Rengarenk giriş seçenekleri ile Ayrancı-III

Kapı kavramının farklı kültür ve farklı disiplinlerde değişik anlam ve tanımları vardır. Bu yönüyle eski dönemlerde kale kapıları kentlerin girişleri olarak işlev üstlenmişler ve modern zamanlarda işlevlerini yitirerek terk edilmişlerdir. Eski dönemlerden bu yana kapılara siyasi iktidar, egemenlik ve hâkimiyet anlamlarının yanısıra dini ve kozmolojik anlamlarda yüklenmiştir. Mekânlara giriş ve çıkış işlevlerini üstlenen kapı kavramı zamanla simgesel bir gücü ifade etmeye başlamıştır. Kentlerin girişleri de bu simgesel güç ve egemenlik ifadesinden nasibini almıştır. Ayrancı semti çeşitli köşelerden farklı girişlere sahiptir. Atakule, TBMM, Cemal Süreya Parkı, Çetin Emeç Göbeği gibi farklı noktalardan semte giriş ve çıkış yapılmaktadır. Bu girişler her birimizde farklı anlamlar taşıdığı gibi bizde farklı duyguları da çağrıştırmaktadır. 

Ülkenin kaderini etkileyen sevinçli haberler, darbeler, olaylar hep bu Ayrancı girişinden duyuruldu. Türkçeyi en güzel konuşan spikerler hep buradan konuştular.

Eski TRT binasından Zeytin Dalı Caddesi girişi

Atatürk Bulvarı üzerinde, Ankara’nın ilk yüksek yapılarından eski İş Bankası hizmet binası ile Ankara Sanayi Odası’nın haşmetli yeni binası ve onun hemen yanında Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi bulunmaktadır. Karşılarında ise TRT ile bahçesi bol ağaçlı ABD Büyükelçiliği göze batmaktadır. İşte eski TRT ile ABD büyükelçilik arası Aşağı Ayrancı’nın bir diğer giriş kapısıdır.

Atatürk Bulvarı üzerinden girişi olan Zeytin Dalı Caddesi’nin önceki adı Nevzat Tandoğan idi. 2018 yılında adı değiştirilerek Zeytin Dalı oldu. Tandoğan Meydanı’nı adı da  2015 yılında Anadolu Meydanı olarak değiştirilmişti. Nevzat Tandoğan özkıyımla yaşama veda eden eski Ankara Valilerindendi. 

Ülkenin kaderini etkileyen sevinçli haberler, darbeler, olaylar hep bu Ayrancı girişinden duyuruldu. Türkçeyi en güzel konuşan spikerler hep Ayrancı girişinde konuştular. 

Çetin Emeç ve Dikmen Yolu kavşağından Dikmen Vadisi 1. Etap önünden geçen Aşağı ve Yukarı Ayrancı giriş kapısı.
Eski TRT binası ülkemizin kaderini yönlendiren çok önemli olayların iletişiminin yapıldığı merkezdi.

Çetin Emeç Caddesi’nden Dikmen Caddesi girişi

TBMM Dikmen kapısından Yukarı Ayrancı’ya seyrederken ilk Ayrancı girişi Cemal Süreya Parkı ve hemen önündeki Ömür Sokak olarak karşımıza çıkmaktaydı. Çetin Emeç Bulvarı ile Dikmen yolu kavuşması, Polis Evi yanından Dikmen Vadisi’ne dönen yol Ayrancı’nın Mesnevi Sokağıdır. Burası hem Aşağı Ayrancı’nın hem Yukarı Ayrancı’nın Dikmen yolu üzerindeki giriş meydanıdır. 

Çetin Emeç Bulvarı üzerinden Ayrancı’ya ilk giriş noktası.

Dikmen Yolu Polis Evi kavşağından, Ayrancı’ya doğru dönünce sağ tarafınızda bütün Dikmen Vadisi 1. Etap’ın doğal güzelliği başlar. Aracınızla oradan geçiyorsanız park edip fıskiyeli havuzları, yemyeşil korulukları izleyip yaşama sevincinizi artırabilirsiniz. Bu caddeden şehrin kuzeyini kuşbakışı seyredebilirsiniz. 

Çetin Emeç, Dikmen Yolu kavşağından taş döşeli bu kaldırımda Aşağı ve Yukarı Ayranrı’ya doğru yürümek doğaya karşı olan özlemi gidermektedir. Bu yaya yolu mahalleler arası bir köprüyol gibidir.

Hoşdere Caddesi, Mesnevi köprüsü. Soldan Cinnah Caddesi’ne, sağdan Hoşdere’ye çıkar

Eski devirlerde şehirlerin girişleri savunma amacıyla surlarla kalelerle örülüyordu. Dokuz bin kilometreye yakın Çin Seddi bile saldırılara karşı yapılmış en uzun savunma duvarıydı. Yine eski ve yeni zamanlarda şehirlerin girişinde heybetli giriş kapıları yaptılar. 

Ankara’nın ve Ayrancı’nın bütün giriş kapıları, Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş Cumhuriyet kapılarıdır.  Çankaya’nın ve Ayrancı’nın  bütün kapılarının doruklarından bakınca Anıtkabir görünür. Atatürk’ün yaşadığı Çankaya, her iki Ayrancı’nın merkez kapısıdır.

Rengarenk giriş seçenekleri ile Ayrancı-II

Ayrancı semtinin araç ve yaya girişlerine göre farklı yerlerden birer nizamiye kapısı gibi karşılayan kapılarından bahsediyorduk. Bunlar kimi yerde parklardan, kimi yerde caddelerden ve göbeklerden, kimi yerde simgesel yapılardan adını alan romansı girişlerdir.

Başkentin simgelerinden Atakule kavşağından Hoşdere Caddesi’ne, Çetin Emeç Bulvarı sonundaki Polis Evi’nin yanından Mesnevi Caddesine, Atatürk Bulvarından ABD Büyükelçiliği’nin bulunduğu Zeytin Dalı Caddesi üzerinden Güvenlik Caddesine her biri Ayrancı’ya gelen ve gidenler için “Hoş geldiniz” ve “Güle güle” diyerek gönülleri sıvazlayan kapılardır. 

Atakule’den Hoşdere Caddesi’ne giriş. Trafik Hoşdere’de çift yönlü işler.

Atakule girişi 

Kuğulu Park kavşağından itibaren Çankaya’ya doğru başlayan Cinnah Caddesi, tepedeki Atakule’ye zorlu bir tırmanış ile kavuşur. Buradaki dörtlü kavşağın bir tarafında, trafiğin hala çift yönlü işlediği ender yollardan biri olan Hoşdere Caddesi başlamaktadır. 

Cinnah yokuşunun başından itibaren Gelibolu, Yeşilyurt, Farabi, Alaçam, Mesnevi, Enis Behiç Koryürek. Kuloğlu, Ahenk, Kırkpınar, Will Brant, Pilot, Vali Dr. Reşit, Hava ve Muzaffer Sarısözen sokak ve caddeleri Aşağı Ayrancı’ya açılan şirin, sakin ve mütevazi kapılar olarak sıralanmaktadırlar. 

Ayrancı’da bazı sokaklar Hoşdere Caddesi üzerinde birleşip yollarına devam ederek her iki Ayrancı’da yer alırlar. “Aşağısı da, yukarısı da gücenmesin” dercesine her iki semtte kardeşlik bağı oluşturur bu sokaklar… 

Atakule Kavşağı’ndan Hoşdere’ye yönelince, dikkat çekmeyen ve az bilinen Portakal Çiçeği Vadisi girişi.

Aşağı Ayrancı’dan uzanıp Hoşdere’nin üstünden zıplayarak karşıya geçen bu sokaklar, meclis duvarlarıyla koşut uzanan Ömür, Tomurcuk, Şair Baki, Şehit Mahir Turan, Güzelyalı, Şair Nefi adlarını taşırlar. 

Ömür Sokak Meclis duvarlarının bitiminde, her iki Ayrancı’nın baş yastığı gibidir. Ömrün başlangıcı gibi görünen bu sokak Güvenlik’ten ve Dikmen girişinden Hoşdere’ye kadar trafiğe açıktır. Her iki yönden birbirine ters istikamette gelerek Hoşdere’nin başında adeta öpüşerek buluşurlar.

Yaylagül, Ali Dede, Tomurcuk, merdivenlerden çıkan Yeşilyurt, Reşat Nuri, Cinnah ile Hoşdere arasında kalın bir çizgi atan Mesnevi,  Şair Baki, Örgü, Güzelkent, Halit Ziya, Halide Nusret Zorlutuna, Süleyman Nazif, Yunus Nadi… Hoşdere yokuşuna çıkışta sağ kanatta bulunan Yukarı Ayrancı ailesinin kolları olarak giriş yaparlar.  

Hoşdere çıkışının sol kanadında, yukarıda söz ettiğimiz iki yanlı sokaklar dışında, Selimiye, Çalgı, Fuar, Hava, Piyade sokakları gelip geçenlere buyur etmektedir. Selimiye Dikmen Yolu’ndan Hoşdere’ye çift yönlü işlemektedir. Aynı güzergahta Jose Marti Parkı, Çankaya Lisesi ve Portakal Çiçeği Vadisi girişi bulunmaktadır.

Şili Meydanı tarihi Çınar Ağacı’nın gölgesinden Kuveyt Caddesi girişine bakış.

Şili Meydanı girişi

Adile Naşit Parkı’ndan başlayarak Kuğulu parka kavuşan eski Güven Caddesi’nin adı sonraki yıllarda Kuveyt olarak değiştirildi. Bu güzergah Aşağı Ayrancı’nın araç çıkış, yaya giriş kapısıdır. Ünlü Şili Meydanı bu caddede yer almaktadır. Atatürk’ün manevi kızlarından Afet İnan Parkı bu cadde üzerinde bulunmaktadır. Ayrıca eski Başbakanlardan Adnan Menderes’in beyaz köşkü de bu meydandan başlayan Paris Caddesi’nin hemen yanıbaşındadır. Menderes’in bu köşkü yetmişli yılların sonuna doğru bir holding tarafından satın alınmış, müzeye dönüştürülme çabalarından sonuç alınamamış. 

Bir akşam vakti Şili Meydanı’ndan Sheraton dev bir gece lambası olarak poz verir.

Ahmet Vefik Paşa okulunun arka bahçesi Kuveyt Caddesine bakmaktadır. Kafe ve barlarıyla olaysız, sevimli ve cıvıltılı ortamından karşıya bakılınca akşamları Sheraton dev bir gece lambası olarak poz verir buradan. Şili Meydanı’nda bulunuyorsanız, istemeseniz de sizi Kuğulu Park ile Tunalı Hilmi Caddesi’ne uğramaya mecbur bırakır. Aşağı Ayrancı’nın gerilimleri söküp atan büyülü giriş kapısı burasıdır. 

Gözler Şili Meydanı’na çevrilince bol ağaçlı bir giriş ve Yunanistan Büyükelçiliğine ait boş arsa dikkati çeker.

Akşamları yapılan mahalle gezintilerinde gönül gözüne takılan esenlik veren görünümler, yaşanılan o yerlerin ayrıcalıklı zenginliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Şili Meydanı ve Kuğulu Park, Aşağı Ayrancı halkına çok yakın, Yukarı Ayrancı için de uzak değildir.

Rengarenk giriş seçenekleri ile Ayrancı

Kapı kavramının farklı kültür ve farklı disiplinlerde değişik anlam ve tanımları vardır. Bu yönüyle eski dönemlerde kale kapıları kentlerin girişleri olarak işlev üstlenmişler ve modern zamanlarda işlevlerini yitirerek terk edilmişlerdir. Eski dönemlerden bu yana kapılara siyasi iktidar, egemenlik ve hakimiyet anlamlarının yanısıra dini ve kozmolojik anlamlarda yüklenmiştir. Mekanlara giriş ve çıkış işlevlerini üstlenen kapı kavramı zamanla simgesel bir gücü ifade etmeye başlamıştır. Kentlerin girişleri de bu simgesel güç ve egemenlik ifadesinden nasibini almıştır. Ayrancı semti çeşitli köşelerden farklı girişlere sahiptir. Atakule, TBMM, Cemal Süreya Parkı, Çetin Emeç Göbeği gibi farklı noktalardan semte giriş ve çıkış yapılmaktadır. Bu girişler her birimizde farklı anlamlar taşıdığı gibi bizde farklı duyguları da çağrıştırmaktadır. 

Milli Egemenlik (Meclis) Parkı

Kızılay ile Bakanlıklar’dan Aşağı Ayrancı’ya yürüyerek teşrif ederken TBMM’nin Çankaya kapısı yanı başında bulunan Milli Egemenlik Parkı, baharda gümrah yeşil, kışta Cahit Sıtkı Tarancı’nın “gelin olmuş erik ağacı” endamında, ulusal bayramlarda sarmaşık gülleriyle bezenmiş bir tak gibi olan Ayrancı giriş kapısıdır. 

Park, 23 Nisan 1986 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında, çeşitli ülkelerden gelen çocukların katılımıyla açılan ve başkente önemli hizmetlerde bulunmuş kişilerin adını taşıyan ağaçlarla oluşturulmuştu. Pek çok ülkenin armağan ettiği ağaçların diplerinde, bu yıl yenilenen bilgilendirme levhaları bulunmaktadır. Yetişkin ağaçların nakledilerek dikilmesiyle kısa sürede bu parkın minik bir ormana dönüşmesi sağlanmıştır.

Milli Egemenlik (Meclis) Parkı

Sık ağaçların büyülü koyu gölgeleri altında fıskiyeli süs havuzlarıyla, oturma alanlarıyla, bol ekmek bulmaktan mutlu guruldayan güvercinleriyle, gelip geçenden korkmayan Tarım Orman Bakanlığı’nın bıraktığı ağaçlara tırmanan sincaplarıyla, belli zamanlarda görülen benekli sığırcık kuşları ve baharlarda semasında ıslık çalıp pikeler yaparak uçan kırlangıçlarıyla Meclis Parkı; Ayrancı halkının yorgunluk atıp terapi olduğu bir giriş bahçesidir. Parkın bir köşesinde de yazları açılan, kışları kapatılan çoban çeşmesi bulunmaktadır. 

Eski yıllarda Güven Park’tan kalkan eski marka üç sıra koltuklu taksi dolmuşlar, otobüsler ve araçlar, meclisin bahçe kanatlarını birleştiren köprünün altından geçerek Güvenlik Caddesi’ne çıkarlardı. Meclisin ortasından geçerek Ayrancı’ya gelmenin bir ritüeli olurdu böylelikle. 

Atatürk Bulvarı üzerinde, Ankara’nın ilk gökdelenlerinden eski İş Bankası binası, Çağdaş Sanatlar Merkezi yanında bulunan ve göbeğini öne doğru uzatmış bir iş insanı endamındaki Ankara Sanayi Odası binalarının bulunduğu yerin karşısında, eski TRT hizmet binası ile ABD büyükelçiliğinin önü, Aşağı Ayrancı’nın şimdiki araç giriş kapısıdır. 

TRT binası Ankara’nın belleğine efsane spikerleri, özlenen programlarıyla kazınmıştır. O yıllarda TRT’de çalışanların yaşamak için de tercih ettikleri gözde bir semtti Aşağı Ayrancı.

Cemal Süreya Parkı girişi

Cemal Süreya Parkı

Ayrancı’nın Dikmen caddesi girişindeki parka adını veren ünlü şair Cemal Süreya, Cemalettin Seber adıyla Maliye Müfettişliği ve üst düzey kamu görevlerinde bulunan aydın bir devlet insanı, ikinci yeni akımını başlatan değerli şairlerimizdendi. 1978’te hizmete açılan bu parka, Cemal Süreya’nın ölümünden bir yıl sonra, 1991 yılında ünlü şairin adı verilmiştir. Park 2013’de yeniden düzenlendi. Uzaktan bakılınca Atatürk sanılan Cemal Süreya heykeli Dikmen yolu girişinde şiirlerinin yer aldığı kapıya doğru çekildi. Hoşdere’ye dönerken bu parkta mola verildiğinde duvar panoda yazılı 12 kalıcı Süreya şiirini de okuyabilirsiniz. 

Parka ulaşmak için Meclis bahçelerini çevreleyen beyaz traverten taşlardan elle işlenerek örülmüş uzun dış duvarların yanından yürürsünüz. O taş duvarlar üzerinizdeki negatif enerjileri çeker alırlar. Park; ağaçları, yürüyüş parkuru, çocuk oyun alanı, evcil hayvan alanı, gölgelikli oturma grupları, havuzları ve spor sahalarıyla Meclis ile Kara Harp Okulu bahçelerinin devamı niteliğindedir. 

Sabah işe gidiş ve akşam dönüşlerinde yürümeyi tercih eden Ayrancı sakinleri, TBMM’nin güney yönündeki bu iki parkın oluşturduğu giriş kapılarından geçerken, güzelliklerin imbiğinden duygularını süzerek, fıskiyelerde şırıldayan suların sesiyle zindelik kazanmaktadır. 

TBMM güney köşelerinde bulunan bu iki parkın ayrı güzellikleriyle Aşağı ve Yukarı Ayrancı için adeta bir giriş kapısı gibi kullanıldığını, bu nedenle “Ayrancı’nın Kapıları” nitelemesini de hakettikleri ortadadır.