Mustafa Coşar: Afete hazırlıklı olmak, kendi hayatından önce başkasını düşünerek başlar
Sayın başkan ülkemiz önce 6 Şubat depremleriyle ardından 3 Mart siyasi depremiyle sarsıldı. Ülke gündeminde bir seçim tartışması var. Bu kadar yoğun bir gündemde bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz.
Önce 6 Şubat depremleriyle başlayalım istiyorum, deprem sonrasında Çankaya Kent Konseyimiz de yoğun bir çalışmanın içindeydi, neler yaptınız?
Gerçekten tahmin edilemeyecek büyüklükte bir deprem süreci yaşadık. Depremin gerçekleştiği alan çok genişti. İkincisi birden fazla yerde yıkıcı büyüklükte depremler gerçekleşti. Ve son olarak depremler birbirini tetikleyerek başka depremlerin oluşmasına neden oldu. Şimdi de Elazığ ve Bingöl çevresindeki oluşacak depremlerden korkuluyor.
Bu nedenle buna deprem değil “deprem süreci” demek gerekebilir. Buradan bir kez daha depremlerde kaybettiğimiz canları anarak, yaralılara da acil şifalar dileyerek üzüntümüzü belirtmek isterim.
Deprem sabahı konsey yürütmesi ve çalışma arkadaşlarımızla hızla bir araya gelerek durumumuzu ve kapasitemizi değerlendirdik. Ben Çankaya Belediye Başkanımız ve Ankara Kent Konseyi başkanımızla hızla iletişime geçip planlama sürecimizi ve birlikte yapabileceklerimiz konusunda görüştüm. Ankara Kent Konseyi’nde yapılan afet koordinasyon toplantısına yürütme kurulundan arkadaşlarımızı gönderdik. Aslında ilk 6 saat içinde yapabileceklerimizi yaptığımızı düşünüyorum.
Bundan sonrası için Çankaya Kent Konseyi olarak semt meclislerimiz ve mahalle muhtarlarımız üzerinden bir iletişim ve koordinasyon noktası olarak konumlandırdık kendimizi. Bu arada zaten hem Ankara Büyükşehir Belediyemiz hem de Çankaya Belediyemiz yardım toplama merkezlerini koordine etmişlerdi.
Biz yoğun olarak bu toplama merkezlerine yardım aktarılmasını ve gönüllülerin desteğini koordine etmeye çalıştık. Bu genişlikte bir afet doğal olarak sadece afet bölgesini etkilemiyor. Hepimizin ailesi, akrabaları, eşi dostu, tanıdığı bu bölgelerde yaşıyorlar. Herkes endişeli ve telaşla, korkuyla, heyecanla devletin orada olmasını bekliyor. Herkesin iyilik haberlerini duymak istiyor. Halkın bu kadar içinde olduğu, devletin ise deyim yerindeyse bu kadar umursamaz olduğu süreç herkesi bir kızgınlığa itti. Bunun olmaması beklenilemez zaten. Herkesin kendini yalnız ve çaresiz hissettiği ortamda büyük bir dayanışma ile afetin yaraları sarılmaya çalışıldı. Teşbihte hata olmaz ama bana Gezi olayları sırasında gösterilen toplumsal dayanışmayı anımsattı dersem yanlış söylemiş olmam.
Afet bir süredir sizin de gündeminizdeydi. Neden böyle bir pozisyon aldınız Çankaya Kent Konseyi olarak?
Afetin ne zaman, nerede, ne şiddette sizi yakalayacağı belli değil. Sadece yaşadığınız yer değil, tesadüfen bulunduğunuz yer de bile afetle burun buruna gelebilirsiniz.
Herkes büyük İstanbul depremini konuşuyordu, herkes bunun için hazırlıksız olduğumuzun farkındaydı ama gördüğüm kadarıyla bir toplumsal hareketsizlik içindeydik. Büyük bir afet beklentiniz varsa bunun halkın katılımı olmadan, dayanışma olmadan ve en önemlisi hazırlığınız olmadan yaşamanız kadar kötü bir durum olamaz. Çankaya Kent Konseyi olarak afet konusunu gündemimize almamızın böyle bir altlığı var.
Bunu semt meclislerimiz aracılığıyla bütün Çankaya’ya yaymak ve hiç olmazsa fikirsel bir hazırlık içinde olmak için zaman kaybetmek istemedik. Geçen yıl, 2022 Şubat ve Nisan ayları içerisinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi Daire Başkanlığı ile bir ortak programı semt meclislerimizin ve gönüllülerimizin katılımı ile gerçekleştirdik. Bizim yedi bölgede semt meclisimiz var. Buralarda yedi ayrı eğitim programı gerçekleştirdik. Toplamda 320 başvurunu 240 gönüllü eğitimi tamamlayarak sertifikalarını aldılar.
Bu gönüllülerin talebiyle bir afet müdahale timi oluşturmak üzere de Ankara Büyükşehir İtfaiyesi ile daha kapsamlı bir eğitim çalışması için ön görüşmelerimizi yapmıştık. Bu çalışma sonlanmadan 6 Şubat depremleri ile sarsıldık.
Bu bile bize şunu gösteriyor; afeti beklemenin bir anlamı yok çünkü afet sizi beklemiyor. Afete hazırlık konusunda alınacak ilk karar şu olmalı “hemen!”. Eğer hemen başlamazsanız siz başlamadan afet başlıyor zaten. Afete hazırlığı fikirsel olarak, duygusal olarak gündeminize aldığınızda artık o noktadan sonra kendi hayatınızı düşünmez bir noktada oluyorsunuz. Çünkü hiç kimse ben afetten nasıl kurtulurum, kendime nasıl ilkyardım yaparım demiyor. Ben afet anında nasıl hareket etmeliyim, başkalarına nasıl faydam olur, bir başkasının hayatını nasıl kurtarabilirim diye düşünüyor.
İşte bunu kendi içinizde hissettiğiniz an, afete hazırlığınız da başlıyor. Bu kırılmayı herkesin gündemine sokabilmeyi biz kendi gündemimize aldık. Bundan sonra ama, fakat diyecek noktada değiliz. Hepimiz afet hazır olmalıyız, hazırlıklı olmalıyız.