Su bir gün biterse

Bir musluğu açtığınızda temiz suyun akacağından eminsinizdir, aksini aklımıza bile getirmeyiz. Bugün, dünya üzerindeki her on insandan yedisinin, evlerinde temiz suyun akacağına olan güvenleri tam. Suyun musluklardan akana kadar geçirdiği evrimin, insanlık tarihinin en büyük zorluklarından olduğunu unutmamak gerek. Su tesisatını geliştiren medeniyetler ilerlerken, başarısız olanlar yıkıldı. Su, bağlantı bölgelerine akıp, oradan da sokaktaki her binaya ulaşan hizmet bağlantılarına ulaşıyor. En azından şu an böyle. Ancak çok da uzak olmayan bir yerde, bu konfor yok olmak üzereydi. 

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Cape Town şehri, dünyada içilebilir suyu tükenen ilk büyük şehir olabilir. Cape Town, on yıl kadar önce suyun tükeneceği sıfır gününe çok yaklaşmıştı. 

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Cape Town şehri

Sıfır Günü nedir?

Cape Town, Afrika’da oldukça bilinen ve rağbet gören, turistik bir şehir. 2014 yılı itibariyle en kalabalık 10. Afrika şehri. Dünyanın çok kültürlü şehirlerinden birisi olan bölge, New York Times tarafından, dünyada ziyaret edilebilecek en iyi yer olarak da seçilmişti. 

İklim krizi nedeniyle yağış miktarlarındaki düşüş 2015 ve 2018 yılları arasında Cape Town şehrini, 400 yılda bir görülen bir kuraklığa maruz bıraktı ve şehri su kıtlığı sorunuyla yüzleşmeye zorladı. Bu durum, yaklaşık 4,6 milyon kişinin yaşadığı şehri “sıfır günü”nün eşiğine, yani Cape Town’un içilebilir suyunun biteceği bir noktaya getirdi.

Cape Town şehrinin en büyük su tedarikçisi olan Theewaterskloof Barajı’ndaki su seviyesi 2018’de yüzde 11’e indi.

Yapılan çalışmalarla suyun biteceği gün olarak belirlenen 13 Mayıs 2018 tarihi de ‘day zero’ yani ‘sıfır günü’ olarak isimlendirildi. Şehirde yaşayanlar aşırı kuraklıktan dolayı çoğu muslukları kapatmak zorunda kalacak, bırakın temiz suyu, musluklardan hiç su akmaması riskiyle karşı karşıya geleceklerdi. 4,6 milyon insan musluk suyuna erişemeyecek, su karneleri olacak ve su alabilmek için su istasyonlarında sıraya girilecekti. Cape Town, bu şartlarda dünyada süresiz olarak su kaynaklarını kapatmayı planlayan ilk büyük şehir oldu. Üstelik bu sorunu yaşama ihtimali olan tek şehir de Cape Town değildi.Neyse ki, alınan tedbirlerle sıfır günü hiç gelmedi ve şehrin en büyük su tedarikçisi olan Theewaterskloof Barajı’ndaki su seviyesi 2018’de yüzde 11 iken 2020’de yüzde 100’e ulaştı. 

Yerine koyacak bir şey yok

Bir musluğu açtığınızda, suya ulaşabildiğimiz için hepimizde suyun bol olduğuna dair bir algı var. Bu, aslında büyük bir sorun. Bilim adamları, 2040 yılına gelindiğinde dünyanın büyük kısmına bir yıl yetecek miktarda su olmayacağını söylüyorlar. Küresel bir su kriziyle karşı karşıyayız ve durum giderek kötüleşiyor. Bir dönüm noktasındayız. Eğer dikkatli olmaz ve bir an önce kendi çalışmalarımızı yapmazsak, bir daha asla bu sorunu çözemeyiz. Üstelik suyun yerine koyacak başka bir şey de yok. İnsan bedeninin yaklaşık 3/4’ünün su olduğunu düşünürsek yaşam kaynağımız olan suyun, hayati öneme sahip bir madde olduğunu daha iyi kavrayabiliriz. Bu nedenle de birkaç gün susuz kaldığımızda ölebiliriz. En değerli varlığına sahip çıkamayan bu dünyayı nasıl inşa ettik? Ve bu kriz büyüdüğünde, yeni dünya nasıl görünecek? 

Cape Town krizi nasıl aştı?

Cape Town, tüm bunları düşünerek bir çözüm üretti ve sorunu erteleyebildi. Krizin başlangıcında 87 litre olan hane başına günlük su tüketimi 1 Şubat 2018 tarihinden itibaren hane başına günlük 50 litre olarak belirlenmiş ve 25 litreye kadar düşürülmesi planlanmıştı. Bu, yerel halkın bulaşık yıkamaktan yemek pişirmeye, duş almaya ve çamaşır yıkamaya kadar her şeyi sadece 50 litre su kullanarak yapması gerektiği anlamına geliyordu.

Cape Town şehir yönetimi, kuraklıkla ilgili olarak etkili bir yöntemle; barajlardaki su seviyelerinin yanı sıra günlük içme suyu üretimini doğru bir şekilde ölçebilmeyi, bu sayede şehrin her sakini için günlük bir su kullanımı hedefi belirlenmesini sağladı. Bu sayede barajlardaki rezervuarlar, kış yağış mevsimine kadar dayanabildi.

Sıkı tedbirler alındı

Sıfır gününe yaklaşırken, suyun dağıtımı, belirlenen noktalarda güvenlik güçlerinin kontrolünde yapıldı. Sadece  bunu düşünmek bile durumun vehametini anlamak için yeterli olabilir belki ancak yaşananlar bununla sınırlı değildi.

İnsanlar banyo sularını azalttı, bu suyu biriktirerek temizlik için kullandı, su asla boşa harcanmadı zira boşa harcanacak bir miktar da yoktu. Bu dönemde yıkanmamış saçlar şehrin bir simgesi haline gelmişti. 

Restoranlar Güney Afrika’nın diğer bölgelerinden ithal edilen şişelenmiş su satmaya teşvik edilirken, şirketler çalışanları için el dezenfektanlarını piyasaya sürdü ve musluklarını kapattı. Su kullanan klimalar aralıklı olarak kapatıldı ve oteller tüm banyoları tıkadı.

22 Nisan 2018, şehirde suyun tükeneceği son gün yani ‘day zero’ olarak belirlenmişken, alınan tedbirlerle sıfır günü önce daha ileri bir tarihe alındı, sonra ise belirsiz bir tarihe ertelendi. 

Sorun çözüldü mü?

Cape Town bu duruma bir günde gelmedi. Doğal olarak bundan kurtuluşu da bir günde olmayacaktı. İklim kriziyle beraber karın, suyun saklanması sorunu ve suyun gereksiz harcanması “sıfır günü”nü hazırladı. Yerel yönetimlerin sorunu önemseyerek hızlı davranması, acil çözüm önerileriyle çabuk harekete geçilmesi ve halkın tüm gücüyle buna katılımı çözümün ayaklarıydı. Sorun, an itibariyle Cape Town için çözülmüş olabilir, ancak bir daha yaşanmayacak demek de değil. Üstelik bu durumla karşı karşıya olan tek şehir Cape Town da değil. California,
Los Angeles, Pekin, Kahire, Meksiko City ve İstanbul da su kriziyle yakın zamanda tanışabilecek şehirler ve listenin gün geçtikçe artmasından korkuluyor. Zira hepimiz aynı yerkürede yaşıyoruz ve birimizi etkileyen bu ölçekteki bir sorunun, bir diğer ülkeyi etkilememesi ancak hayal olabilir. 

Bu yüzyılda su tüketimi, gerek iklim krizi gerek insani kötü kullanım nedenleriyle, 7 kat arttı. Sorun, suyu daha çok sayıda insanın kullanıyor olması kadar suyun nasıl kullanıldığıdır. Bireysel anlamda içmek, diş fırçalamak, temizlik gibi zorunlu ihtiyaçlarımız için fazlaca ve orantısız su kullanımı yapıyoruz. Yiyecek, giyim için de oldukça fazla su tüketimi yapıyoruz, suyu müsrifçe kullanıyoruz. Su, 21. yüzyılın petrolü olarak görülüyor. Suyun fiyatının artması, bazı yerlerde verimsiz ürünleri yetiştirmemek çözüm olabilir. Tarım en etkisiz yöntemlerle yapılıyor, evlerimizde sorumsuzca musluklardan suyu boşa akıtıyoruz. Suyun ne kadar değerli olduğunu ancak bittiği zaman anlayacak gibiyiz, fakat o zaman çok geç olacak. Kendinizi denemek isterseniz, Cape Town’daki insanlar gibi birkaç gün susuz yaşamaya çalıştığınızda, susuzluğun ne derece zor bir yaşamı beraberinde getirdiğini görebilirsiniz. Suyumuza sahip çıkıp bu kabusu yaşamamak dileğiyle.

1- Kişi başına günde 2 tuvalet sifonu kullanma ve 2 dakikalık duş kısıntısı getirildi

İnsanlar banyo sularını azalttı, bu suyu biriktirerek temizlik için kullandı.

2- Suyun dağıtımı kısıtlandı

Suyun dağıtımı, belirlenen noktalarda güvenlik güçlerinin kontrolünde yapıldı.

3- Araba yıkamak yasaklandı

Şehir düzenli devriye gezdi ve araç yıkarken bulunanlara para cezası verdi.

4- Evlerin su sayaçları değiştirildi

Belediye, aşırı su kullanımını önlemek için konutlara 46.170’den fazla su yönetim cihazı kurdu. Cihazlar günde 350 litreden sonra evlerin suyunu kesti.

5- Yıkanmamış saçlar kısıtlamanın simgesi haline geldi

Yıkanmamış saçlar bir simge haline geldi, pek çok kadın saçlarını kısacık kestirdi.

6- Turistlerin su kısıtlamasına uyması için kampanya başlatıldı

Her yıl şehri ziyaret eden yaklaşık iki milyon yabancı turisti şehrin su kısıtlamalarına uymaya teşvik eden bir “Yerel Gibi Kurtar” kampanyası başlatıldı.


Processing…
Success! You're on the list.