Ayrancı’nın en çeşitli ürüne ev sahipliği yapan sanat dükkanı: Mahal Dükkân 

Ben sanatçı olmayı doğuştan bir yetenek olarak görmüyorum, bu tamamen disiplin ve azim işi. Herkes çizmeyi, elleriyle şekil vermeyi öğrenebilir. Sanatçı olabilmenin bir kırılma noktası var. Bu, dünyayı algılamak, bakmak ve görmek arasındaki farkla ilgili bir durum. Bu kırılma da biraz uzun zaman harcayarak olan bir şey.

Ayrancı’da sokak aralarında dolaşırken veya bir yerden bir yere giderken karşımıza butik, kendine özgü kafeler, el emeği üreten ve satan dükkânlar çıkar. Evden çıktığımızda soluklanacağımız bir kafe, bir arkadaşımıza veya kendimize alacağımız bir hediyeyi bu mekânlardan almak bizi daha çok mutlu eder. İşte o mekânlardan biri de Gerede Sokak 3 numarada yer alan Mahal Dükkân… Mahal’in sahibi sanat tarihçisi Hande Altuntaş ile Mahal’in macerasını konuştuk.

Hande Altuntaş

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Macera nasıl başladı?

Eskişehir’de okudum, sanat tarihçisiyim. Müzelerde ve restorasyon firmalarında çalıştım. İstanbul’da yaşıyordum ve hep bir dükkân hayalim vardı, iş aramaktansa kendi işimi yapayım istedim. Zaten bu işlerin içindeyim, öte yandan pek çok arkadaşım var bu işlerle ilgilenen güzel sanatlardan; ben de bir şeyler üretiyorum. Hepsini birleştirince güzel bir dükkân olur diye düşündüm. Evlenince Ankara’ya taşındım ve hayalim de burada gerçek oldu. 2014 Aralık’ta açıldık. 

Peki, neden Mahal?

Kelime anlamı ile yer, yöre demek… Mahalde, bu topraklarda yetişen yerel üreticilerin, bu topraklardan beslenen atölyelerin, sanatçıların işleri var. Üretici ile müşteri arasında bir köprü olmak ve kolektif bir iş çıkarmaktı amacım. Ben satış konusunda ilerlerken tasarımcılarımız ise her seferinde başka başka yaratıcılıklarını keşfedip ortaya yeni şeyler koyabilecekleri bir alana kavuştular. Böylelikle neredeyse 10 sene olacak Mahal Dükkân’ın varlığı. Ankara’nın çeşitliliği en fazla tasarım dükkânı olma yolunda ilerliyoruz.

Ayrancı’da bir ara sokaktasınız. Üstelik İstanbul’dan geldiniz. Bu sakinlik sizi zorladı mı, mesela pandemi nasıl geçti?

Burayı görür görmez işte burası dedim, Mahal’in yerini çok beğenmiştim hâlâ da çok seviyorum. Aslında ben kalabalık severim. Ayrancı’ya ilk geldiğimde kahve içecek yer bile yok denecek kadar azdı. Şu an çok daha iyi. Mahallemizi seviyorum. Güvenli alanımızda, komşularımızla mutluyuz. Pandemi döneminde çok zorlandık. Satışlarımız durma noktasına geldiği için online satışa odaklandık. Özel günlerde ve yılbaşı zamanında hareketlilik yaşadık. Aslında dükkânı yönetmek maddi-manevi boyutta kolay bir şey değil. 

Mahal’de yer vereceğiniz eserleri, ürünleri nasıl seçiyorsunuz?

Önce ürünleri kendi kriterlerime göre inceliyorum. Eserin hikâyesi nedir, nasıl ortaya çıkmış, hangi malzemeler kullanılmış, ne kadar sürede üretilmiş, hedef kitlesi kimler, eser veya ürün daha önce başka yerlerde sergilenmiş veya satılmış mı? Eseri veya ürünü farklı açılardan değerlendirmek lazım. Kendi estetik bakışım ön planda ama en nihayetinde burası bir dükkân ve herkesin beğenisi benimkiyle aynı olmayabilir. Bu on yıl beni bu konuda eğitti, ne satar ne satmaz’ı da düşünmeye çalışıyorum.

Herkes tasarladığı ürünü size getirebilir mi? Ünlülük şartınız var mı?

Değerli ve bilinen bir sanatçının eseri de dönemsel olarak dükkânımda yer alabiliyor veya güzel sanatlar mezunu olmayan ama sağlam eserler çıkaran yaratıcı kişilerin de eserleri, çalışmaları olabiliyor. Bu konuda özgünlüğe ve yaratıcılığa önem veriyorum. Yeni tasarımcılarla tanıştığım zaman onlar da benimle kendi çevrelerini paylaşıyor ve zamanla geniş bir sosyal ağ oluşuyor. Farklı sanatçı ve ürünlere yer vermeye çalışıyorum. Hem komşumu kösteklemeyim istiyorum hem görünürlüğü olmayan ya da az olanları görünür kılmaya çalışıyorum. Ünlü bir tasarımcının işinin Mahal’de olması tabii ki dükkânımıza değer katıyor ama böyle bir şartımız yok.

Şu an tezgahınızda çoğunlukla takı çeşitleri var. Takı ağırlıklı bir yer misiniz?

Aslında dönemsel olarak değişiyor. Bazen seramik çok yoğun oluyor, yaza doğru takılar daha çok talep görüyor. Yılbaşına doğru hediyelik eşyaya rağbet artıyor. Gönlümden geçen resim, kolaj gibi edisyonları çoğaltmak. Doğal taş, gümüş ve altın kaplama takıların yanında seramik, özel tasarım ayakkabı, kolaj ve resim gibi çeşitli ürünlerimiz var. Yakında birkaç yeni tasarımcı ile görüşmelerimiz olacak. Keyman Design ayakkabı tasarımı, Ağaç Sakal Atölyesi ahşap tablolar, Giku Polimer Takılar, Unity gümüş takılar, deprem bölgesinden gelen bir kadın arkadaşımızın ürettiği mozaik takılar ve daha fazlasını keşfetmek için Gerede Sokak 3/C ve online adresimize (shopier.com/MAHALDUKKAN) bekleriz.

Sizce sanat nedir veya ne sanattır?

Sanat nedir zor bir soru. Birçok sanat kuramı, sanat felsefesi var. Sanat tarihi okudum üzerine de güzel sanatlarda yüksek lisans yaptım. Okumak ya da okumamakla alakalı değil; alt kültür üst kültür diye de bakmamak lazım. Hiçbir eğitim almamış bir insanın bakarak gördüğü şey de sanat olabilir ve onun estetiği bizi yenebilir. Biz teorik olarak bakarız; ne malzeme kullanmış, hangi teknikle yapmış, ikonik çözümlemesi vs. Ama bunun sanat olup olmayacağına dair üstten bir bakışım yok. Teknik olarak bir sanat eseri olarak değerlendiremeyeceğimiz bir şeye tü kaka demeye karşıyım çünkü zaman geçer bir değer kazanır, çağdaş sanata dönüşür, bir anlamı olur ve her şey değişebilir. Kitsch denen bir şey var, bu bütün sanat kavramlarının dışında duran bir üslup, farklı bir bakış açısı. Popüler kültürü etkileyebilir. Bir şeyin çok popüler olması onu sanattan koparmaz. Ortada bir emek var. Sanat insanın kendi bakış açısıyla alakalıdır, birilerinin söylediği şeyler modası olan, satılan, bienalleri etkileyen, büyüten büyük kurumlar aslında, sizin yaptığınız resim değil. Bu yüzden sanatın tanımı ve değeri zamana göre, kişiye göre değişir diyebilirim.

Yazar Hakkında

+ Yazarın diğer yazıları
Ücretsiz E-Bülten Abonesi Olun

Yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir