Yeni yılda sağlıklı beslenme kararları

Yeni yıl demek spor salonuna yazılmak, kilo vermek için hedefler koymak anlamına gelebilir. Ancak yeni yılda başlanılan hedefler genelde ikinci haftadan sonra eski haline dönmeye başlar. Bu durumun önüne geçmek için hedeflerin gerçekçi ve sürdürülebilir olmasına özen göstermeliyiz. 

Sağlıklı beslenme mükemmellik gerektirmez. Sizden uzun soluklu yani istikrarlı olarak devam etmenizi ister. Planınız ne kadar esnek ve uygulanabilir olursa o kadar sürdürülebilir olur. Gelin birlikte yukarıdaki tanımların ne anlam ifade ettiğini inceleyelim. 

Organik tarım nedir?

Organik gıda, çevreye ve insan sağlığına olumsuz etki yapan kimyasal gübre, ilaçlama ve hormon uygulamaları gibi verim arttırıcı yöntemler kullanmadan yapılan tarımdır. Bu tarım sonucu ortaya çıkan ürüne organik gıda  denir. 

Organik üüretim yapan çiftçi, uluslararası geçerli sertifika programıyla denetlenmektedir. Bu durum organik gıda üretiminde zorunludur. 

Organik tarım yöntemi kullanırken, kompost, yeşil gübre, hayvan gübreleri, kardeş bitkiler, değiştirerek ekim yöntemi, malçlama, damla sulama vb. doğal yöntemler kullanılmaktadır. Bu durumda çevreye daha faydalı tarım yönetimlerinden biridir. 

Ancak sertifika programının olması küçük üretim yapan çiftçilerin üretimini zora sokmaktadır. Bu yüzden küçük üreticiyi desteklemek istiyorsak eğer, yerel üreticiyi tanıyarak ve bağ kurarak gıda toplulukların oluşturulması oldukça önemli bir adımdır. 

Zehirsiz tarımın sağlık açısından faydalarını yeni yapılan çalışmalar desteklemektir. Hem hava yoluyla alınan fazla zehirin hem de gıdalarla birlikte yoğun miktarda almamız bağışıklık sistemimizin düşmesine, karaciğer ve böbreğin etkilenmesine neden olur. İlerleyen aşamalarda farklı kanser türlerine neden olabilecekleri söylenmektedir.

İyi tarım nedir?

İyi Tarım Uygulaması (ITU), Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın denetlediği kuruluşlarca sertifikanın verildiği bir uygulamadır. Bakanlığın yönetmelikte belirttiğine göre ‘çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile güvenilir ürün arzının sağlanması için gerçekleştirilecek iyi tarım uygulamalarının usul ve esaslarını düzenlemek.’

İTU kapsamından organic ve ekolojik tarımla karıştırılmamalıdır. Organik tarımda zirai ilaç kullanılmazken iyi tarım uygulamalarında zirai gübre ve pestisit kullanımı vardır. İTÜ’nın asıl amacı çiftçinin girdilerini ve çıktılarının raporlanmasıdır. 

Bu uygulamada, çiftçinin kendi kafasına göre ilaçlama veya sulama yapılmasının önüne geçilmesidir. Yani denetlenebilir endüstriyel üretim söz konusudur. 

Çiftçinin korunması veya bu anlamda ekolojik ve doğaya tam anlamıyla faydalı üretimden bahsetmek mümkün değildir.
“İyi Tarım Uygulamaları” kötünün iyisi olma konumundadır. 

Yerel Üreticiyi Desteklemek(Gıda Toplulukları)

Hem zehirsiz üretimi hem de çiftçiyi desteklemek için kullanılabilecek en güzel yöntemdir. 

Gıda Toplulukları iki şekilde bir araya gelinerek kurulur. İlki “Topluluk Destekli Tarım” modeli, gıda üretimi ve tüketimi arasında doğrudan bağlantı kuran, bir çiftlik ve destekçi topluluğu arasındaki karşılıklı bağlılığa dayalı ortaklıktır.

İkincisi “Katılımcı Onay Sistemi” dir. Bu sitemde üreticiler, iki tarafın aktif katılım yöntemiyle sertifikalandırılırlar. Sosyal ağlar, güven ve bilgi takasına dayalı bir oluşumdur. Bu sistem özellikle kısa tedarik zincileri için oldukça kullanışlı bir yöntemdir. 

Bu iki sistem de çiftçiyi gözetmeyi içerir. Üretimin ve doğanın sunduğu riskleri, bollluk ve bereketi birlikte göğüs gerebilmeyi mümkün kılar. 

Özetle, eğer hayatınızda beslenme konusunda köklü bir değişiklik yapmayı planlıyorsanız öncelikle kendi temel ihtiyaçlarınızı belirleyerek size uygun yöntemi araştırın. “Yemek yemek sadece yemek yemek değildir.” Hayatınızın her alanını içine alır. Bu yüzden de sürece yayılmalıdır. Bir an da yapılan kurallar ve keskin hedefler dönüşüm yaratmaz. Dönüşüm süreç içerisinde gerçekleşir. 

Üzümünü yiyip bağını sorduğunuz yıllar dilerim! 

Mevsimsel beslen sağlığını koru

Beslenme, coğrafya ve genetik yapıya göre değişir. Dünyanın neresinde olursanız olun sizden önceki neslin beslenme alışkanlıklarına göre beslenmek hem doğayı hem de kendi sağlığınızı korumanızı sağlar. Gıda ve Tarım Örgütü’nün yayınladığı kitapçıkta beslenme 5 ana kategoride ve şu alt başlıklarda inceleniyor:

Sağlıklı yaşam: Fiziksel aktivite, yeterli uyku, ruh sağlığı, hijyen koşulları, su güvenliği, sağlık hizmetlerine ulaşım, bilgi ve bakım, dengeli diyet.

Sağlıklı yeme seçimleri: Dengeli diyet, besin öğeleri, dengeli diyet oluşturabilme, kalori ihtiyacı, malnutrisyon, gıda etiketlerini okuma, sağlıklı yeme listesi.

Gıda güvenliği: Mikroorganizmaların sağlığımıza etkisi.

Sürdürülebilir diyetler: Yeme alışkanlıklarımızın çevreye etkisi, sosyal ve ekonomik etkiler, satın alma yöntemleri, sağlıklı yemek pişirme yöntemleri, sürdürülebilir yeniden kullanım ve imha çözümleri, yemeklerle ilgili bildiklerimizi hayatımıza uygulamak.

Aksiyon alma: Yöresel ve ulusal sivil toplum kuruluşlarında görev almak.

Sürdürülebilir diyetin birinci göstergesi, çevreye uyumlu yeme davranışıdır. Çevreye uyumlu yeme davranışının temelini  de coğrafyaya uygun mevsimsel beslenme şekli oluşturur. Mevsimsel beslenmenin doğaya, üreticiye ve tüketiciye birçok faydası var:

Mevsiminde yenilen gıda, doğru güneş ışığına ve mevsim koşullarına göre yetiştiği için hem lezzet açısından hem de besleyicilik açısından oldukça önemli. Örneğin üzümün olgunlaşması sırasında bir hafta çok sıcak bir dönem olur. Çiftçiler bilir ki o sıcağın nedeni üzümlerin olgunlaşması içindir.  

Mevsimsel beslenerek yerelde hangi mevsimde ne yetiştiğini bilirsiniz. Karbon ayak iziniz daha az olur. 

Daha ekonomiktir. Çiftçi mevsiminde üretim yaparken üretim maliyeti daha az olduğu için uygun fiyata ürünlerini satabilir. Tüketicinin gıda talebinin mevsimine uygun olması çiftçinin ekonomik durumu için de önemlidir. 

Mevsimsel beslenme, kent yaşamında hissettiğiniz doğadan uzaklaşma hissine biraz olsun iyi gelir. Çocuklarınıza her zaman her gıdaya ulaşamayacağımızı anlatmak beslenme ile olan ilişkisi için önemlidir. 

Sonbahar ve kış aylarına giriş yaptığımız bu günlerde, havalar soğumaya başladı ve günler kısaldı. Yazın bizi serinleten yiyecekler yerini çorba, tahıl, fındık gibi daha çok içimizi ısıtan yiyeceklere bıraktı. Kışa girerken bağışıklık sistemimize destek olacak meyvelere beslenmemizde yer vermek de önemli.

Kış hazırlıklarımızı yapmak için de az bir zaman kaldı. Domates konserveleri, sebze kuruları, turşular, yaprak sarma için asmalar, ezmeler, pestiller, meyve kuruları, erişte, tarhana… Doğanın bize sunduklarını anladığımızda ve onun bir parçası olduğumuzu kabul ettiğimizde biz de kendimize nelerin iyi geldiğini anlayabiliriz. 

Mevsimine uygun, içinizi ısıtacak detaylı bir tarifi yazımın sonuna ekliyorum! Şimdiden afiyet olsun, geri dönüşlerinizi bekliyorum.

Bouquet Garni

 1. Pırasa, maydonoz sapı, kereviz sapı ve taze kekik eşit boyda kesilir. 

2. Pırasa, tek tarafından uzunlamasına kesilir. 

3. Maydonoz sapı, kereviz sapı, taze kekik ve defne yaprağı pırasanın içine koyularak sarılır. 

4. Pırasa içindeki sebzelerin dağılmasını önlemek için mutfak ipiyle bağlanır.

Sebze Stock 

1. Suyun 2 litresi tencereye alınır. 

2. Havuç, pırasa, soğan, sarımsak ve kereviz sapı iri küpler halinde doğranır. 

3. Doğranan sebzeler, karanfil, beyaz biber ve bouquet garni suya ilave edilir. 

4. Tencerenin altı kısık ateşte bırakılıp yaklaşık 2-3 saat kaynamaya bırakılır. 

5. Kaynama süresi içerisinde üzerinde biriken köpükler kevgir yardımı ile alınır. 

6. Kaynama işlemi tamamlandıktan sonra 0,7 mm mutfak süzgeci (chinois) yardımıyla ayrı bir tencereye süzülür.

Balkabağı Çorbası 

1. Küp kesilmiş mor soğan ile sarımsaklar zeytinyağında kavrulur. 

2. Daha sonra iri parçalar halinde kesilmiş tatlı patates, zencefil, kişniş ve balkabağı püresi ilave edilerek kavrulmaya devam edilir. 

3. Kavurma işlemi bitince bal kabağının içine sebze stock eklenir. 

4. Sebze suyu ilave edildikden sonra 15 dk daha kaynatılır. 

5. Patatesler ve soğanlar piştikten sonra tuz ve beyaz biber ile tatlandırıp, el blender yardımı ile pürüzsüz bir kıvam alana kadar çekilir. 

6. 5 dk daha düşük ısıda kaynatılıp kavrulmuş çam fıstığı ve kabak çekirdeği, roka ve hindistan cevizi kreması ile servis edilir. Afiyet olsun!

Tarif: Gastro Metro Dergisi
Kaynak: file:///C:/Users/dytha/Downloads/Metro%20Promosyonlar%20-%20Bitkisel%20ve%20Vegan.pdf
https://www.fao.org/3/i6590e/i6590e.pdf
https://www.bugday.org/blog/neden-mevsimsel-beslenmeliyiz-hangi-ayda-hangi-meyve-sebze-yetisir/

COVID-19 ve beslenme

Koronavirüs Hastalığı (COVID-19), 2019 yılının Aralık ayında solunum yolu belirtileri gösteren bir grup hastada yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 günü Dünya sağlık örgütü küresel salgın hastalık (pandemi) ilan etmiştir. Türkiye’deki ilk vakadan bu yana bir yıl geçmiştir.

İlk günlerde oluşan bilgi kirliliğine rağmen gün geçtikçe hastalık hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaktayız. Hastalığın seyrinden anlaşıldığı üzere yaş, cinsiyet, obezite (Beden kitle indeksinin 40’ın üzerinde olması), eşlik eden kronik hastalıklar, etnik köken ve beslenme yetersizlikleri risk faktörleri olarak sayılabilir. İmmün sistemi çeşitli nedenlerle baskılanmış kişiler özellikle risk altındadır. Yapılan çalışmalarda, vitamin ve minerallerin, proteinlerin ve yağ asitlerinin bağışıklık sistemini desteklemede ve enfeksiyon riskini azaltmakta önemli role sahip oldukları görülmüştür.  Covid-19 hastalığı dikkatleri obezite ve beslenme yetersizliği üzerine toplamıştır. Pandemi sürecinde hastalıkla mücadele için alınan karantina ve sokağa çıkma yasağı gibi kısıtlayıcı önlemler de beslenme alışkanlıklarımızı etkilemiştir.

Türkiye’de obezite görülme oranı 2019 yılında kadınlarda %24,8 olup obez öncesi olarak tanımlanan grup ise %30,4 olarak bulunmuştur. Erkeklerde bu oranlar ise sırasıyla %17,3 ve %39,7’dir. Bu yüksek obezite oranları toplumumuzda pandeminin ağır atlatılmasında etkili olmaktadır. Bunun yanında kısıtlamalar nedeniyle evde kaldığımız süreçte daha az hareket etmek durumunda kaldık. Ayrıca evde hapsolmanın getirdiği stres ile başetmede yaşadığımız zorluklar bizi daha fazla gıda tüketimine yönlendirdi. Sonuç olarak toplumumuzda zaten yüksek olan obezite oranları daha da artış gösterme eğilimindedir.  

Hepimizi hazırlıksız yakalayan pandemi süreci aslında gıdalarla ilişkimizi yeniden düzenlemek ve beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmek için bir fırsat olabilir. Hem kilo kontrolünü sağlamak hem de farklı besin gruplarını yeterli ve dengeli tüketerek bağışıklık sistemimizi güçlendirebiliriz. Bu amaçla uyulması gereken bazı temel kurallar bulunmaktadır:

  • Sebze ve meyve tüketimi ön planda olmalıdır. Yeterli sebze ve meyve tüketimi her gün ve her öğün sağlanmalıdır. Tabağınızın yarısını bu grup oluşturmalıdır. Sebze ve meyveler prebiyotik kaynağıdır.
  • Kurubaklagillere beslenmenizde her gün yer verebilirsiniz. Hem lif açısından hem de içerdiği protein, vitamin ve mineral açısından oldukça önemlidir. 
  • Haftada en az 2 kere balık tüketilmelidir. Omega-3 bağışıklığın desteklenmesinde önemli rol oynamaktadır. 
  • Tam tahıllar gibi lifli gıdalar bağışıklık sisteminizi destekler. 
  • Yüksek miktarda şeker, tuz, yağ ve koruyucu maddeler içerdiği için işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. 
  • Yemek hazırlarken ve pişirirken hijyen kuralları ve pişirme miktarına dikkat edilmelidir. 
  • Yoğurt, kefir gibi probiyotik kaynağı mayalı ürünlere öğünlerde yeterince yer verilmelidir. 

Gıdalarla alınan mikro ve makro besin ögelerinin kişinin şimdiki hastalıklara ve gelecekteki oluşabilecek herhangi bir viral veya bakteriyel hastalığa karşı dirençli olmasını sağlayacaktır. Probiyotikler ve prebiyotiklerin yeterli alınması kişinin bağırsak mikrobiyomunu ve bağışlıkığın destekleyerek COVID-19’un klinik sonuçlarının şiddetini azaltmaya yardımcı olmaktadır. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli konu, reklamları yapılan gıda takviyelerinin doktorunuza danışılmadan kullanılmamasıdır. Besin ögelerini gıdalarla almak için en sağlıklı seçimdir. Fotoğrafta içinde bulunduğumuz döneme uygun tüketebileceğiniz besinleri birarada görebilirsiniz.

Beslenmenin COVID-19’dan korunma ve iyileşme üzerindeki etkisi vardır. Ancak COVID-19’u önleyebilecek veya tedavi edebilecek sihirli bir diyet veya takviye yoktur. Uygun beslenme ile bağışıklık sisteminizin normal işlevini destekleyebilirsiniz. 

Cevizli Yoğurtlu Kereviz

Cevizli Yoğurtlu Kereviz

Yemeklerinizin yanına her zaman kullanabileceğiniz bir meze: Cevizli Yoğurtlu Kereviz 

Malzemeler
1 adet  orta boy kereviz 
1 kase yoğurt
6 adet ceviz 
1 diş sarımsak

Kerevizleri soyup rendeleyiniz. İçerisine ceviz ve yoğurdu ekleyiniz. İsteğe göre bir diş sarımsak rendeleyerek ilave edebilirsiniz.

Ben maş fasulyeli narlı salatamın yanına tercih ettim. Sizde istediğiniz bir yemeğin yanında tamamlayıcı yemek olarak kullanabilirsiniz.  İçerisindeki cevizler Omega-3 içerir. Yoğurt hem probiyotik hem de prebiyotik kaynağıdır. Kereviz ise lif ve antioksidan açısından oldukça zengindir. Tabağınızın besleyicilik özelliğini arttıran bu mezeyi kolayca hazırlayabilirsiniz. Afiyet olsun!  

Kaynak

Calder PC (2020) Nutrition, immunity and COVID-19. BMJ Nutrition, Prevention & Health. bmjnph-2020- 000085. doi: 10.1136/bmjnph-2020-000085 

Türkiye Sağlık Araştırması, 2019 TÜİK

Sağlık Bakanlığı Covid-19 Bilgilendirme Sayfası https://covid19.saglik.gov.tr/

WHO Coronavirus Disease (COVID-19) Dashboard. https://covid19.who.int/