Son yılların en güzel baharına tüm zamanlardan bir ege hediyesi: Gelincik Şerbeti

Midemizde kelebeklerin uçuşmaya başladığı o günlerdeyiz. Baharın müjdecisi kırmızı gelincikler her yerde boy göstermeye başladı. Benim için anne kokulu bir ege esintisi olan gelincik şerbetini tam da bu günlerde hatırlatıp Türk kahvenizin yanına bir eşlikçi katmak istiyorum.

Midemizde kelebeklerin uçuşmaya başladığı o günlerdeyiz, tam da bahar dediğimiz. Arkadan tatlı bir şarkı çalıyor
(…sana söz yine baharlar gelecek, sana söz umut bitmeyecek…) Havada tatlı bir esinti, güneş artık utanıp sıkılmadan paylaşıyor sıcak enerjisini. Ufak sürprizleriyle ıslatıyor bulutlar henüz terleyecek fırsatı bulamamış saçlarımızı ve, bunu sadece yaşayan anlar, gözlüklerimizi… 

Baharın alametlerini veya yarattığı mükemmel ruh halini sayfalarca betimleyebilirim. Ama sizinle gönül yaylarımızı gevşeten bu bahara özel olarak bir sırrımı paylaşmak istiyorum. Ki sırlarımı pek paylaşmam. 

Geçtiğimiz yaz, artık Ege kıyılarında yaşayan annemi ziyarete gittiğimde annemin bir arkadaşı bize kazan kaynattıran, bol köpüklü ve sade Türk kahvemizin yanında kırmızı bir şerbet ikram etti. İçimden dedim, hiç de sevmem şerbeti, ayıp olmasa bari bitiremezsem… Bir yudum aldım, tabii ki bütün fikrim değişti ve bir anda gözümün önünde bir hayal canlandı. 

Güneşin pahalı cep telefonu filtrelerine ihtiyaç bırakmayan tatlı ışınları Cafe Creme’nin mor salkımlı dallarından çarpıp yüzüme yansıyor. Bu sıcakta da nasıl geçer Ankara’da günler diyen iç sesim ve annemi özleyişimle perçinlenen melankolim sevgili eşimin, benim için anne kokulu bir ege esintisi olan gelincik şerbetli cin kokteylini getirmesiyle dağılıyor. İkinci bardaklarda bu yaz egenin neresine gideceğimizi planlıyoruz. Sonra ben hıçkırmaya başlıyorum ve hayal bitiyor.  

Canım annem ve anneannemle kolları sıvadık ve deneyimli kadınların göz kararına güvenerek birkaç çeşit şerbet denedik. Sizlerle en makul ve bizce güzel olanını paylaşıyorum:

Gelinciklerin siyah kısımlarını ayıklayın ve güzelce yıkayın. Unutmayın doğal ortamdan topladınız, pek de tatlı olmayan misafirleriniz olabilir. Tencerenize tencerenizin yarısını dolduracak kadar içme suyu ekleyin. Koyduğunuz suyun yarısı kadar şekeri başka bir kapta gelincik yaprakları ile karıştırın ve biraz ovalayın. Biraz bekleyen karışımı suyla doldurduğunuz tencereye ekleyin. Birkaç saat kısık ateşte ve kontrollü kaynayacak. Altını kapatmadan önce şerbetinizin yoğunlaştığını görmelisiniz. Şerbet koyulaşınca yarım limon sıkabilir veya bir tutam limon tuzu ekleyebilirsiniz. Tercihen birkaç çubuk tarçın veya karanfil eklenebilir. Hazırladığınız yoğun şerbeti soğuduktan sonra süzüp cam şişede buzdolabınızda saklayabilirsiniz. Gelincik şerbetini tamamen keyfinize göre yapabilirsiniz. Daha şekerli sevenler şekerini artırabilir, şekerle benim gibi fazla arası olmayanlar bu ölçüye sadık kalabilir. İçine başka meyveler/çiçekler ekleyip haber verebilirsiniz. Denemeyi çok isterim. 

Gelincik Şerbeti

Benim tercihim 1 duble cin, 2 duble gelincik şerbeti, 1 şişe soda ve bol buz. Aman dikkat güzel Ankaramızın sodası olsun, yanlışlıkla hırsızlara arsızlara geçmesin paracıklarımız. 

Doğayla savaşmayı bıraksak doğa bize keyfe ayrı kedere ayrı çeşit çeşit hediyelerle koşuyor aslında. Yaz günlerinde serpilmiş binlerce kök gelincik çiçeği görürseniz tadımlık da olsa toplayın, topladığınız toprağa teşekkür edin ve bu şerbeti misafirlerinizi şaşırtmak için dolabınızın bir köşesinde saklayın derim. 

Yeri gelmişken söyleyeyim: Doğayı sev, ağaca sarıl, ayıyı öp. İşte bu kadar basit bir matematik. Kokteylinizi yudumlarken biraz bunun düşünün ve sonra bana da bahsederseniz sevinirim 

Yazar Hakkında

+ Yazarın diğer yazıları
Ücretsiz E-Bülten Abonesi Olun

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir