Ayrancı’nın damadı İlhan İrem’e saygı duruşu
“Aynı gemide değiliz, biz ışıl ışıl bir Cumhuriyet gemisindeyiz”
İlhan İrem
Daha önceki yazılarımı okumuş olanlar hatırlayacaktır, Güvenlik Caddesi ile Güven sokağının (şimdiki Kuveyt Caddesi; ama o ismi kullanmayı hiç sevmiyorum) kesiştiği köşe bizim mabedimizdi. Okul sonrası arkadaşlarımızla buluşma yerimiz olan o köşede otururken akşam üstleri beline kadar sapsarı saçları, renkli gözleri, omuzunda her zaman değişik heybeleri, cıvıl cıvıl renklerde şık kıyafetleri ile biraz hippi, biraz bohem bir tarzı olan alımlı bir kız geçerdi. Albay Kayhan amca ile Suzan teyzenin kızı olan Hansu Atbiner, bizden 3-4 yaş büyüktü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Psikoloji Bölümü’nde okuyordu, sohbetlerimize katılmazdı, sokakta rastladığımızda hayran hayran izlerdik.
Hansu Atbiner, 27 Eylül 1964’te dünyaya geldi. İstanbul Heybeliada doğumlu olan Hansu İrem, çocukluk ve gençlik dönemini Ankara’da geçirdi. İlk, orta ve lise öğreniminin ardından ODTÜ Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. Eğitim hayatının ardından psikolog olarak görev yaptı.
Ben seni bulamam, sen beni bul!
Sanırım 1990 yılıydı, o köşedeki duvarın üstünde otururken önümüzde bir araba durdu. Arabadan inen, Güven sokağının güzeller güzeli kızı Hansu’ydu. Yüzünde muzip bir gülümseme ile önümüzden geçip evine doğru ilerledi. Biz Hansu’yu bırakan kimmiş diye merakla arabaya bakınca İlhan İrem ile göz göze geldik. Birbirimize şaşkın şaşkın bakarken araba uzaklaştı. Doğru mu gördük, gerçekten İlhan İrem miydi diye hararetli bir tartışmaya başladığımızı hatırlıyorum. Tüm şarkılarını ezbere bildiğimiz, kasetlerini plaklarını aldığımız, Hey ve Ses mecmuasında verilen posterlerini duvarlarımıza astığımız İlhan İrem öylece önümüzden geçmişti. Daha sonra fısıltı gazetesi çalışmaya başladı, o zamanki konuşmalardan öğrendiğimiz kadarını size aktarayım:
Yıllar önce, henüz küçücük bir kız çocuğuyken İlhan İrem’i rüyasında gören Hansu İrem, yıllarca onun hayranlığını içinde büyütmüş. Çiftin tam manasıyla telepatik olan tanışma hikayelerinden çok önce olan bu rüyasında hayranı olduğu adam ona şöyle sesleniyor: “Ben seni bulamam, sen beni bul!”
Bu rüyanın ilhamı ile İlhan İrem’in Ankara’ya gelmesini fırsat bilerek konserine gitmiş. Konser sonrası İlhan İrem’in eline “Magnafantagna’nın Ölümü” kitabını tutuşturarak kalabalığın arasında kaybolup uzaklaşır. Hansu İrem, kitabın içine de İlhan İrem için isim ve adres olmayan bir not bırakmış. Notta sadece şu cümle yazılıymış; ‘sözcüklerin büyütülmesinin bazen sessizlik olduğunu ve neşenin büyütülmesinin bazen gözyaşları…’
Kaçmak istediğim sessizliğin çağrısı gibiydi…
İlhan İrem’in Ankara konseri uzun bir turnenin ilk durağıydı. 40 gün sonra Anadolu’dan İstanbul’a dönüşte bir magazin gazetesine elinde Hansu İrem’in verdiği Magnafantagna’nın Ölümü kitabı ile turneyi anlatan bir röportaj verdi; ‘Ankara konserinde bu kitabı bana veren kızla evleneceğim’ dedi. Bu duygusunu “kaçmak istediğim sessizliğin çağrısı gibiydi” sözleriyle ifade etmişti.
Daha sonra pop star olmanın yoğunluğu ile bir koşuşturma içine giren İlhan İrem her şeyi unutur. Üç yıl sonra, bir başka Ankara konserinde tekrar karşılaşırlar. Sadece birkaç saniye gördüğü halde Hansu’yu hemen tanır. Konserden sonra asistanını kalabalığın arasına göndererek kulise davet eder. Adının Hansu olduğunu öğrenir ve telefonunu alabilir. Ertesi gün Gölbaşı’nda yürüyüşe giderler.
Hansu aslında kendi verdiği kitap ile yapılan röportajı görmüş ama o zamanlar iletişim olanakları sınırlı olduğu için bir şey de yapamamış. Gölbaşı yürüyüşünde İlhan İrem’e rüyasını anlatmış. Sonra da İlhan İrem röportajda onu çağırdığı halde tanımadığı için ilgilenmemeye karar verdiğini söylemiş.
Soğuk Ankara ve gölün sessizliğinden sonra “zamansız bir masal gibi” olan bu buluşma sona ermiş ve İlhan İrem İstanbul’a yoğun hayatına dönmüş.
Hansu’nun İstanbul’daki cadı kazanına girmesini istemediği için uzun yıllar kimselerin bilmediği telefon görüşmeleri ile süren bir arkadaşlıkları olmuş. Bu arkadaşlık sonra ikisi için de aşka ve hayat arkadaşlığına dönüşmüş. 1 Ekim 1991’de sadece ailelerin bulunduğu bir törenle İda Dağları’nda Chalet Chopin’de evlendiler. Mumların ve fenerlerin aydınlattığı bahçede hazırlanmış uzun masada sadece altı kişi vardı; Hansu İrem, İlhan İrem, Suzan Atbiner, Kayhan Atbiner, Mesude Aldatmaz, Nahit Aldatmaz, Ata Nirun ile eşi Serap Nirun.
Bu metafizik tanışma hikayesi sonucu Hansu İrem’e uzun zaman “Kozmik Yenge” lakabı takıldı.
Söz yazarlığını, sanat yönetmenliği yaptı
Hansu İrem, İlhan İrem’in son dönem eserlerinin pek çoğunun şiirlerini yazmış, aynı zamanda albümlerinin kapak fotoğraflarını çekmiştir. İlhan İrem’in sanat yönetmenliği yapan Hansu İrem, klip yönetmeni olarak da çalıştı. 1988’de çekilen “Anlasana”, “İşte Hayat” ve “Konuşamıyorum” gibi şarkıların klip yönetmeni Hansu İrem’di.
Usta sanatçı İlhan İrem’in cenazesi 30 Temmuz Cumartesi günü 12.00’de Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan anma töreni ardından vasiyeti üzerine Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.
İlhan İrem sanat yaşamı boyunca 6 kez Altın Plak olmak üzere pek çok ödül aldı. Aralarında Hey ve Ses de olmak üzere çeşitli dergi, gazete ve kurumlar tarafından pek çok kez “Yılın Erkek Sanatçısı” ve “Yılın Sanatçısı” ödüllerine layık görüldü. Birçok şarkısı ve albümü çeşitli dergi, gazete ve kurumlar tarafından “Yılın Şarkısı/Yılın Albümü” seçildi.
1988 yılında Yeşiller Partisi kurucularından olan İlhan İrem, şimdilerde asbestli gemi ile tekrar gündeme gelen Aliağa’ya termik santral yapılmasını durduran çevre direnişinin sembol isimlerindendi. “Aynı gemide değiliz biz ışıl ışıl bir Cumhuriyet gemisindeyiz” diyen usta sanatçıya saygıyla…