Vecdi Candemir, 1953 yılında İzmir’de doğdu. Heykeltıraş ve ressam olan Candemir, gerçeküstülük akımı çizgisinde yürüttüğü sergilerinden ilkini 1974 yılında Ankara Sanat Sevenler Derneğinde açtı. Ankara, Bodrum ve İstanbul’da çok sayıda sergi açtı. Karanlık sanat olarak adlandırılan, hurdacılardan ve antika pazarından topladığı plastik, ahşap ve metal parçaların yeniden şekillendirilmesiyle oluşturulan sergiler düzenledi. Eski eşyaların robotlarla ve bilgisayarlarla yarışamayacağını söyleyen Vecdi Candemir, artık eskilerde de bir çeşit estetik aramanın zamanı geldi diyor.
Vecdi Bey’in hayata ve semtimize kattığı değerlerden biri ise ikinci el ve antika dükkanı. Remzi Oğuz Arık mahallesinde yer alan bu dükkan, hem sahiplerinden alınan ikinci el ve antikaların hem de tamir edilen eskilerin sergilendiği bir dükkan. Vecdi Beyle birlikte eşi Gülçin Hanım da bu dükkanın sahibi.
Vecdi Bey, 4 Haziran 2023 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Vecdi Candemir’in aramızdan ayrılması hem semtimiz için hem sanat dünyası için oldukça önemli bir kayıp. Başta eşi Gülçin Candemir olmak üzere tüm sevdiklerine baş sağlığı diliyor, komşumuz Vecdi Bey’in ışıklar içinde uyumasını temenni ediyoruz.
“Çok kültürlü biriydi”
Şükrü Sarı / Ayrancı Antika Pazarı Başkanı
Vecdi bey pazarın kurucularından ve en eskilerindendir. Çok kıymetli bir arkadaşımızdı. Her zaman sakinliğiyle, ortalığı yatıştıran da birisiydi. Kimseye sesini yükselttiğini duyamazdınız. Çok kültürlü biriydi. Bana sorsanız, duruşuyla, kıyafetiyle, davranışlarıyla bir antikacı tarif edebilir misiniz diye, alın size antikacı, antika meraklısı, antika kültürünü taşıyan biri diye Vecdi beyi gösterirdim tereddütsüz. Geçen ay pazarın kurulmasından bir gün önce Cumartesi günü akşam vakitlerinde kaybettiğimiz haberini aldık. Ertesi günü pazar kuruldu, tezgahı boş kaldı. Kimse inanamadı Vecdi’nin öldüğüne. Vecdi’yi çok arayacağız.
“Fevkalade bir insan, dürüst bir esnaftı”
Özcan Saatçiler
Ben 75 yıldır aileden saatçiyim. Makedon göçmeniyim. Vecdi beyle senelerdir beraberiz, komşuluk yaparız. Fevkalade bir insandı, şen şakraktı. Antika işlerini yapan dürüst biriydi, dürüst bir esnaftı. Her yerde onun gibi esnaf bulamazsınız. Bu işin duayenlerindendi, pazarın kurucularındandı. Esnaflıkta onun gibisi neredeyse kalmadı. İyi insan, iyiliğiyle hatırlanır. Aniden kaybettik, acı bıraktı bize.
“Bu camianın en renkli kişilerinden biridir”
Güner Soydemir
Vecdi yakın arkadaşım, Vecdi’yi herkes tanır. Bu camianın en renkli kişilerinden biridir. Sanatçı kişiliği, kıyafeti, şapkası, saçlarıyla onu yüz metre uzaktan herkes tanır. Yakınlaştığında da çok iyi bir insan olduğunu hemen anlarlardı. Çok iyi bir arkadaştı.
Bestekar Sokakta dükkanımıza da gelirdi. Birlikte çok yere giderdik. Son olarak Kapadokya’ya gittik, eşya baktık geldik.
Herkes çok severdi. Kimseyle bir husumeti yoktu, mesafesi yoktu. Kendisi aslında grafikerdi. Meraklıydı bu işlere. Eşiyle birlikte yavaş yavaş ilgilenmeye, almaya başlamışlar. Paris caddesinde bir ev-dükkanları vardı. Aslında kendisini hiçbir zaman tam bir antikacı olarak görmedi. Onlar “evde satış” diye birşeyi yaptılar. Ev sahibi eşyaların hepsini toptan satmak istiyor, onlarda evdeki eşyaları listeleyip, alıcı insanları eve davet edip evde satış diye birşey yapıyordu. Ben de onlardan görüp yapmaya başlamıştım. Bugün onsuz ilk antika pazarı, yokluğu hissediliyor.
“Sakin biriydi, kimseyi kırmak istemezdi”
Sebahattin Koçaş
Vecdi benim çok eski arkadaşım. Omurgasından ameliyat oluyordu, ameliyat başarılı geçti ama kalbi dayanamadı.
Ben 18 sene Belçika’da görev yaptım. Bit pazarları kuruluyordu Belçika’da, Hollanda’da. Her sene bir ya da iki sefer gelirlerdi eşiyle birlikte. beraber oralara giderdik. Bazen Hollanda’ya gelirlerdi akrabaları vardı, biz oraya giderdik. Bazen Belçika’ya gelirlerdi Hollandalılar bize gelirdi. Bit pazarları gezerdik. Bir seferinde Belçika’da bit pazarlarında deve hamudu bulmuştu, onu alıp getirmişti Türkiye’ye.
Sakin biriydi. Hiç bir şekilde sesini yükselttiğini, bağırdığını çağırdığını duymazdınız. Bazen sinirlendiği olurdu, o zamanda karşısındakine değil bana dönüp küfrederdi. Kimseyi kırmak istemezdi.
“Vecdi Bey gibi “70’lik” delikanlılar ölümsüz zihnimizde”
Ahmet Nezihi Turan
Resimleri vardı Vecdi Bey’in, heykelleri, kitapları, antikaları, objeleri. Kimin yok ki?
Bilmem ki.
Bildiğim, Vecdi Bey’in mesleğinin, hadi maişetinin diyeyim, bunları alıp satmak da olduğuydu.
Bu işleri yapanlara Bey denmez, yalın isimleriyle hitap edilir. Bizden biridir onlar. Ama Vecdi, “Bey”di. Abi diyenler aynı mesleğin esnafıydı, onlar dediğinde yakışırdı ona Vecdi Abi’lik.
Kendine mahsus giyiminin, saç sakalının, ilk görüşte verdiği intibaın aksine insan ilişkilerinde ne dekadandı ne bohem. 70’ti, iyi hissetmiyordu ama gidişinden bir hafta önce ona iki adım öte “Caffe Nux”da rastladığımda iyi görmüştüm. Böyle durumlar olur, bilirsiniz, kaybını duyduğumuzda “Nasıl ya!” der inanamayışımızı ifade ederiz.
Vecdi Bey gibi “70’lik” delikanlılar ölümsüz zihnimizde.
Kalanlar için çaresi, zihnin kabullenemediği kaybı bir mekanda yaşatmak; bir yere onun ismini vermek, dilde dolaşmasını sağlamak.
Sokağın adının Kıbrıs olması nedendir bilmiyorum. Vecdi Candemir olsa bilirim, bilen çok olur, sonra bilenler bilmeyenlere hatıralarıyla nakleder öğretir yaşatır diyorum.