Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu ile…
18 Aralık, değerli akademisyen, tarihçi yazar Necip Hablemitoğlu’nun aramızdan ayrılışının yıldönümü. 2002 yılında, 48 yaşındayken hain bir saldırıya uğrayarak aramızdan ayrıldı. Bir zamanlar komşumuz, oturduğu sokaktan geçtiğimiz, adının verildiği parkta soluklandığımız Necip Hablemitoğlu’nu tanımak, tanıtmak ve anmak için değerli eşi Şengül Hablemitoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Sıcak yaklaşımı ve samimi cevapları için kendisine teşekkür ederiz.
Necip Hablemitoğlu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’ndan 1977 tarihinde mezun olmuş, Türkiye yakın tarihi ile ilgili araştırmalarını dergi ve kitaplarla okuyucusu ile buluşturmuş, Ankara Üniversitesi’nde 20 yıl Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi dersi vermiş önemli bir tarihçi yazar. Yakın tarihimize önemli çalışmalarıyla ışık tutmuş, aydınlıkçı, üretken bir akademisyen ve insan. Onu, ölümünün 18. yıldönümünde sevgi ve özlemle anıyoruz. Necip Bey’i iyi bir akademisyen ve insan özellikleri yanında siz nasıl anmak, anlatmak istersiniz?
Çok teşekkür ederim aklınıza geldiğimiz, benimle konuşmak istediğiniz ve Necip Hablemitoğlu’ndan bahsetme fırsatı yarattığınız için minnettarım. Necip Hablemitoğlu öldürüldüğünde 48 yaşında idi. Enerjik, hayat dolu, sevecen ve iyi bir insandı. Vicdanlı ve iyi olmak bugünlerde zor bulunan özellikler. Sıcacık bir kalbi vardı Necip Hablemitoğlu’nun ve çok merhametli bir insandı. Dediğiniz gibi en verimli, üretken olduğu zamanlarda da çaldılar bizden O’nu. Çok çalışkandı, hızlı ve pratik çalışırdı. Dayanışmacıydı. Emeğini kimseden esirgemezdi. Göçmen bir ailenin çocuğu idi, ülkesini seven ahlaklı bir yurttaştı. Her şeyin üstünde tatlı bir baba, dost, arkadaş uyumlu sevgi dolu bir eşti. Bitmez ben anlatır dururum. İnsandı, diyeyim bu kadarla susayım…
Eşiniz ve çocuklarınız ile bir dönem Ayrancı’da yaşadınız. Burası belleğinizde çok acı bir olayla ilişkili belki ancak her şeye rağmen güçlü kalabilmeyi başarmış birisiniz. Üstelik iki çocuğunuzu da güçlü birer birey olarak yetiştirdiniz. Yaşamın içinde olmanın önemine vurgu yapıyorsunuz. Bir konuşmanızda “ölümden yaşam çıkarmak” üzerine bunu yaşamış, deneyimlemiş birinin çok gerçek ifadelerini görüyoruz. İnternette sizin hakkınızda araştırma yaparken, “portakal çiçeği…” adında bir blogunuza rastladım. Portakal Çiçeği sizin için ne ifade ediyor? Bu sokağa ne zaman taşındınız? Ne kadar burada oturdunuz? Bu semtle ilgili anılarınız üzerine konuşmak ister misiniz?
Ne güzel şeyler söylediniz benimle ilgili. İnsan bunları birinden duyduğunda bir garip hissediyor, mahcup oluyor. Çok teşekkür ederim. Çok bir şey yapmadım esasında, hayata katıldık sadece. Hayata katılmak çocuklarımıza karşı ebeveyn olarak en önemli sorumluluğumuz. Bunu hem Necip Hablemitoğlu adına, hem kendi adıma yapmaya çalıştım. Kızlarımızın kendi potansiyellerinin farkında, özgür iradeli bireyler olmaları için çaba gösterdim. Bu bizim ortak hedefimizdi, ben babaları varmış gibi yapmaya çalıştım. Kızlarımdan çok şey öğrendim, önce canım evlatlarım oldular. Şimdi de en yakın kadın dostlarım onlar, 29 ve 28 yaşındalar. Gururluyum anneleri olmaktan…
Ayrancı ve civarının kalbimizde ailece apayrı bir yeri var. Ben Hacettepe Hamamönü’nde doğdum. Çocukluğum Bahçelievler’de geçti. Ayrancı ise, ailemizin genişlediği, kızlarımızın büyüdüğü semt. En mutlu olduğumuz yıllar Portakal Çiçeği Sokak’ta geçti. Sokağımızın adına hayran olmuştum. Bir gün geçerken –o vakit kızlar henüz doğmamıştı– şöyle söylemiştim
“…keşke bu sokakta yaşasak.’’ Yıllar sonra o sokakta oturduk. Tam 10 yıl orada yaşadık. Ancak, en acı anılarımızın olduğu sokak şimdi. Yine de çok severim. Anlamlı benim için, bir Ankaralı olarak şehrime, Ayrancı’ya haksızlık edemem, seviyorum bu şehirde yaşamayı.
Uzun yıllar Ankara’da yaşadınız, eğitim hayatınızın ve iş hayatınızın büyük bir kısmı bu şehirde geçti. Bu şehrin ve Ayrancı’nın dönüşümü konusunda hem bir akademisyen olarak hem bir kadın olarak neler söylemek istersiniz? Günümüzde kentli kadını nasıl görüyorsunuz?
Ankara 23 yıl kadar süren bir yerel yönetim süreci geçirdi. İlginç bir biçimde gençlik yıllarıma ve akademik kariyerimin geliştiği yıllara damga vuran bir süreç bu. Düşününce öyle tuhaf ki, aynı insanın varlığı ile yaşlandık pek çoğumuz bu şehirde. Ankara Cumhuriyet’in kalbi. Cumhuriyet’in odak noktası ve büyük Atatürk’ün bu kenti başkent olarak seçmesinin kıymeti ve anlamı var. Payitahttan Cumhuriyet’e ancak böyle bir Anadolu kentinde geçilebilirdi. Ankara güvenlidir, sürprizi yoktur, sizi şaşırtmaz. Anadolu’nun tam orta yerinde bozkır denir, sıkıcı denir, deniziniz yok denir. Ancak ulaşımımız kolaydır. Ankara küçüktür, öğrenci olmak için idealdir. Çok şey söylenebilir de, en önemlisi bizim bu kente güvenen ve istirahatgahı burada olan büyük bir liderimiz var, daha ne olsun.
Ayrancı ve civarında yaşayan, sonra buradan ayrılan pek çok kişi ne düşünüyor bilemem, bendeki acı anıları bir yana bırakırsam, gelip geçtikçe aslında çok da bir şeylerin değişmediğini görüyorum. Ankara apartmanlarının en güzelleri burada. Sokakların çoğunda yazar ve sanatçıların isimleri var. Parklar var. Çankaya Belediyesi Necip Hablemitoğlu Parkı burada. Evet içi burkuluyor insanın ancak burada yaşadığımızı bize hissettiriyor. Ankara da tabii ki betonlaşmadan payını aldı. Yüksek plazalar, çok sayıda AVM var, olsun, yine de Ayrancı ve civarı hep nostaljik. Seviyorum ben. Hep de seveceğim. Buradaki dönüşüme dair bir şeyler söylemekten çok, esasında çok Sevgili Başkanlarımıza, hem Büyükşehir hem de Çankaya Belediyesi Başkanlarımıza bir mesaj iletelim; bu da benim bir Ankaralı seçmen ve akademisyen olarak dileğim olsun. Ankara’nın sadece hizmetler bağlamında değil, mekân planlaması açısından da kadınlar için güvenli, eşit ve yaşanır bir şehir olması ne şahane olur. Bunun için örnek ilke ve uygulamaları ile Ankara Türkiye’nin kadın dostu şehri olmak için bütün koşullara sahip. Bunun için elbirliği ile çalışalım. Başkanlarımızı destekleyelim.
Ayrancı ‘da yaşamının bir bölümünü geçirmiş, kalbini, en güzel anılarını burada bırakmış bir Ankaralı olarak bana ses verdiğiniz, Necip Hablemitoğlu’nu Ayrancılı komşularımızla bir kez daha andığımız için size çok ama, çok teşekkür ederim.