Ulaş Bayraktar: Harita, yönümüzü bulmak ve geldiğimiz yeri hatırlamak için çok elzem

Haritaları konu aldığımız bu sayımızda YouTube programınız “Kent Rasathanesi”ni konuşmak istiyoruz sizinle. Çünkü bizim için bir anlamda harita işlevi görüyor. Nedir Kent rasathanesi?

Harita konuşacaksak, Ayrancım Gazetesi’nden iyi bir harita yoktur herhalde. Harita dediğimiz şey aslında bir bellek ve yön belirten, yolumuzu bulmamız sağlayan bir işlevi var. Murat Karayalçın dönemi harita da öyle birtakım yürüyüş haritaları da. Çok iyi bildiğimiz gibi harita sadece ileriye götüren değil, geriyi de tutan bir şey. Bu anlamda hem ileriye bakmaya hem geriye bakmaya, yaşanan yerin bir gözlemine yarıyor. 

O noktada rasathane deyince hep deprem ve uzaybilim akla geliyor ama kelime kökeni itibariyle “gözlemevi” demek. Kent Rasathanesi’nin mantığı da kente dair politikaları, kente dair gelişmeleri gözlemleme için bir vesile. İki işlevi var; birincisi yereli takip etmek, en yakında olanı görmek. İkincisi de en uzaktakini görmek, dünyayı takip etmek.

Biz bazen şizofrenik bir şekilde yaklaşıyoruz kentimize, ülkemize. Ya abartılı bir şekilde seviyoruz, dünyada böyle bir güzellik yok diye gerçek üstü bir aşkla bağlanıyoruz. Ya da onu hiç hak etmediği kadar yerin dibine batırıyoruz. Oysa dünyanın birçok yerinde olduğu gibi benzer sorunlarla mücadele ediyoruz. Ve iyi fikirler de çıkıyor ama ne onların hakkını verebiliyoruz, ne de başkasının hakkını verebiliyoruz. Rasathane fikri de, aslında kente dair Türkiye’de ve Dünya’da ne olup bittiğini takip etmenin benim için bir paylaşım vesilesiydi. Kendi kendime bir ders gibi; okulda olsam bu dersi verirdim, okul yoksa yine de veririm. Kendimi disipline etmek için bir kurduğum bir alan oldu.

Ulaş Bayraktar’ın hazırlayıp sunduğu Kent Rasathanesi

Fikir nasıl çıktı, çerçeveyi nasıl oluşturdunuz, her hafta içerik nasıl hazırlanıyor biraz mutfaktan bahseder misiniz?

Biz üniversitedeyken DPT’nin bir laboratuvar çağrısı vardı. Biz bu çağrı için önermiştik. O zaman yurttaş karneleri yapan bir dernek, bir proje vardı. Biz onlara demiştik ki, bunları iki yılda bir yapmak yerine bunu hep izleyecek bir mekanizma olsun. Kalkınma ajanslarının yaptığını daha mikro çerçevede yapalım, verileri toplayan, derleyen, yeni veri üreten bir yapı gibi kuralım. Ona kent gözlemevi denmişti ama o hiç işlemedi. Sonrasında Helsinki Yurttaşlar Derneği için dünyada iyi belediyecilik örnekleri raporu istediler, onu yaptım ve niye bunu devamlı yapmayalım ki dedim? Onlara da önermiştim, dijital ve aktif bir şey olsun bu, gelişmeleri takip etmek lazım diye. 

Çünkü aslında bizim ilham alacağımız çok şey var. Hem Türkiye’nin geçmişinden ilham alacağımız şeyler var, hem Türkiye’nin farklı yörelerinden alacağımız çok ilham var, hem de dünyadan alacağımız çok ilham var. O zaman bunun projesini geliştiremedik. Sonra ben bunu yapmak için çok şeye ihtiyaç yok ki dedim ve koyduk ipad’i başladık. İlk programları görmüşsünüzdür 40-45 dakikalık programlar yaptık. Sadece haberleri sunmuyoruz, üzerine yorum, espri falan da yapıyoruz. Öyle çıktı.

Zaten gazeteleri falan takip ediyordum. Twitter’ın liste özelliği çok işime yaradı. Kentlere, yerel yönetimlere dair belli kullanıcıları, gazetecileri, araştırmacıları, platformları grupladım. Çok kolay bir şekilde dünya gündemini izlemeyi mümkün kıldı bu.

Aslında benim hayalim, Kent Rasathanesi belli bir bölüme geldikten sonra kendi haritasını yapmaktı. Bir tematik harita; bisiklet politikaları mesela, ona tıklayınca rasathanede çıkmış haberleri birarada görmek. İkincisi de coğrafi olarak görmek, Viyana’yı tıklıyorsunuz orada ne oluyor onları birarada görüyorsunuz. Endesklemeyi istiyordum, onu yapamadık henüz. 

İçeriği ben hazırlıyorum. Çekimleri ve kurgusunu sağolsun yapıyorlar.

Programın geleceği için neler öngörüyorsunuz?

Adana, Viyana, Paris gibi tek kentin farklı politikalarını, özelliklerini konuştuğumuz bölümler yaptık. Onu geliştirmeyi çok istiyorum. Hem Türkiye’den hem de dünyadan iyi belediyecilik örneklerini paylaşmak istiyorum. Bu hem zaman hem de kaynak demek.

Harita gereksinimi ve harita sunumu konusu gelecekte ne olacak?

Enformasyon çağı dediğimiz şey her türlü bilgiye çok kolay ulaşmamızı sağladığı için aslında hiçbir şeye ulaşamaz hale geldik. Gerçekten de veri, bilgi büyük bir samanlık. Onun içinde aradığımız her şey var. Fakat onu bulmamız zorlaştığı için haritaya çok ihtiyacımız var şimdi. Şu andaki derdimiz zengin coğrafya içinde yolumuzu bulabilmek. Yemek yiyecek yerlerin haritasına da ihtiyacımız var, gölge haritasına da, bellek haritalarına da. Her anlamda harita, yönümüzü bulmak ve geldiğimiz yeri hatırlamak için çok elzem, gitgide de artan bir önem arzediyor bence.

Bu harita ihtiyacımızı karşılamak için gene yerel yönetimlere mi bakacağız?

Ben üniversiteye başladığımdan beri yerel yönetimlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Siyasi, toplumsal çok önemli bir alan olduğunu düşünüyorum. Barselona’nın dönüşümü orada bir hareketle oldu. Biz bu işi biraz tepeden çözmeye çalışıyoruz. Dünyanın en tatlı insanını, en iyi kampanyasını, en güzel sloganını da bulsanız ne yazık ki, şu anda yaşadığımız gibi bu kadar oluyor. Anında da dönebiliyor. Oysa onu yerel yönetimler üzerinden yavaş yavaş, toplumla temas ede ede, ilmek ilmek örerek yaşanılan dönüşümün oradan geçtiğini düşünüyorum. Işık yerelden yükselir diyordum ben, oradaki doğru belediyecilik deneyimlerinin birikerek makro demokratik geçişi ancak bu sağlayabilecektir. 

Haritalar bana hiç yalan söylemedi, beni hiç yanıltmadı

Benim hayatıma haritalar dünya atlaslarında ülkelerin yerleri, başkent ve diğer kentleri bulma oyunları ile girdi. Sonra tarih atlasları geldi, dünyanın ezelden beri hep böyle olmadığını farkedince. Jansen’den Karayalçın’a, Kültür-Sanat’tan kent muhalefetine benim için kenti ve çevreyi algılama ve kente dair söz söylemede hep köşe taşlarını tuttu Ankara’nın haritaları.

Devamını oku

Harita nasıl konuşur?

Haritası olan, önünü görme, geleceği planlama iktidarına da sahiptir. Çünkü bu iktidar, harita üzerinden üretilen bilgiye dayanır ve onunla varolur. Haritayı ne denli ayrıntılı, özelleşmiş bakışlı, tikel konulu, zaman içinde değişimlere açık ve nesnel kabul ve ölçümlere dayalı biçimde dürüst yaparsanız, iktidarınız da o denli sarsılmaz olur.

Devamını oku

Ankara’nın ilk karikatür haritası

Murat Karayalçın’ın altyapı yatırımlarını Ankaralılara anlatmak için İbrahim Keleş ve Cemil Cahit Yavuz’un 1991 yılında hazırladığı Ankara’nın ilk karikatür haritası çok sevildi ve şehirle özdeşleşen bir sanat eserine dönüştü. İllüstrasyon, Karayalçın’ın projelerinin Ankaralılar tarafından sahiplenilmesini ve çok yoğun inşaat faaliyetlerinden dolayı ortaya çıkan olumsuzlukları hoşgörü ile karşılamalarını da sağladı.

Devamını oku

Bir Ankara efsanesi: Süleyman Bağcıoğlu

Sahne ışıkları açılır. Gözlerini kapar, müzik başlar, solo kısmında sahnede ufak adımlar atar ardından kot pantolonun arkasında yakılmak üzere hazır bulunan sigarasını yakar, onu da gitarının tellerine sıkıştırdığı an başka bir dünyanın kapıları ardına kadar aralanır. Bu sahne Ankara’da uzun yıllardır değişmedi. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en yetenekli gitaristlerinden Süleyman Bağcıoğlu’ndan bahsediyorum.

Devamını oku

Hollanda’dan misafir bir “Ankara Manzarası”

1970’li yıllara kadar Halep şehrini tasvir ettiği düşünüldüğünden “Halep Manzarası” olarak anılan ve Hollanda’da bulunan tablonun rutini, Prof.Dr. Semavi Eyice’nin bir katalogda tablonun resmini görmesi ile değişiyor: Burası Halep değil, bizim eski Ankara!
İlk Ankara atlası diyebileceğimiz bu tablo Rahmi Koç Müzesinde ziyaretlerimizi bekliyor.

Devamını oku

Van Gogh’un suçu ne?

Son zamanlarda Just Stop Oil grubu başta olmak üzere çeşitli iklim aktivistlerinin dünyaca ünlü sanat eserlerine saldırması herkesin dikkatini çekiyor. Amaçları iklim değişikliklerine, açlığa, doğaya verilen zararlara dikkat çekmek. Aktivistler haklı ise bile, yüzyıllar önce büyük emeklerle yapılmış bu eserler gerçekten satılsa, dünyadaki aç insanlar kurtulur mu, doğaya verilen zararlar yok olur mu?

Devamını oku

Şehrin kütüphaneleri: Adnan Ötüken

Herkesin yolunu düşürdüğü Kızılay Meydanı’nın omuz başına yerleşmiş olan ve genç Cumhuriyet’in önemli yapılarına imza atmış Alman mimar Paul Bonatz’ın tasarımı Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi; göz önünde, yol üstünde, ayak altında olup da, şehir sakinlerinin çoğu için göze görünmeyen mekanlar listesinin başlarında yer alıyor.

Devamını oku