenle biliyoruz ki TBMM Başkanı Refik Koraltan ve ailesi artık “Modern Ankara Villası”nda yaşamaya başlamışlar, bu nedenle de ev o dönemde “Koraltan Evi” olarak anılmaya başlamıştı.

Koraltan ailesine yakın hatta akrabası olan ve o sıralar ilkokulda okuyan bir kız çocuğu Sevgi Yücel, anılarında villanın içini çocuk gözüyle şöyle tanımlamıştı

“…Oraya gitmek için can atardım. Salondaki havuzda yüzen kırmızı balıkları seyredebilmek için. Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan iki katlı bir binaydı ve bir saray gibi döşenmişti. ‘O’ hep biz ziyarete gittikten bir süre sonra gelirdi. Çocuğum diye başımı falan okşamazdı; elimi sıkardı. İnanılmaz heybetli ve yakışıklıydı. Orası TBMM Meclis Başkanının resmi ‘ikametgâhı’ idi ‘O’ da Refik Koraltan’dı. Bina önce Halk Evi oldu, sonra yıkıldı. Bugün aynı yerde küçük ve bakımlı bir park var…”

1950 seçimlerinden sonraki on yıl içinde Menderes ile İnönü sadece bir kez bir araya gelirler. 22 Nisan 1955 tarihli akşam yemeği Meclis Başkanı Refik Koraltan’ın bu evinde tertiplenir.

Yani “Modern Ankara Villası” yine çok nadir ve tarihi bir ana tanıklık etmiştir. Şöyle anlatır Şevket Süreyya Aydemir o buluşmayı;

“…ruhsuz, maksatsız, hayal kırıcı bir buluşma! Öyle denilebilir ki, kaderin elinin bu düğümleri bir gün bir 27 Mayıs İhtilali ile koparıp atmasının fal tal örgüsünde, bu son ve davet sahipleri için biraz da taksirli buluşmanın, galiba bir müdahalesi vardır. Çünkü, Muhalefet Partisi Lideri, o küçük ve son ümit kırıntısını da sanıyorum ki asıl o gece kaybetmiştir.”

DP, mecliste ezici çoğunluk elde etmenin verdiği özgüven ile muhalefet milletvekillerine göz açtırmamaya başlamıştı. 

Bu durum parti içerisinde, hatta Meclis Başkanı Refik Koraltan tarafından da dile getirilir olmuştu. Üstelik Cumhurbaşkanı Bayar bile tarafsızlığını koruyamamış, açık ya da gizli olarak muhalefete karşı cephe almıştı. Yol arkadaşı Menderes’in agresif tutumu ve tırmanan siyasi gerilim Koraltan’ın günlüklerine de yansıyordu.

Tüm bu koşullar altında bir askeri darbenin ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı adeta. On yıllık DP iktidarının icraatlarının yarattığı toplumsal muhalefetinin yankılarıydı bunlar. Huzursuzluğa karşı ilk tepkiler yine gençlikten geliyordu. İstanbul ve Ankara’da Sıkıyönetim ilan edilmiş, toplantı ve gösteriler yasaklanmıştı.

5 Mayıs günü “555K” (5. ayın 5’inde saat 5’te Kızılay’da) koduyla toplanan kalabalık bir öğrenci grubunun Kızılay’daki protestosunu yatıştırmak için gelen Menderes, kalabalık tarafından itilip kakılmıştı. 

21 Mayıs’ta Harp Okulu öğrencileri Zafer Anıtı’na kadar “sessiz bir yürüyüş” yapmıştı. “Harbiyeliler’in ayaklanması” olarak nitelendirilen bu gösteride öğrenciler, Zafer Anıtı’nın önünde marş okuduktan sonra dağılmıştı.

Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı, 22 Mayıs’ta 5 kişinin beraber dolaşmasını yasaklamış, “haberleşmeye” sansür koymuştu. Olaylar üzerine Cumhurbaşkanı Başyaveri Mustafa Tayyar, Bayar ile birlikte Koraltan’ın evinde buluşurlar. “Modern Ankara Villası”, bir kez daha tarihi bir ana tanıklık etmiştir.

Aynı gün Başbakanlık’taki toplantıda Harp Okulu’nun İzmir’e nakli kararlaştırılmış, karar Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Sıtkı Ulay’a bildirilmişti. Ancak Ulay da örgüttendi ve bu haberi arkadaşlarına uçurmuştu.

26 Mayıs’ı 27 Mayıs’a bağlayan gece 38 kişilik İhtilal Komitesi, Harp Okulu’nda Tümgeneral Cemal Madanoğlu başkanlığında toplanmış ve 27 Mayıs gününün ilk saatlerinde tanklar harekete geçmiş, saat 03’te Ankara Radyosu’nda marşlar çalınmaya başlanmış, ardından da Albay Alparslan Türkeş tarafından bildiri ile “ihtilal” duyurulmuştu.

Menderes Eskişehir’de tutuklanmıştı. Koraltan’ın tutuklanışını ise görevli harp okulu öğrencisinin Milliyet Gazetesi’ne verdiği röportaj üzerinden okuyoruz; 

“Sabah alaca karanlıkta kapıyı çaldık. Önce uzun bir müddet açmadılar. Havaya birkaç el ateş ettik. Bunun üzerine kapı açıldı. İçerde üç kadın vardı. Biri yaşlı ve hasta idi. Sorduk kimdir diye, ‘eşi’ dediler. Diğer genç Alman kadını ise Türkçe bilmiyordu. Hizmetçi bu kadının Koraltan’ın yakın arkadaşı olduğunu söyledi. O sırada Koraltan gömlek ve pantalon giymiş olarak odasının kapısında gözüktü. Biraz şaşırmış haldeydi. ‘Ne istiyorsunuz?’ diye sordu. Kendisini alıp Harb Okulunda misafir etmeye götüreceğimizi söyledik. İtiraz etmedi, ceketini giydi. Yalnız tam kapıdan çıkarken bir milli irade lafı etti. O zaman ‘Milli irade orduda’ cevabını verdik. Kolundan tuttuk ve otomobile bindirdik. Yolda hiç bir şey konuşmadı. Harb Okulunda üstlerimize teslim ettik.”

Böylelikle Protokolün bir numarasına, Meclis Başkanı’na tahsis edilmiş ve resmi bina olarak tescillenmiş “Modern Ankara Villası” için bir dönem kapanmıştı. Villa Koraltan ailesi tahliye ettikten sonra, bir süre boş kalacaktı.

Türk-Kültür Dernekleri Merkezi

“Modern Ankara Villası”nın yeni kimliği: Türk-Kültür Dernekleri

Cumhuriyet’in getirdiği değerleri geniş halk kitlelerine ulaştırmak için 1932 yılında açılan Halkevleri’nin sayısı zaman içerisinde büyük bir artış gösterir. Ancak 1950 seçimleriyle iktidara gelen DP’nin girişimiyle 8 Ağustos 1951’de TBMM’de kabul edilen 5830 sayılı kanun ile Türkiye’deki bütün Halkevleri kapatılır ve malları hazineye devredilir.

Başbakanlık Müsteşarı olan Alparslan Türkeş,18 Ağustos 1960 günü 

“Halkevleri ve Türk Ocakları miadını doldurmuştur, faydalı olsalar da politikacı fideliği haline gelmiştir, politikadan bağımsız kültür ocakları ihdas edilmelidir” diyerek Türk-Kültür Dernekleri kurulduğunu ilan eder. 

Koraltan Evi artık Türk-Kültür Dernekleri merkezi olmuştur. Kısa sürede aşırı sağın karargahı haline getirilir. Bu durum Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tarafından da endişeyle takip edilmektedir.

Milli Birlik Komitesi kısa süre içinde yapılacak seçimlerle iktidarın sivillere bırakılmasını reddeden Alparslan Türkeş’in de içinde bulunduğu ve “Ondörtler” olarak adlandırılan 14 subayı TSK’dan da emekli ederek çeşitli görevlerle yurt dışına sürgüne gönderir. 1960 yazının sonlarında Cumhurbaşkanı, şair Behçet Kemal Çağlar’ı Ankara’ya davet ederek derneğin düzeltilmesi talimatını verir. Behçet Kemal Çağlar ve arkadaşlarının özlemi olan Halkevleri’nin yeniden kurulması için bir fırsat doğar.

21 Nisan 1963 günü Olağanüstü Tüzük Kurultayı’nda, Türk Kültür Dernekleri tasfiye edilir. Türkeş’in heyetlerinin yerine aydınlardan oluşan yeni heyetler kurulur ve derneğin Halkevleri adını almasına karar verilir. Genel Başkanlığa da 1960 seçimlerini yapan Kabinenin Milli Eğitim Bakanı Tahsin Bangruoğlu getirilir.

“Modern Ankara Villası” artık Halkevleri Genel Merkezi

Böylelikle 8 Ağustos 1951’de kapatılan Halkevleri 21 Nisan 1963 tarihinde, kapatıldıktan 12 yılın sonra bir dernek statüsünde, bağımsız demokratik kitle örgütü olarak tekrar kurulmuştur. 

Tiyatroya Halkevleri’nde başlayan Erkan Yücel bir söyleşisinde kendini anlatırken, “Modern Ankara Villası”ndan da bahsetmişti; “27 Mayıs sonrası Refik Koraltan’ın evi Halkevi olarak kullanılıyordu. O evin salonunu da tiyatro sahnesi yaptık. Burada iki yıl boyunca çok kapsamlı bir kurs düzenlendi, birçok oyunlar oynadık.”

İhtilal komitesinden Kurmay Binbaşı Ahmet Yıldız, 1976’da Halkevleri Genel Başkanı olur.

İhtilal komitesinden Kurmay Binbaşı Ahmet Yıldız, 1976 yılında yapılan Halkevleri Genel Kurulu’nda “Devrimci Halkevciler” grubunun adayı olarak seçimi kazanmış ve bu görevini 12 Eylül 1980’de Halkevleri kapatılana kadar sürdürür.

1977 yılında Halkevleri, saldırıların ötesinde sürekli tehdit almaktadır. Halkevleri Genel Başkanı Ahmet Yıldız, MHP Ankara İl Başkanı’nın kendilerine telefon ederek, Halkevlerinin kapatılmasını istediğini söyler ve “Siz kapatmazsanız, biz kapatacağız” dediğini öne sürer. Yıldız, bu konuşmadan yarım saat sonra da Sincan Halkevine saldırıldığını ve dört kişinin yaralandığını söyler. Ahmet Yıldız, durumu bir telgrafla İçişleri Bakanı’na bildirmiştir.

28 Mayıs 1977 tarihinde Ankara Valisi Durmuş Yalçın’ın emriyle Halkevleri Genel Merkezi’ni basan polis, bir şey bulamamış ve bir tutanak hazırlayarak Genel Merkezi terk etmişti. Lakin onlarca şubesi basılmaya, üyeleri tutuklanmaya ve derin siyasi baskı artarak devam eder.

Halkevlerine yapılan baskı ve şiddet olaylarının ardında, Halkevlerinin toplumsal muhalefette öne çıkan eylem ve tutumlarını baskılama isteğinin ötesinde,Türkeş’in kurduğu Türk Kültür Dernekleri’nin feshedilerek Halkevlerinin kurulması, başında eski Milli Birlik Komitesi’nden Ahmet Yıldız’ın olması ve bütün bunların üzerine bir de Yeni Delhi’ye sürgün edilmesinin etkin olduğu da akla yakın gelen bir ihtimaldir.    

TBMM bahçesinde görülen konut (1972) https://www.instagram.com/eskiyeniankara/

Hazin son…

Bina, 13 Ocak 1978 Perşembe günü dinamitle tahrip edilir, Meclisin hemen burnunun dibindeki tarihi “Modern Ankara Villası” kullanılamaz hale gelmiştir artık.

“Halkevleri Genel Merkezi, dün gece bombalanmış, olayda 2’si ağır, 3 kişi yaralanmıştır. Tahrip gücü çok yüksek olduğu bildirilen bomba, binayı kullanılamaz hale getirmiş, bina bekçisi Kahraman Aydoğan hafif, Kerem Aslan ve Mustafa Ünaldı ağır yaralanmıştır.”

Zaten daha öncesinde iki kez bombalı saldırıya uğrayan ev artık enkaz halinde bir süre durur. Daha sonra tamamen yıkılarak binanın yeri park haline getirilir. 1930’larda başlayan ve Cumhuriyetin bir dönemine tanıklık eden bir binanın yarım asırlık öyküsü 1980’lerin başında sona erer.

Yazar Hakkında

Web | + Yazarın diğer yazıları
Ücretsiz E-Bülten Abonesi Olun

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir