Vecdi Candemir’in ardından

Vecdi Candemir, 1953 yılında İzmir’de doğdu. Heykeltıraş ve ressam olan Candemir, gerçeküstülük akımı çizgisinde yürüttüğü sergilerinden ilkini 1974 yılında Ankara Sanat Sevenler Derneğinde açtı. Ankara, Bodrum ve İstanbul’da çok sayıda sergi açtı. Karanlık sanat olarak adlandırılan, hurdacılardan ve antika pazarından topladığı plastik, ahşap ve metal parçaların yeniden şekillendirilmesiyle oluşturulan sergiler düzenledi. Eski eşyaların robotlarla ve bilgisayarlarla yarışamayacağını söyleyen Vecdi Candemir, artık eskilerde de bir çeşit estetik aramanın zamanı geldi diyor.

Vecdi Bey’in hayata ve semtimize kattığı değerlerden biri ise ikinci el ve antika dükkanı. Remzi Oğuz Arık mahallesinde yer alan bu dükkan, hem sahiplerinden alınan ikinci el ve antikaların hem de tamir edilen eskilerin sergilendiği bir dükkan. Vecdi Beyle birlikte eşi Gülçin Hanım da bu dükkanın sahibi.

Vecdi Bey, 4 Haziran 2023 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Vecdi Candemir’in aramızdan ayrılması hem semtimiz için hem sanat dünyası için oldukça önemli bir kayıp. Başta eşi Gülçin Candemir olmak üzere tüm sevdiklerine baş sağlığı diliyor, komşumuz Vecdi Bey’in ışıklar içinde uyumasını temenni ediyoruz.

Gülçin Candemir

“Çok kültürlü biriydi”

Şükrü Sarı

Şükrü Sarı / Ayrancı Antika Pazarı Başkanı

Vecdi bey pazarın kurucularından ve en eskilerindendir. Çok kıymetli bir arkadaşımızdı. Her zaman sakinliğiyle, ortalığı yatıştıran da birisiydi. Kimseye sesini yükselttiğini duyamazdınız. Çok kültürlü biriydi. Bana sorsanız, duruşuyla, kıyafetiyle, davranışlarıyla bir antikacı tarif edebilir misiniz diye, alın size antikacı, antika meraklısı, antika kültürünü taşıyan biri diye Vecdi beyi gösterirdim tereddütsüz. Geçen ay pazarın kurulmasından bir gün önce Cumartesi günü akşam vakitlerinde kaybettiğimiz haberini aldık. Ertesi günü pazar kuruldu, tezgahı boş kaldı. Kimse inanamadı Vecdi’nin öldüğüne. Vecdi’yi çok arayacağız.


“Fevkalade bir insan, dürüst bir esnaftı”

Özcan Saatçiler

Özcan Saatçiler

Ben 75 yıldır aileden saatçiyim. Makedon göçmeniyim. Vecdi beyle senelerdir beraberiz, komşuluk yaparız. Fevkalade bir insandı, şen şakraktı. Antika işlerini yapan dürüst biriydi, dürüst bir esnaftı. Her yerde onun gibi esnaf bulamazsınız. Bu işin duayenlerindendi, pazarın kurucularındandı. Esnaflıkta onun gibisi neredeyse kalmadı. İyi insan, iyiliğiyle hatırlanır. Aniden kaybettik, acı bıraktı bize. 


“Bu camianın en renkli kişilerinden biridir” 

Güner Soydemir

Güner Soydemir

Vecdi yakın arkadaşım, Vecdi’yi herkes tanır. Bu camianın en renkli kişilerinden biridir. Sanatçı kişiliği, kıyafeti, şapkası, saçlarıyla onu yüz metre uzaktan herkes tanır. Yakınlaştığında da çok iyi bir insan olduğunu hemen anlarlardı. Çok iyi bir arkadaştı.

Bestekar Sokakta dükkanımıza da gelirdi. Birlikte çok yere giderdik. Son olarak Kapadokya’ya gittik, eşya baktık geldik. 

Herkes çok severdi. Kimseyle bir husumeti yoktu, mesafesi yoktu. Kendisi aslında grafikerdi. Meraklıydı bu işlere. Eşiyle birlikte yavaş yavaş ilgilenmeye, almaya başlamışlar. Paris caddesinde bir ev-dükkanları vardı. Aslında kendisini hiçbir zaman tam bir antikacı olarak görmedi. Onlar “evde satış” diye birşeyi yaptılar. Ev sahibi eşyaların hepsini toptan satmak istiyor, onlarda evdeki eşyaları listeleyip, alıcı insanları eve davet edip evde satış diye birşey yapıyordu. Ben de onlardan görüp yapmaya başlamıştım. Bugün onsuz ilk antika pazarı, yokluğu hissediliyor.


“Sakin biriydi, kimseyi kırmak istemezdi”

Sebahattin Koçaş

Sebahattin Koçaş

Vecdi benim çok eski arkadaşım. Omurgasından ameliyat oluyordu, ameliyat başarılı geçti ama kalbi dayanamadı. 

Ben 18 sene Belçika’da görev yaptım. Bit pazarları kuruluyordu Belçika’da, Hollanda’da. Her sene bir ya da iki sefer gelirlerdi eşiyle birlikte. beraber oralara giderdik. Bazen Hollanda’ya gelirlerdi akrabaları vardı, biz oraya giderdik. Bazen Belçika’ya gelirlerdi Hollandalılar bize gelirdi. Bit pazarları gezerdik. Bir seferinde Belçika’da bit pazarlarında deve hamudu bulmuştu, onu alıp getirmişti Türkiye’ye.

Sakin biriydi. Hiç bir şekilde sesini yükselttiğini, bağırdığını çağırdığını duymazdınız. Bazen sinirlendiği olurdu, o zamanda karşısındakine değil bana dönüp küfrederdi. Kimseyi kırmak istemezdi.


“Vecdi Bey gibi “70’lik” delikanlılar ölümsüz zihnimizde”

Ahmet Nezihi Turan

Ahmet Nezihi Turan

Resimleri vardı Vecdi Bey’in, heykelleri, kitapları, antikaları, objeleri. Kimin yok ki? 

Bilmem ki. 

Bildiğim, Vecdi Bey’in mesleğinin, hadi maişetinin diyeyim, bunları alıp satmak da olduğuydu. 

Bu işleri yapanlara Bey denmez, yalın isimleriyle hitap edilir. Bizden biridir onlar. Ama Vecdi, “Bey”di. Abi diyenler aynı mesleğin esnafıydı, onlar dediğinde yakışırdı ona Vecdi Abi’lik. 

Kendine mahsus giyiminin, saç sakalının, ilk görüşte verdiği intibaın aksine insan ilişkilerinde ne dekadandı ne bohem. 70’ti, iyi hissetmiyordu ama gidişinden bir hafta önce ona iki adım öte “Caffe Nux”da rastladığımda iyi görmüştüm. Böyle durumlar olur, bilirsiniz, kaybını duyduğumuzda “Nasıl ya!” der inanamayışımızı ifade ederiz. 

Vecdi Bey gibi “70’lik” delikanlılar ölümsüz zihnimizde.

Kalanlar için çaresi, zihnin kabullenemediği kaybı bir mekanda yaşatmak; bir yere onun ismini vermek, dilde dolaşmasını sağlamak.

Sokağın adının Kıbrıs olması nedendir bilmiyorum. Vecdi Candemir olsa bilirim, bilen çok olur, sonra bilenler bilmeyenlere hatıralarıyla nakleder öğretir yaşatır diyorum.

Ayrancı Antika Pazarı’ndan haberdar mısınız?

“Pazardan mektup alırım, bir de kitap. Ayrancı pazarına gitmesem mektup toplamak aklıma gelmezdi”

Hakan Kaynar – Tarihçi 

Antika pazarına eğer unutmazsam, gidiyorum. Bazen unutsam da Ahmet veya bir başkası telefon eder, hatırlarım. Ya mektup gelmiştir ya borcum kalmıştır. Çünkü ben pazardan mektup alırım, bir de kitap. Antikayla işim olmaz. Pazarın benim hayatımdaki yeri de bu yüzden önemli. Yıllar önce bir akşam vakti, tezgahların çoğu kalkmış, Turan Tanyer’le geziyoruz. Bir tezgah gördük. Üzerinde yüzlerce zarf. Ben bir kaçının içindeki mektupları okudum. Turan Bey’e baktım. Başını salladı. Sonra hepsini aldım. O gün bugündür mektup alırım. Kime kime yazmış, ünlü mü değil mi, nereden nereye, kaç yılından. Bunların hiç önemi yok. Görünce alıyorum. Saymadım ama sanırım yüz bine filan yaklaşmıştır. Koleksiyonculuk değil benim yaptığım. Kendi arşivimi kendim kuruyorum. Tarih yapacağım bu mektuplardan, bakalım, ileride, umarım, inşallah.

Pazar uzun vadede kurulduğundan beri şüphesiz Ayrancı’ya bir şeyler katmıştır. Hem çok az olsa da son on senede açılan bir kaç sahaf dükkanında da antikacı da etkisi var elbette. Umarım sayıları da artar. Bir semtin ne kadar dükkanı, kahvesi, lokantası varsa o kadar iyi. Yoksa otel gibi olur, sabah çıkar akşam geliriz. Mesela geçen hafta bir lokantada, iki ayrı arkadaşımla karşılaştım. Ayak üstü muhabbet tazeledik. Pazar’ı da bu yüzden seviyorum. Bazen aylardır görmediğim eş dostla orada karşılaşıyorum. Ama pazar biraz genişlemeli. Öbür yarısında organik sebzavat satılıyor, in cin top oynarken bu taraf karınca yuvası gibi. Birileri ön ayak olsa da, bir hafta sonu da böyle esnafın değil de amatörlerin tezgah kurduğu bir Pazar olsa. İsteyen ıskartaya çıkardığı kıyafetlerini satsın isteyen gönlünden çıkan eski kartpostal koleksiyonunu. Maksat insanlar karşılaşsın, benim gibi. Ayrancı pazarına gitmesem mektup toplamak aklıma gelmezdi.

“Antika Pazarı nedeniyle Ayrancı’dan haberdar olan insanlar var”

Berrin Güngördü (57), Sanatçı 

Antika pazarına unutmadığımda gidiyorum. Çok keyif veriyor yaşanmışlıklarla karşılaşmak.

Pazar için bir çok semtten insan Ayrancı’ya geliyor. Pazarla Ayrancı’dan haberdar olan insanlar var. Organik pazar da bu kategoride

Artık semtimiz çok yaşlandı. Yeni nesil yani çocuklar eskileri elden çıkarıyorlar. Hatta evleri de satıyorlar. Öyle olunca antikacılar da artıyor olabilir. Pazarın etkisi var mı bu duruma pek emin olamadım.

“Ben almaktan çok gezmeyi seviyorum”

Nilgün Eyinç

Antika pazarına pandemiden önce gidiyordum. Ama 2 senedir gitmiyorum. Meraklıları için güzel bir yer…Ben almaktan çok gezmeyi seviyorum…Ayrancı’ya ne tür katkısının olduğunu tam olarak bilemedim şimdi ama meraklı arkadaşlarım çok onlarla görüşmek için orda göazlemecide buluşuyordum bazen…Antika dükkanlarının ayrancıda çoğalmasının sebebinin pazar olduğunu sanmıyorum…çünkü antikaya talep her yerde arttı bence…

“Antika pazarı Ayrancı’nın havasını değiştiriyor”

Ayçin Çetiner (39) Devlet Opera Balesinde Makyöz

Antika Pazarı’na çok sık gidemiyorum. Çok beğeniyorum. Gidip gezmekten zevk alıyorum.

Pazar Ayrancıya havasını değiştirecek kadar güzel bir hava katıyor.  Varlığı AVM kültürü dışına çıkma konusunda da güzel bir alternatif sunuyor.

Ayrancı’ya başka antikacıların açılması konusunda çok olumlu etkisi oldu. Ayrancı Antika pazarında  herkese, her keseye ve hemen her ilgi alanına hitap eden eserleri, ürünleri bulmak mümkün. Hatta Koleksiyonerlerin de buluşma noktası olmuş.

“Her ayın ilk pazar günü için severek takip ettiğimiz bir etkinlik”

Enes Yaşlı

Pazar her ayın ilk pazarı son 4-5 aydır artık düzenli bir etkinlik haline geldi benim ve partnerim için severek takip ettiğimiz bir etkinlik.

Pazarın Ayrancı’da kurulması ile diğer semtlerden hatta farklı şehirlerden insanların birleşme noktası haline geliyor ve bu Ayrancı’nın çeşitli renklerin toplandığı bir semt olmasını sağlıyor.

Ankara’daki en büyük antika pazarına yakın yerlerde antika uzerine dükkanlar olması aslında bu pazarı da destekler nitelikte.

“Seviyor ama mesafeli duruyorum Antika Pazarı ile”

Tanju Gündüzalp

Cebeci Antika Pazarı’na giderdim, o kapanınca koptum biraz, Ayrancı Antika Pazarı’na bir kez ve 20-30 dakika gitmişliğim var.

Anadolu Medeniyetler Müzesi arşivine arkadaşımın indirdiği bir gün, 1000 yıl önceki insanların dokunduğu bir esere bakma/dokunma şansını elde ettiğimde düşündüklerim sebebiyle Antika pazarlarını önemserim. Zamanın ve geçmişin devamı olmamız hasebiyle değerlidir bir başkasının yaşam izleri barındıran her nesne, her eşya. Ayrıca yeni ürün yerine kullanılmış ürünün yeniden kullanım dolaşımına sokulmasını savunan ve destekleyenlerdenim.

Ancak, romantizm ile tarihin arasına bir çizgi koyarak yaşamayı savunanlardan olarak, seviyor ama mesafeli duruyorum Antika Pazarı ile.

Ayrancı, (Aydınlıkevler hariç) Konya-Samsun asfaltının içinde kalan merkez eski Ankara’nın önemli istasyonlarından. Ve hala temas, dayanışma, (görece) komşuluğun sürdüğü bir semt. “Neo-liberal ve vahşi yeni”nin yok etme eylemine yeni başladığı, hala arka bahçeleri, mütevazi mekanları duran bir semt. Antika pazarının da bu yarı-korunmada payı olduğunu düşünenlerdenim.

Büyük kentlerde ulaşım ve zaman kaybının artık tüm sosyolojide önemsendiğini bildiğim için, Pazar, Ayrancı’nın (ve yakın semtlerin) yaşayanları ve antika (seramik, alternatif üretimler) dükkanlarının temas edenlerinin ortaklaşması sebebiyle etkili olduğunu düşünüyorum.

“Birkaç saatliğine de olsa geçmişe büyülü bir yolculuk yapmak isterseniz mutlaka tavsiye ederim”

Ceren Özkaya

Bizim gibi antikaseverleri, yıllardır Türkiye’nin birçok ilinden antikacılarla buluşturan harika bir pazar. Her stant kendine özgü ve büyüleyici. Mobilyalar, pirinç şamdanlar, abajurlar, porselen fincan takımları ve oyuncaklardan tutun da eski film afişlerine kadar birçok ürünü görebilirsiniz. Ben 17 yaşımdan beri plak koleksiyoneriyim o yüzden pazardaki ilk durağım plak standları oluyor. Birkaç saatliğine de olsa geçmişe büyülü bir yolculuk yapmak isterseniz mutlaka tavsiye ederim. Küçük de bir tavsiye vereyim, amacınız sadece gezmek değil alışveriş yapmaksa, olabildiğince erken saatte gidin. Her zaman en güzel parçalar sabahın erken saatlerinde satılır.

“Pazara gelirken amacım bir şeyler satın almak değil aslında gezmeye geliyorum”

Serkan Aktaş

Ayrancı Antika Pazarı çeşitlilikle dolu bir pazar. Eryaman’da ikamet ediyorum ancak Ayrancı Antika Pazarı her kurulduğunda gelmeye çalışıyorum. Pazara gelirken amacım bir şeyler satın almak değil. Eğer hoşuma giden bir şey olursam satın alıyorum aslında gezmeye geliyorum. Retro ve vintage ürünler hoşuma gidiyor. Profesyonel bir antika sevdalısı değilim. Bu sebeple özellikle takip ettiğim bir stant olmuyor. Ayrancı Antika Pazarı hem profesyonel olarak antika sevenlere hem de benim gibi retro ve vintage ürünler sevenlere hitap eden, çeşitlilikle dolu bir pazar.

“Gelmenizi şiddetle tavsiye ederim”

Oğuzhan Özaydın

Küçük yaşta başladığım bir tutkudur ve her zaman yaşıtlarımın garibine giderdi. Sanki sadece 40 yaş üstü gidebilirmiş gibi… Ama şimdi bakıyorum da 20’li yaşların popüler bir aktivitesi olmuş halde. Ayrancı Antika Pazarına gidince resmen huzur buluyorum ve koleksiyonuma koleksiyon katıyorum. Evimde yer kalmadığı için satışına başladım, hobim bir nebze yeni bir meslek haline dönüştü. Oradaki esnaflar, köşedeki gözlemeci teyzeler tam bir aile ortamı. Gelmenizi şiddetle tavsiye ederim. Geçmişinize dokunacak ve duygulandıracağının da garantisini verebilirim.

“İçinde bir yerlerde bir yaşanmışlık, bir hatıra barındıran her şeye ilgi duyuyorum”

Gamzegül Kızılcık

Antika Pazarının kurulduğunu uzun yıllardır biliyorum, iş sebebiyle çok sık zaman ayıramasam da antika pazarı büyük bir tutku benim için. Eski eşyalara ve eski günlere olan özlemim Antika Pazarında tavan yapıyor. Bazen eski fotoğrafların içinde kayboluyorum, bazen o pirinç bibloların arasına karışıyorum. İçinde bir yerlerde bir yaşanmışlık, bir hatıra barındıran her şeye ilgi duyuyorum. Herkes geleceğe kalmak ister; kimi acılarıyla kalır, kimi eşyalarıyla, kimi fotoğraflarıyla… Gezerken gezerken fark ediyor insan, bazen ne kadar acıklı da olsa bu objeler geçmişten geleceğe iz bırakmak değil mi? Antika pazarının semtimizde de kuruluyor olmasını büyük şans olarak değerlendiriyorum. Umarım bu kültüre sahip çıkabiliriz ve yaşatırız.

Katkı sunanlara teşekkürler!

Antikanın merkezi Ayrancı

Efemeralar, tespihler, plaklar, yazma eserler, nadide koleksiyonlar ve incik boncuklar hepsi bu pazarda!

Ayrancı Antika Pazarı

Antikacılık ve koleksiyonerlik insanlık tarihi kadar eski bir olgu. İlk insan türünün hoşuna giden bir cismi eline alıp saklamakla başlamış olabileceğini iddia etsek çok da abartmış olmayız muhtemelen. Kültürlere, coğrafyaya, zamana bağlı değişen ve gelişen antikacılık ve koleksiyonerlik merakı günümüzde dünyanın her yerinde milyonlarca insanın yaşamında önemli bir yere sahip. Akla gelebilecek her şeyin koleksiyonu yapılmakta. Bizim gibi kültürel tarihi zengin ülkelerde ise antika piyasası oldukça canlı ve çekici durumda. Meraklısının mutlaka her ayın ilk pazarını iple çektiği antika pazarına sahip olmak da Ayrancımızın bir başka güzelliği. Pek çoğumuzun duyduğu, içinden şöyle bir geçtiği veya meraklı gözlerle dolandığı pazarda, ülkenin her yerinden gelen satıcıların sunduğu birbirinden ilginç ve binlerce çeşit objenin satışı yapılmakta. Bizler de bu pazarın nasıl kurulduğunu, nasıl işlediğini yani kısaca perdenin arkasını merak ettiğimiz için pazarın sorumlularını bulup sizler için onlarla röportaj yaptık.

Anadolu Antikacıları Kültür ve Yaşatma Derneği Başkanı 

Hasan Ak: “Antikacılık eski ve derin bir kültürdür. ”

Hasan Ak

Anadolu Antikacıları Kültür ve Yaşatma Derneği Başkanı Hasan Ak ile sohbetimizde hem antikacılık kültürüne dair hem de pazarımız hakkında ilginç bilgiler edindik. Hasan bey ile sohbetimizden satır başları şöyle: 

“Ayrancı’da yaklaşık 25 yıldan fazladır antika pazarı kuruluyordu. 2008’den itibaren kurduğumuz dernek çatısı altında esnaflarımız pazarda tüm Ankaralılara hizmet vermektedir. Pazarımızı Anadolu Antikacıları Kültür ve Yaşatma Derneği adıyla kurduğumuz dernek üzerinden denetliyoruz. Burada satış yapacak esnafımız bize üye oluyor. Satış sözleşmesini yaptıktan sonra stant açabiliyor. Ayrancı ve Çayyolu pazarlarını kurup denetimini yapıyoruz. Farklı kentlerden gelen pek çok antikacı arkadaşlarımız var. Derneğimiz bu alanda oldukça öncü. Türkiye’de birinci, Avrupa’da dördüncü durumdayız. 

Dernekleşmemizin pek çok konuda hem esnafımıza hem de müşterilere olumlu katkıları oldu. Örneğin pazarda bulunan satıcılar birbiriyle rekabet değil dayanışma halindedir. Kavga, atışma kesinlikle olmaz. Ziyaretçilerimiz huzurlu ve güvenli bir pazarda keyifle alışverişlerini yaparlar. Müşterilerimiz aldıkları ürünlerin kalitesi, değişimi, tamiri gibi konularda asla mağdur edilmezler. Hiçbir üründe sahtekarlık yapılamaz. Aksi durumlarda satıcı üye ile ilişkimiz kesilir, bir daha pazara alınmaz. Kurallarımızın temel amacı müşterinin haklarını korumak, esnaflarımızın halkımıza kaliteli ve güvenli bir alışveriş hizmeti sunmasını sağlamaktır. Sonuçta hem esnaf hem müşterilerin kazançlı çıktığı bir sistem oluşturduk. Antikacılık eski ve derin bir kültürdür. Biz dernek olarak bu kültürün sağlıklı devamı için bir köprü görevi durumundayız. 

Aramızda asla dolandırıcı, sahtekar kimseler barınamaz, üye olamaz, onlara hiçbir suretle stant açtırmayız. Rant peşinde para kazanmaya çalışanlar bizden değildir. Amacımız genç meraklı dostlarımıza sahip çıkarak, onları kötü alışkanlıklardan korumak, namuslu bir esnaf ve koleksiyoner olabilmeleri için destek sunmaktır.”

Ayrancı’da genel bir problem olan araba park alanı sorunu ne yazık ki Antika Pazarı için de bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Dernek Başkanı Ak, “Pazarın bir sorunu park problemi olarak karşımıza çıkıyor. Gerek esnafımız gerek ziyaretçilerin araçlarına yeterli park yeri bulamıyoruz. Pazarın altındaki otoparkın yüzde doksanı abonelere ait  olduğu için boş yer az bulunuyor” diyor. Umarız yetkililer hem Ayrancımızın bir incisi olan Antika Pazarı için hem de bazen semt sakinlerinin hayatı oldukça zorlaştıran bu genel park sorunu için bir çözüm düşünürler.

“Herkesin içinde bir koleksiyonerlik vardır”

Hasan bey antikacılığı ticaret olarak icra etmiyor, kendisi emekli bir polis. Pazarın genel içeriği ve işleyişinden bahseden Hasan bey sözlerine şöyle devam ediyor: 

“Herkesin içinde bir koleksiyonerlik vardır aslında. Her eşyanın koleksiyonu yapılabiliyor.Meraklısı olan için her obje değer taşımaktadır. Pazarda belli konularda koleksiyon yapanlar, birkaç farklı eşya üzerinde yoğunlaşanlar var veya ne bulursa toplayan koleksiyonerler var. Merakla başlayıp hayatını buna vakfeden koleksiyonerler, satıcılar çoktur aramızda. Ben aslında bu işin ticaretini hiç yapmadım. Polis emeklisiyim. Tek amacım buranın düzenli işleyişini sağlamak.”

“Dernek olarak güzel hedeflerimiz, projelerimiz var. Olanaklarımız yeterli olsa bu pazarın tamamında farklı alanlarda çalışmalara yer açmak isteriz. Ocakta kızdırdığı demiri bir örs üzerinde çekiçle nasıl şekil verdiğini gençlere göstermek çok önemli bir şey bizce. Kadim kültürlerimizi genç kuşaklara anlatmak, öğretmek en büyük hayallerimizden birisidir.” 

“Koleksiyonerlik kültürünün gençlere aşılanmasını çok istiyoruz”

“Aynı şeklide antika kültürünün de yeterli ve doğru bir tanıtımının yapılmadığını, toplumun ön yargıları olduğunu görüyoruz. Örneğin, 2004 yılında Ayrancı pazarı yıkılıp yeniden inşa edildiği dönemde başvuruda bulunduğum tüm ilçe belediyelerinden hiçbirisinden olumlu dönüş alamadım. Kimse bizi muhatap almadı. Biz de Gölbaşı’na gittik. Belediye ile bir senelik bir protokol yaptık. Sonrasında Cebeci’ye taşındık. Burası yapıldığında yani 2008 yılında tekrar buraya taşındık. Sektörde maalesef dolandırıcı, sahtekar insanların da var olması bu ön yargıyı pekiştiriyor. Bizim tüm amacımız dürüst esnaf arkadaşlarımız ile birlik olarak antikacılık mesleğini haklı olduğu yere taşıyabilmektir. Şu ana kadar pazarımızda bunu başardığımızı gururla söyleyebiliriz. Biz tefeci zihniyetli, rant peşinde olan kişilerin piyasadan silinmeleri için elimizden geleni yapıyoruz. Koleksiyonerlik kültürünün gençlere aşılanmasını, böylece onların kötü alışkanlıklardan kurtulmasını çok istiyoruz. Zaten bu sahtekarlar her sektörde karşımıza çıkıyor. Tüm uğraşımız bizim sektörde barınmalarını engellemektir. Pazarımızda insanlar aileleri, çocuklarıyla huzur içinde gezsinler diye uğraşmaktayız. Şu an gördüğümüz tablo bizi mutlu ediyor. Tüm Ankara’dan, çevre il ve ilçelerden insanlar geliyor pazarımıza. Cebeci’de pazar kurarken civarda bulunan tekinsiz insanlardan, yankesicilerden tedirginlik duyuyorduk. Ayrancı pazarında bu tip insanlardan tamamen arınmış durumdayız. İçeride güvenliği sağlamakla görevli sivil arkadaşlarımız sayesinde hiçbir zaman böyle kişilere ve olaylara izin vermedik. Herhangi bir pazardan çok daha güvenli bir hale getirdik antika pazarımızı.”

“Antikacılık farklı bir bakıştır hayata. Eskimiş, işe yaramaz diye atılan bir eşyanın içindeki ruhunu görürüz biz”

“Pazarın kurulduğu günün önceki akşamından geliyoruz buraya. Çeşitli illerden gelen esnaf üyelerimiz oluyor. Geceden onları karşılıyor, ihtiyaçlarını sağlıyoruz. Yorgunuz, uykusuzuz ama mutluyuz. Pazarımızın sıkıntısız, gayet güzel işlemesi bizi mutlu ediyor. Ankara’da böyle örgütlü bir antika pazarını biz başlattık. Bizim ardımızdan Eskişehir, İstanbul, Bursa, Adana, Antalya, Kayseri ve Bolu’da bu işler yapılmaya başlandı. Büyük veya küçük çaplı pazarlar kuruluyor.

Antikacılık farklı bir bakıştır hayata. Eskimiş, işe yaramaz diye atılan bir eşyanın içindeki ruhunu görürüz biz.Dedemizin, ninemizin dokunduğu, kullandığı, yaşanmışlık dolu tarafını hissederiz. O eşyada nefes alıp veren bir şeyler olduğunu biliriz. O duyguyu yakalamazsanız bu işi de yapamazsınız asla. Antika işi bir eşyayı al-sattan ibaret değildir, olamaz. Çok zor bir iştir antikacılık. Sabır ister. Yıllarca sabretmekle olur ancak bu iş.

İşte antika böyle duygu yüklü bir iş, hobi, kültür, uğraş; adına ne derseniz, bu yaşanmışlığı kendinize nasıl mal ederseniz…”

Antika sevdalısı bir aile: Antika Pazarı Esnafı

Antika Pazarı hakkında yazıp da pazar esnafı ile görüşmemek olmazdı. Pazarda yüzlerce stant görmeniz mümkün, ne yazık ki hepsiyle konuşmak imkansızdı biz de sizin için temsili olarak üç esnafımızla söyleştik:

Korhan bey

Ayrancı Antika Pazarı esnafı Korhan Bey: “Pazar esnafı ve müşterilerle aile gibi olduk”

Burada sadece para alışverişi, ticaret yapılmıyor. Yaklaşık beş senedir Anadolu Antikacılar Derneğinin kurmuş olduğu Antika Pazarlarında stant açıyorum. Özellikle el yapımı deri ürünler, orijinal el yapımı bıçaklar üzerine çalışıyoruz. Aslında bütün pazar esnafı ve müşterilerle aile gibi olduk, yakın ilişkiler kuruyoruz burada insanlarla. Buranın başka bir havası var sadece para alışverişi ticaret yapılmıyor burada. Eskiyi seven, biraz nostalji tutkunu, el yapımı ürünleri almak isteyen insanlarla biz satıcılar onlar alıcılar; bazen onlar satıyor biz alıyoruz, rol değiştiriyoruz, bu şekilde iyi zaman geçiriyoruz. Her ayın ilk pazarı Ayrancı pazar bölgesinde, her ayın üçüncü pazarı Ümitköy’de, Çayyolu Antika pazarı olarak bu pazar açılıyor. Biz de ayda iki defa faaliyet gösteriyoruz. Dükkanımız da yok sadece pazardayız. Bu ürünleri ise yurtdışı ve yurtiçinden gezdiğimiz yerlerden temin ediyoruz. Deri ürünleri kendimiz üretiyoruz. Diğerlerini de topluyoruz. Bunlar antika değil de elyapımı nitelikli ürünler.

Ziya Erel

Ayrancı Antika Pazarı Esnafı Ziya Erel: “Biz eşimle birlikte antika sevdalısıyız”

TRT haber merkezinden emekli oldum. Biz eşimle birlikte antika sevdalısıyız aslında eşim ilgiliydi. Emekli olduktan sonra Hoşdere Caddesi üzerinde Tukan Antik isminde dükkan açtık. Ayrancı Antika Pazarına ek olarak Çayyolu Antika Pazarında da stant açıyoruz. Ürünlerimiz çeşitli kaynaklardan geliyor. Mesela evlerden, esnaf arkadaşlardan ve internetteki online müzayedelerden aldığımız ürünler bulunuyor. Ürünlerimizin hepsi antika değil. Antika için bazı kriterler bulunmakta. Biz retro dediğimiz dönem ürünleri, bir dönem moda olmuş ve insanlara gençliğini hatırlatan ürünler satıyoruz. Dükkanımızdaki taşınabilir ürünleri bu pazara getiriyoruz. Ürünlerimiz koleksiyon meraklılarının sevebileceği arabalar, porselen ürünler, cam eşya, Avrupa’dan gelen ürünler, İsviçre madalyaları, Hollanda rozetleri var. Ninja kılıcı ve Deniz Kuvvetlerine ait kılıç vardı ancak satıldı. Büyük kancasıysa kilogramı küçük kancasıyla gramı tartabilen şeytan kantarı var. 

Ender Çepel

Ayrancı Antika Pazarı esnafı Ender Çepel: “Türkiye’nin görsel belleğine yardımcı olmak için eski fotoğraflar topluyorum”

Burada amacım para kazanmak değil sattığım şeylerle geçimimi sağlamıyorum. Ben emekliyim. Asıl ilgi alanım fotoğrafçılık, fotoğraf arşivciliği. Türkiye’nin görsel belleğine yardımcı olmak için eski fotoğraflar topluyorum. Onları burada satmaya çalışıyorum. Fotoğraflarımla araştırmacılara yardımcı olmak istiyorum. Burada amacım para kazanmak değil sattığım şeylerle geçimimi sağlamıyorum ancak Ayrancı ve Çayyolu Pazarlarına giderek masrafımızı karşılasak yeterli görüyorum. Yani bir anlamda hobi, gençlere bilgimi aktarsam yeterli görüyorum kendimi. Bu antika ürünleri bit pazarlarından, diğer antikacılardan ve tanıdıklarımdan aldığım ürünlerden temin ediyorum. Mesela 1980-1990 yıllarına ait negatif fotoğraf arşivi buldum.