Haritalar bana hiç yalan söylemedi, beni hiç yanıltmadı
Biraz paftaya ozalite aşina bir geçmişi olanların “Ankara’nın haritaları” deyince eminim akıllara ilk Jansen’in o ihtişamlı planı gelir. Tabii bir akşam sofrasında Paşa, Atatürk Bulvarı’nın daha geniş olmasını isteyince kendisine dönen şaşkın bakışları da burada not edelim.
Aslında harita ve plan “mevcut durum” ve “olması istenen” arasındaki gerilimin dayanılmaz hafifliğini hissettirir hep bana.
Benim hayatıma haritalar dünya atlaslarında ülkelerin yerleri, başkent ve diğer kentleri bulma oyunları ile girdi. Sonra tarih atlasları geldi dünyanın ezelden beri hep böyle olmadığını farkedince.
18 yaşında başladığım planlama eğitiminde temel tasarım denen zorlayıcı süreçte ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nin şimdi büyük oranda otoparka dönüşmüş arka bahçesindeki “münhani eğrileri”yle de tanışmıştık bu harita kavramının önemli değişkenlerinden biri ile. Harita oluşturmak için bir yaz stajında elimizde ölçüm aletleri ile bir ay boyunca aynı arka bahçeyi arşınlamıştık. Bu sürecin mihmandarı, bir Ayrancı sakini hocamız Argun Evyapan’ın kulaklarını çınlatmadan geçemem, sağolsun emeği çoktur üstümüzde.

Karayalçın dönemi haritası
Üniversitenin son yılı ülke tarihini inceleyenlerin anlatırken özel atıf yaptığı 1994 seçimlerine denk gelmişti. Yerel politikadaki hareketlenme bizleri de etkilemiş, hatta Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin seçime yetiştiremediği Kızılay’ın ortasında devam eden Metro ve Ankaray inşaatlarında rehber ekipler oluşturup halkımıza yakında devreye girecek olan raylı sistemleri hayal ettirip haftaya teslim alabileceği baretli bir şantiye hatıra fotoğrafı çektirmek görevi de bize düşmüştü.
O dönemde Reşat Nuri’deki belediyenin halkla ilişkiler müdürlüğüne gidip gelirken İbrahim Keleş ve Cemil Cahit Yavuz’un yaptığı yıllarca duvarlarımızı süsleyen karikatür-grafik karması Ankara haritasını edinmiş hatta fazla fazla alıp sınıfa dağıtmıştım.

Mamaktan yola çıkan bir zihinsel harita!
Serde “şehircilik” vardı ya, bu Ankara’nın haritaları mevzusu hep kafamda dönüp duruyordu. O sırada Mamak’ta çıkardığımız yerel gazetenin sayfasına da bu meseleyi taşıyalım diye konuşmuştuk, gazeteden arkadaşım Dilek’le… Araştırırken çok uzağa gitmemiz gerekmedi işin açıkçası. Bizim Odanın yayın organı Planlama Dergisi’nin 86 yılında çıkmış ilk sayısında böyle bir yazıyı bulduk hemen. “Çevresel Psikoloji, Planlama ve Kentsel Bütünleşme” başlıklı yazısında Ömür Kızılgün; 1983 yılında yüksek lisans tezi için yaptığı bir araştırmaya(1) dayanarak Ankara kentine ilişkin zihinsel haritalardan örnekler sunarak bu tür çalışmaların “kentsel bütünleşme” gibi sosyal bir olgunun irdelemesindeki kullanımını tartışıyordu. Araştırmada çarpıcı olan Mamak ve Tevfik Fikret Liselerinin öğrencilerinin zihinsel Ankara haritalarını ortaya çıkararak tartışması idi. O Ankara zihin haritalarında gecekondu mahallelerini temsil eden Mamak Lisesi öğrencilerinin çeperde yaşamanında etkisiyle kenti bütünsel olarak algılayabilmiş olmasına rağmen görece daha iyi bir eğitim gören Tevfik Fikret Lisesi öğrencilerinin kenti merkezinden ibaret görmesi bana çok çarpıcı gelmişti. Ankara Atatürk Mezunu bir gecekondu sakini olarak kendimi nereye koyacağımı şaşırmıştım doğrusu…
Ankara Kültür-Sanat Haritası
1996’da Arkadaş Yayınevinde grafik grubu yöneticisi olarak çalışırken -aynı zamanda akrabam da olan- Ankara Sanat Bülteni’nin yönetmeni Timur Zeren benden sanat galerilerinin adreslerin gösteren ve içinde müzeler ve tarihi yerlerin de olduğu haritalar hazırlamamı talep etmişti. O günün teknik koşullarında bilgisayarda hazırladığım haritalar, navigasyon uygulamalarını yaygınlaştığı son yıllara kadar bültenin sayfalarında yer almıştı. Sanırım 20 yılı aşkın sürede bülten sayfalarında yer alan bu haritaların yılda 11 kere çıkan ve her yıl 190 bin ortalama ile basılan bir yayın olduğu düşünüldüğünde Rekorlar Kitabı’na girecek kadar çok basıldığını söyleyebilirim. Tabii artık telefonlara emanet ettiğimiz adres bulma halimiz düşünüldüğünde ne kadar da uzak geliyor o yeni bir şehre gittiğimizde hemen kırtasiyeden şehrin haritalarını aldığımız günler.

Kent muhalefetinin haritası
Sonrasında TMMOB Şehir Plancıları Odası’nın Ankara Şubesi’nde yönetim kurulu başkan ve II. başkanı olarak geçen 2002-2008 yıllarında, Gökçek’e karşı kent muhalefetini örgütlediğimiz dönemde de Ankara’nın kentsel dönüşümünden raylı sistemlerine, katlı kavşaklarından barınma haklarının ihlallerine, ulaşım zamlarına kadar onlarca Ankara haritası yapmıştık. Yani Ankaram Platformu üstünden yürüttüğümüz muhalefetin de dili olmuştu bu haritalar. O dönem eşim ve meslektaşım Gökçen sayesinde tanıştığım Coğrafi Bilgi Sistemlerini kullanarak daha önceleri kuru boya-tinerlerle geceler boyu hazırladığımız haritalara dijital olarak ulaşabilmek ve bunları plotterlardan çıkış olarak alabilmek de çok heyecan verici idi.
Birde 1990’lı yılların ikinci yarısında Ankara Demokrasi Platformu önderliğinde başlayan ve 2000’li yılların ortalarına kadar Emek Platformu üzerinden devam eden büyük mitinglerin organizasyonu için hem mitinge katılanlarla hem emniyet yetkilileri ile yürütülen ve içinde bulunduğum yıpratıcı görüşmelerle komitelerinde yaptığımız “Ankara Miting güzergah haritaları”nı da anmadan geçmeyeyim. Bu mitinglerin doruk noktası benim için 1 Mart Tezkeresine karşı yapılan miting idi. Eylül 2008’de dört yüz bin kişinin katılım ile gerçekleşen “Eşit Yurttaşlık Mitingi” de benim için organizasyonun da yer aldığım son büyük mitingdi.
Çankaya’dan çıkarak bir harita denemesi
Çankaya Belediyesinde görev yaptığım ve sahibi-sorumlu yazı işleri müdürlüğünü üstlendiğim halen yayını devam eden “Gazete Çankaya” bizim o dönemki deyimimizle “Gazete Ç”, döneminde de gazetenin yayın amaçlarına ulaşmak üzere İbrahim Keleş ve Cemil Cahit Yavuz’un yaptığı Ankara haritası gibi bir harita yapma fikri hep gündemimdeydi. O günlerde İbrahim Keleş’e ulaşmanın bir yolunu bulamayınca geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz gazetenin karikatüristi sevgili Derya Sayın’a da çıtlatmıştım. Ama Derya Ankara’da yaşamadığını belirterek ne yazık ki talip olmadı. Eminim bu işe soyunsa güzel kalemi ile bize çok güzel bir harita çıkarırdı. O dönemde tesadüfen bana ulaşan ve Ankara haritası yapabileceğini söyleyen karikatüristi de çalıştığı yayın grubundan ötürü ben reddettim.
Bu arayış benim için bitmedi nedense. Bunun üzerine 2013 yılında amatör bir karikatüriste haber salarak ondan talep etmiştim Ankara haritası yapmayı… Tabii günü koşullarında Ankara çok büyümüştü. Bir grafik haritanın kurgusunu bir türlü yakalayamamıştı bu son çalışma belki de İbrahim Keleş ve Cemil Cahit Yavuz’un yaptığı işin yüksek kalitesinden ve ilk gençliğimiz ve Ankara değerleri ile kafamızda özdeşleştiğinden. Kafamda o barajı hiç aşamadı bu çalışma. Biz de gazetenin tanıtımında kullandığımız bir görsel olarak sınırlı bir şekilde kullanmıştık yeni nesil haritayı.
Ankara’nın haritaları ile yaşadığım kişisel deneyimi sizlerle de paylaşmak istedim. Benim kenti ve fiziksel-sosyal varlığını algılama ve kente dair söz söylememde işte böyle köşe taşlarını oluşturdu Ankara’nın haritaları. Bana hiç yalan söylemediler, beni hiç yanlış yönlendirmediler.
1 https://www.spo.org.tr/resimler/ekler/6138bc5af602364_ek.pdf