Rengarenk giriş seçenekleri ile Ayrancı
Kapı kavramının farklı kültür ve farklı disiplinlerde değişik anlam ve tanımları vardır. Bu yönüyle eski dönemlerde kale kapıları kentlerin girişleri olarak işlev üstlenmişler ve modern zamanlarda işlevlerini yitirerek terk edilmişlerdir. Eski dönemlerden bu yana kapılara siyasi iktidar, egemenlik ve hakimiyet anlamlarının yanısıra dini ve kozmolojik anlamlarda yüklenmiştir. Mekanlara giriş ve çıkış işlevlerini üstlenen kapı kavramı zamanla simgesel bir gücü ifade etmeye başlamıştır. Kentlerin girişleri de bu simgesel güç ve egemenlik ifadesinden nasibini almıştır. Ayrancı semti çeşitli köşelerden farklı girişlere sahiptir. Atakule, TBMM, Cemal Süreya Parkı, Çetin Emeç Göbeği gibi farklı noktalardan semte giriş ve çıkış yapılmaktadır. Bu girişler her birimizde farklı anlamlar taşıdığı gibi bizde farklı duyguları da çağrıştırmaktadır.
Milli Egemenlik (Meclis) Parkı
Kızılay ile Bakanlıklar’dan Aşağı Ayrancı’ya yürüyerek teşrif ederken TBMM’nin Çankaya kapısı yanı başında bulunan Milli Egemenlik Parkı, baharda gümrah yeşil, kışta Cahit Sıtkı Tarancı’nın “gelin olmuş erik ağacı” endamında, ulusal bayramlarda sarmaşık gülleriyle bezenmiş bir tak gibi olan Ayrancı giriş kapısıdır.
Park, 23 Nisan 1986 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında, çeşitli ülkelerden gelen çocukların katılımıyla açılan ve başkente önemli hizmetlerde bulunmuş kişilerin adını taşıyan ağaçlarla oluşturulmuştu. Pek çok ülkenin armağan ettiği ağaçların diplerinde, bu yıl yenilenen bilgilendirme levhaları bulunmaktadır. Yetişkin ağaçların nakledilerek dikilmesiyle kısa sürede bu parkın minik bir ormana dönüşmesi sağlanmıştır.

Sık ağaçların büyülü koyu gölgeleri altında fıskiyeli süs havuzlarıyla, oturma alanlarıyla, bol ekmek bulmaktan mutlu guruldayan güvercinleriyle, gelip geçenden korkmayan Tarım Orman Bakanlığı’nın bıraktığı ağaçlara tırmanan sincaplarıyla, belli zamanlarda görülen benekli sığırcık kuşları ve baharlarda semasında ıslık çalıp pikeler yaparak uçan kırlangıçlarıyla Meclis Parkı; Ayrancı halkının yorgunluk atıp terapi olduğu bir giriş bahçesidir. Parkın bir köşesinde de yazları açılan, kışları kapatılan çoban çeşmesi bulunmaktadır.
Eski yıllarda Güven Park’tan kalkan eski marka üç sıra koltuklu taksi dolmuşlar, otobüsler ve araçlar, meclisin bahçe kanatlarını birleştiren köprünün altından geçerek Güvenlik Caddesi’ne çıkarlardı. Meclisin ortasından geçerek Ayrancı’ya gelmenin bir ritüeli olurdu böylelikle.
Atatürk Bulvarı üzerinde, Ankara’nın ilk gökdelenlerinden eski İş Bankası binası, Çağdaş Sanatlar Merkezi yanında bulunan ve göbeğini öne doğru uzatmış bir iş insanı endamındaki Ankara Sanayi Odası binalarının bulunduğu yerin karşısında, eski TRT hizmet binası ile ABD büyükelçiliğinin önü, Aşağı Ayrancı’nın şimdiki araç giriş kapısıdır.
TRT binası Ankara’nın belleğine efsane spikerleri, özlenen programlarıyla kazınmıştır. O yıllarda TRT’de çalışanların yaşamak için de tercih ettikleri gözde bir semtti Aşağı Ayrancı.

Cemal Süreya Parkı
Ayrancı’nın Dikmen caddesi girişindeki parka adını veren ünlü şair Cemal Süreya, Cemalettin Seber adıyla Maliye Müfettişliği ve üst düzey kamu görevlerinde bulunan aydın bir devlet insanı, ikinci yeni akımını başlatan değerli şairlerimizdendi. 1978’te hizmete açılan bu parka, Cemal Süreya’nın ölümünden bir yıl sonra, 1991 yılında ünlü şairin adı verilmiştir. Park 2013’de yeniden düzenlendi. Uzaktan bakılınca Atatürk sanılan Cemal Süreya heykeli Dikmen yolu girişinde şiirlerinin yer aldığı kapıya doğru çekildi. Hoşdere’ye dönerken bu parkta mola verildiğinde duvar panoda yazılı 12 kalıcı Süreya şiirini de okuyabilirsiniz.
Parka ulaşmak için Meclis bahçelerini çevreleyen beyaz traverten taşlardan elle işlenerek örülmüş uzun dış duvarların yanından yürürsünüz. O taş duvarlar üzerinizdeki negatif enerjileri çeker alırlar. Park; ağaçları, yürüyüş parkuru, çocuk oyun alanı, evcil hayvan alanı, gölgelikli oturma grupları, havuzları ve spor sahalarıyla Meclis ile Kara Harp Okulu bahçelerinin devamı niteliğindedir.
Sabah işe gidiş ve akşam dönüşlerinde yürümeyi tercih eden Ayrancı sakinleri, TBMM’nin güney yönündeki bu iki parkın oluşturduğu giriş kapılarından geçerken, güzelliklerin imbiğinden duygularını süzerek, fıskiyelerde şırıldayan suların sesiyle zindelik kazanmaktadır.
TBMM güney köşelerinde bulunan bu iki parkın ayrı güzellikleriyle Aşağı ve Yukarı Ayrancı için adeta bir giriş kapısı gibi kullanıldığını, bu nedenle “Ayrancı’nın Kapıları” nitelemesini de hakettikleri ortadadır.