Bir Hoşdere hayali

II. yüzyılın ortalarında yaşamış olan Lidyalı seyyah Pausanias, Galatlar’ın Anadolu’ya yerleşmeleri hakkında bilgi verirken Ankara’dan da söz eder. “Ankyra” kentini Gordios’un oğlu Midas’ın kurduğunu ve Frigler’in bir kenti olduğunu anlatır. Yunanca ve Latince gemi çapası demek olan kentin ismi için açıklama yapma gereğini duyan Pausanias, Midas’ın bulduğu gemi çapasının, kendi dönemine kadar Jüpiter Tapınağı’nda saklandığını söyleyerek kentin isminin hikâyesini aktarır. Çapa, II. yüzyıldan itibaren sikkelerin üzerine de işlenmektedir. Gene Pausanias, adı geçen metinde, Midas kaynağı adı ile bilinen ve üzerine öyküler yazılan su kaynağının Ankyra kentinde olduğunu bildirir ve “İşte Galatlar bu Ankyra kentini aldılar” der.  Tarih boyunca akarsuları ile anılan Ankara, 200’den fazla akarsuyun bulunduğu bir çanak yerleşimidir. Bir Ankaralı olarak belki de kentte en çok aradığım şey masmavi bir su kaynağıdır. Zamanında burası için ne güzel şeyler tartışılmış aslında. Jansen döneminde, bu kadar zengin bir akarsu sistemine sahip olan bu kentte, gondol ve sandal üzerine kurulu bir ulaşım sisteminin bile tartışıldığı söyleniyor. Son zamanlarda artık kaybolmuş bu dereler için iki farklı görüşün öne çıkıyor. Bir kesim bu derelerin ıslah edilmesini ve artık hak ettikleri yeryüzünde özgür olarak akması gerektiğini savunuyor. Diğer bir kesim ise derelerin kapatılmadan önce yaşanan sel ve taşkın olaylarının tekrardan yaşanabileceğini düşünüyor. Ben, derelerin özgürce akması gerektiğini savunan taraftayım. Peki, neden bu görüşteyim? Eğer dereler tekrar yüzeye çıkarılsaydı, bizi nasıl bir gelecek beklerdi?

Güney Kore’nin başkenti Seul’de, Cheonggyecheon Deresi Restorasyonundan sonraki durumu

Doğa nehrin kıyısında başlar, kent ise onunla yaşar

İlk kentlerin su kenarında kurulmaya başlandığı düşünülürse, bu doğal eğilimden neden vazgeçtiğimizi sorgulamak gerekiyor. Üstelik bu sadece bize özgü bir durum da değil; dünya genelinde pek çok yer, tıpkı bizim gibi, su kenarındaki yaşam refleksinden uzaklaşmış durumda. Ama şimdilerde bizlere birer birer geri dönüşün ne kadar mükemmel olabileceğini gösteriyorlar. Bizler nedense görmek istemiyoruz. Mesela Güney Kore’nin başkenti Seul’de, dünyanın en etkileyici kentsel dönüşüm projelerinden biri olan Cheonggyecheon Deresi Restorasyonu, bu anlayışın öne çıkan bir örneği. 1940’larda betonla kaplanarak otoyola dönüştürülen bu dere, kenti ikiye bölmekle kalmamış, aynı zamanda güvensiz alanların oluşmasına da neden olmuştu. Ancak 2005’te başlayan restorasyon çalışmalarıyla birlikte 5.9 kilometrelik büyük üst geçit kaldırıldı, beton bloklar yerine yeşil alanlar tasarlandı ve temiz suyun yer aldığı bir yaşam koridoru oluşturuldu. Görselde gördüğünüz yer eskiden 3 katlı bir otoyoldu. Bu örneği gördükten sonra Ankara için neden olmasın sorusu aklımı ne zamandır kurcalıyordu. Bu yüzden geçenlerde Hoşdere için Kuzgun Caddesi’ne bir görselleştirme yapmak istedim.

Kuzgun Caddesi’nin şu andaki durumu

Hoşdere’nin tekrar açılması durumunda Kuzgun Caddesi hayalimiz

Denizsiz kente biraz da olsa mavilik katabilseydik ne olurdu?

Hoşdere’nin geçtiği caddelerden biri olan Kuzgun Caddesi’nin en kuzeyinde yer alan bir noktadan alınan bir görüntü üzerinden kendime ‘buraya biraz mavilik katabilsek ne olurdu?’ diye sordum. Bu mavilik aslında 1950’lerde başlayan süreçte biz kentlilerin elinden alınan bizim doğal hakkımızdı; arabaların değil. Bu yüzden ilk iş olarak görüntüden arabaları kaldırdım. Daha sonrası özgürlüğü elinden alınıp zamanında kanalizasyon inşa edilmek yerine, kanalizasyona dönüşen Hoşdere’yi olması gereken konuma yerleştirdim. Özgürlüğüne kavuşan Hoşdere etrafına biraz yeşilliği de beraberinde getirdi. Öncesinde bahsettiğim Güney Kore örneğinde de olduğu gibi pek çok canlı eski evlerine dönmüş ve kent içinde bir ekosistemi kendileri oluşturmuştu. Hoşdere aynı etkiyi yaratamasa bile yıllar süren tutsaklığından sonra biraz yardımı hak ediyor bence. Daha sonra maviliğe hasret kalmış Ankaralılar için bir araç yolunun yerine Hoşdere’nin koyu ahşap çitlerinin yanında bir yaya yolu belirseydi ne olurdu? diye düşündüm ve bir çizim daha ekledim. Bu görüntünün biraz mimariyi de en azından dış cepheleri etkileyeceğini varsayarak, sokaktaki binaların dış cepheleri üzerinden bir değişiklik yaptım. Görüntüye olabildiğince ağaç ve sonunda hakkını almış Ankaralıları da yerleştirdim. 

Elbette bundan çok daha iyisinin yapılabileceğini düşünüyorum. Bu sadece benim hayalimin gerçeğe dönüşmesi durumunda nasıl bir görüntüyle karşılaşacağımıza dair ipucu sadece. Bu benim için nehirlerin taşkınlara sebebiyet vereceğini düşünen tarafa yani karşıt görüşte duranlara cevabımdır. Aksine, geçirimli yüzeylerin artmasının taşkın ve sel riskini azaltacağını düşünüyorum. Derelerin kayıp olmasının nedeninin taşkın ve sel riskini engellemek olduğunu düşünenlere yağmurlu bir günde metroya binmelerini tavsiye ederim. 

Son sözlerimi benimle aynı fikirde olanları hayalime ortak olmaya davet ederek bitirmek isterim. Ya Kavaklıdere, Hoşdere, Bentderesi, Hatip Çayı, İncesu ve diğerleri özgürlüklerine kavuşsaydı? O zaman bizi nasıl bir Ankara bizleri bekliyor olurdu, hayal edebiliyor musunuz?

Ayrancı Kentsel Isı Adası Çalıştayı Politika Metni Ayrancı: Ankara için bir model

Ayrancı, sahip olduğu mevcut yeşil altyapı, diplomatik ve sosyal donatı alanları ile Ankara için bir model oluşturma potansiyeline sahiptir. Çalıştayda geliştirilen öneriler ve hazırlanan politika metni, yalnızca Ayrancı’nın sorunlarına çözüm üretmekle kalmıyor; aynı zamanda bu semti Ankara’nın diğer bölgeleri için bir model haline getiriyor. Mahalle ölçeğinde başlatılan bu adımlar, kentsel ısı adası etkisi ile mücadelenin başarılı bir örneği olma yolunda ilerlemektedir. Ayrancı, güçlü toplumsal yapısı ve doğal varlıklarıyla Ankara’nın yeşil geleceğini şekillendirecek öncü bir mahalle olarak öne çıkmaktadır.

Politika Metni

Bu politika metni, Ayrancı’daki kentsel ısı adası etkisi ve iklim krizi ile mücadelede bilimsel, sosyal ve yönetimsel bir çerçeve sunmaktadır. Doğa tabanlı çözümler, toplumsal katılım, altyapı geliştirme ve yönetimsel iş birliği ile sürdürülebilir bir şehir vizyonu mümkün kılınabilir. Bu öneriler, yalnızca Ayrancı için değil, benzer sorunlar yaşayan diğer kentler için de örnek teşkil edecek niteliktedir.

 Ankara’nın Ayrancı semtinde düzenlenen “Kentsel Isı Adası Etkisi ve İklim Krizi ile Mücadele” temalı çalıştay, kentsel çevre sorunlarına yönelik kapsamlı ve bütüncül çözümler geliştirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalıştay, Türkiye’nin ulusal hedefleri, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin vizyonu ve ilgili kamu kurumlarının politikalarıyla uyumlu bir şekilde, 12. Kalkınma Planı, Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planları (SECAPlar) ve 2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerini destekleyen somut öneriler sunmayı amaçlamıştır.

 Ayrancı, yoğun kentsel yapılaşmaya rağmen zengin yeşil alan potansiyeline sahiptir. Ancak, mahalledeki yeşil alanlar üzerindeki tehditler, kentsel dönüşüm süreçleriyle birlikte artmaktadır. Çalıştay sırasında yapılan analizler ve tartışmalar, kentsel ısı adası etkisinin nedenlerini, çözüm yollarını ve bu etkilerin mahalle sakinleri üzerindeki sosyal, sağlık ve çevresel sonuçlarını kapsamlı bir şekilde ele almıştır.

Yoğun yapılaşma, betonlaşma ve asfalt yüzeylerin artışı, mahalledeki sıcaklık farklılıklarını tetiklemektedir. Yeşil alan eksikliği, yaz aylarında sıcaklık artışlarını kontrol edilemez düzeye getirmekte ve mikro iklim üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Trafik yoğunluğu ve endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan atık ısı, kentsel sıcaklık seviyelerini artırmaktadır.

 Tropik gün sayısındaki artış (23°C’nin üzerinde gece sıcaklıkları) ve düzensiz yağış rejimleri, yerel altyapının sınırlarını zorlamaktadır. Yağmur suyu yönetimi eksikliği, sel ve taşkın risklerini artırırken, yeraltı su kaynaklarının tükenmesine yol açmaktadır. Biyolojik çeşitliliğin azalması, doğal ekosistem hizmetlerini zayıflatmaktadır.

Kalkınma Planı, çevre ve sürdürülebilirlik konularına öncelik vermektedir. Plan, kentsel alanlarda doğal varlıkların korunmasını ve iklim değişikliğine karşı dirençli altyapı sistemlerinin geliştirilmesini öngörmektedir. Bu bağlamda, Ayrancı çalıştayı kapsamında önerilen doğa tabanlı çözümler ve yeşil altyapı projeleri, planın hedefleri ile örtüşmektedir. Ayrıca, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda, enerji verimliliği ve karbon salınımını azaltmaya yönelik politikalar, çalıştay sonuçlarında belirgin bir şekilde yer almıştır.

 Ankara Büyükşehir Belediyesi, SECAP doğrultusunda, kentsel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğine uyum konularında aktif bir rol üstlenmiştir. Belediye, yeşil alanların artırılması, enerji verimliliği projelerinin teşvik edilmesi ve toplumsal farkındalık kampanyalarının yürütülmesi gibi uygulamalarla, kentsel ısı adası etkisini azaltmayı hedeflemektedir. Ayrancı semtindeki mevcut yeşil alanların korunması ve yeni alanların yaratılması, bu hedeflere ulaşmada kritik öneme sahiptir.

 Doğa tabanlı çözümler, çalıştayda vurgulanan ana strateji olarak öne çıkmıştır. 

Betonlaşmış alanlarda doğal serinletici etkiler yaratmak için yeşil çatı uygulamaları ve dikey bahçeler teşvik edilmelidir. Ankara’nın ekolojik koşullarına uygun bitki türleri seçilerek yeşil alanlar artırılmalı ve karbon tutma kapasiteleri artırılmalıdır. Yağmur suyu toplama sistemleri yaygınlaştırılarak suyun etkin kullanımı sağlanmalı ve taşkın riski azaltılmalıdır.

Mevcut ağaç varlıklarının envanteri çıkarılmalı ve dijital olarak izlenebilir hale getirilmelidir. Yeni yapılaşmalarda yeşil altyapı standartları zorunlu hale getirilmelidir. Kentsel planlamada geçirimsiz yüzeyler yerine su geçiren materyaller tercih edilmelidir.

Mahalle sakinleri, kentsel ısı adası etkisi ve doğa tabanlı çözümler konusunda bilinçlendirilmelidir. Yeşil alanların erişilebilirliği artırılmalı, dezavantajlı gruplar için özel düzenlemeler yapılmalıdır. İklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik etkinlikler ve bilgilendirme çalışmaları artırılmalıdır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kamu kurumları arasında güçlü bir koordinasyon sağlanmalıdır. Avrupa Birliği projeleri ve dış kaynaklı fonlar kullanılarak doğa tabanlı çözümler finanse edilmelidir. Üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları, bilimsel araştırmalar ve toplumsal projelerle sürece dahil edilmelidir.

2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda, kentsel alanlarda karbon salınımının azaltılması büyük önem taşımaktadır. Ayrancı’daki doğa tabanlı çözümler ve kentsel planlama önerileri, bu hedefin gerçekleşmesine katkı sağlayacak niteliktedir. Özellikle, yeşil altyapı projeleri ve enerji verimliliği uygulamaları, kentsel sürdürülebilirlik için kilit rol oynamaktadır.

Ayrancı’da Kentsel Isı Adası Etkisi Çalıştayı, kentsel ısı adası etkisi ve iklim krizi ile mücadelede yenilikçi ve uygulanabilir çözümler sunmuştur. Türkiye’nin ulusal politikaları ve 2053 hedefleriyle uyumlu olan bu öneriler, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve diğer paydaşlar için önemli bir rehber niteliğindedir. Doğa tabanlı çözümler, toplumsal katılım, altyapı geliştirme ve yönetimsel iş birlikleriyle sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek mümkündür. 

Bu çalıştayda belirlenen stratejiler, yalnızca Ayrancı için değil, Türkiye genelinde benzer sorunlar yaşayan tüm şehirler için örnek teşkil etmektedir.

Ayrancı Perspektifi: Kentsel Isı Adasına Karşı Ortak Çözümler

Doğa Koruma Merkezi tarafından 2020 yılında yayınlanan “Şehir Planlama Aracı Olarak Ekosistem Hizmetleri: Çankaya İlçesi Örneği” çalışması, Ayrancı’daki ekolojik yapıyı anlamada ve semtteki kentsel ısı adası etkisini değerlendirmede bir ilham kaynağı olmuştur. Ayrancım Derneği, bu çalışmadan yola çıkarak AB Sivil Düşün Programı desteğiyle Ayrancı özelinde kentsel ısı adası etkisini ele alan bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda mahalledeki doğal varlıkların korunması, yeşil altyapının güçlendirilmesi ve yerel yönetimlerin bu konuda üstlenmesi gereken roller üzerine odaklanıldı.

Mahalle sakinleri, yerel uzmanlar, akademisyenler ve şehir plancılarının katılımıyla gerçekleştirilen çalıştayda, şu başlıklar altında detaylı tartışmalar yapılmıştır:

• Ayrancı’daki yeşil alanların korunması ve genişletilmesi,

• Kentsel ısı adası etkisinin azaltılması için çözüm önerileri,

• Merkezi ve yerel yönetimlerin bu süreçteki sorumlulukları.

Çalıştaydan elde edilen veriler ışığında, Ayrancı özelinde hazırlanan politika metni, semtin mevcut sorunlarına çözüm önerileri geliştirmeyi ve Ankara genelinde uygulanabilecek bir model oluşturmayı hedeflemektedir.

Ankara’nın merkezinde yer alan Ayrancı semti, tarihi ve kentsel dokusuyla, başkentin en dikkat çeken mahallelerinden biridir. Semt, yaklaşık 50 bin kişilik bir nüfusa sahip olup, Remzi Oğuz Arık, Güvenevler, Güzeltepe, Aziziye ve Ayrancı mahallelerinden oluşmaktadır. Nüfus yoğunluğu ve hareketliliğiyle dikkat çeken Ayrancı, sadece konut alanlarıyla değil, aynı zamanda kamu binaları, elçilikler ve yeşil alanlarıyla da öne çıkmaktadır.

Ayrancı’nın öne çıkan özellikleri

Ayrancı, diplomatik bir merkez olarak, pek çok ülkenin elçilik binasına ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkelerin büyükelçilik binaları semtin prestijini artırmaktadır. Bunun yanında, kamuya ait önemli yapılar ve sosyal donatılar da semtin işlevselliğini artıran unsurlar arasındadır. Eğitim kurumları, sağlık kuruluşları ve sosyal tesislerin yoğunluğu, Ayrancı’yı hem yaşam hem de çalışma alanı olarak cazip hale getirmektedir.

Semt, aynı zamanda parklar ve rekreasyon alanları açısından da zengin bir yapıya sahiptir. Kuğulu Park ve Seğmenler Parkı gibi Ankara’nın simgesel yeşil alanları, Ayrancı’nın sınırlarında yer almakta ve kentin nefes almasını sağlayan doğal alanlar sunmaktadır. Cadde ağaçlandırmaları ve apartman bahçeleri de mahalledeki mikro iklim düzenlemesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, bu yeşil dokunun kentsel dönüşüm süreçleri nedeniyle tehdit altında olduğu da göz ardı edilmemelidir.

Ayrancı’da kentsel sorunlar ve çözüm arayışları

Yoğun nüfus ve yapılaşma, Ayrancı’nın ekolojik dengesini zorlayan unsurlar arasında yer almaktadır. Semtin özellikle merkezi konumu nedeniyle trafik yoğunluğu ve çevresel baskı artmaktadır. Bununla birlikte, konut bahçelerindeki ağaçlar ve mahalle içindeki yeşil alanlar, kentsel ısı adası etkisini azaltmada kritik öneme sahiptir. Ancak bu unsurlar, kentsel yenileme süreçleriyle tehdit altında olduğundan, korunmaları ve geliştirilmesi büyük bir öncelik olarak ele alınmalıdır.

Ayrancı özelinde çözüm önerileri

Hazırlanan politika metni, Ayrancı’nın mevcut sorunlarını ele almak ve sürdürülebilir bir kent modeli oluşturmak için somut öneriler sunmaktadır:

1. Yerel Yönetimlerin Sorumlulukları:

Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Çankaya Belediyesi arasında daha etkin bir iş birliği sağlanmalıdır. Mahalle bazında kentsel ısı adası haritaları hazırlanmalı ve bu verilere dayalı projeler uygulanmalıdır. Ayrıca, imar ve fen işleri birimlerinin bu konuda farkındalığını artıracak eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.

2. Toplum Temelli Çözümler:

Mahalle sakinlerinin apartman bahçelerindeki yeşil alanların korunması ve yerel projelere aktif katılım göstermesi teşvik edilmelidir. Ayrancı Semt Meclisi ve Çankaya Kent Konseyi’nin kentsel ısı adası etkisiyle ilgili çalışmalarda daha aktif rol alması sağlanmalıdır.

3. Merkezi Yönetimin Rolü:

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kentsel ısı adası etkisini azaltmaya yönelik ulusal politikalar geliştirmeli ve bu politikaların mahalle düzeyinde uygulanmasını sağlayacak mekanizmalar oluşturmalıdır. Ayrıca, fon ve kaynak yönetimiyle ilgili belediyelere destek sağlanmalıdır.

4. Yeşil Altyapının Geliştirilmesi:

Yeşil çatılar, dikey bahçeler ve sokak ağaçlandırmaları gibi projelerle mahalledeki doğal varlıklar artırılmalı ve mevcut yeşil alanların sürekliliği sağlanmalıdır.


Ayrancı neresi?

En sık karşılaştığımız ve cevabı en çok bilinen soru budur; Ayrancı neresi? Biz bunu Ayrancı’nın kentsel ısı adası etkisine dikkat çekmek için yeniden soruyoruz.

Ayrancı aslında yandaki haritadan da görüleceği gibi bir su damlasına benzetilen alanda etrafı yeşil bir kuşakla çevrilmiş bir alandır. Giriş kapısını TBMM’nin geniş bahçesi olarak alırsak Dikmen Caddesi boyunca Ayrancı pazarının karşısına denk gelecek şekilde Kara Harp Okulu bahçesi gibi büyük yeşil alanı ile çevrilmiştir. Bunun bittiği Çetin Emeç Bulvarı göbeğinde Dikmen Vadisi başlar ve Güzeltepe mahallemizin arkasını yeşil ve sulak bir kuşakla çevirir. Vadinin bittiği yerden Portakal Çiçeği Vadisi, Botanik Parkı ikilisi büyük iki kent parkı olarak yerini alırlar. Botanik Parkı aslında arkasını Çankaya Köşkü‘ne yaslamıştır ki, bölgenin en büyük yeşil öbeğini buralar oluşturur. Botanik Parkı’nın bitiminde Seymenler Parkı, İsveç ve Polonya Elçilikleri’nin büyük bahçeleri yetişir ve Kuğulu Park ile buluşturur. Buradan itibaren ise Fransa, Almanya, eski ABD elçilikleri’nin büyük bahçeleriyle tekrar TBMM’nin önündeki Milli Egemenlik Parkı‘na ulaşır.

Görüleceği gibi Ayrancı etrafı büyük yeşil kuşaklarla çevrilmiş fakat en büyük desteğini Ayrancı’nın içindeki apartman arka bahçelerinin oluşturduğu yeşil alanlarla kendisine uygun bir ekosistem oluşturmuş ve kentsel  ısı adasının oluşmasına doğal bir engel yaratmıştır.

Doğa Tabanlı Metropoliten Stratejiler: İmrahor Vadisi Uygulama Projesi Atölyeleri yapıldı

Kent-Lab Derneği’nin yürütücülüğünü yaptığı Ankara Kent Konseyi’nin eş başvuran olarak yer aldığı ve UNDP SGP GEF Küçük Destek Programı tarafından desteklenen uygulama projesinin Atölye çalışmaları 25 Aralık 2024 tarihinde Ankara Kent Konseyi Salonu’nda yapıldı.

Ayrancım Derneği’nin de Ali Necati Koçak ile katılım gösterdiği programın açılış konuşmaları, Kent-Lab Genel Sekreteri E. Serdar Karaduman, AKK Başkanvekili Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, AKK Çevre ve İklim Meclisi Sözcüsü Ömer Şan tarafından yapıldı.

Prof.Dr. Nilgül Karadeniz’in moderasyonunu yaptığı “Doğa Tabanlı Kentsel Tasarım ve Peyzaj Uygulamaları Atölyesi”nde, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nden Doç.Dr. Şule KısakürekKavramsal Çerçeve: Doğa Tabanlı  Çözümler ve Örnekler” Kent-Lab Proje ekibi “DTÇ Gösterge Setleri” ve Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Volkan MüftüoğluSu Hasadı” başlıklı sunumlar yaptı. Atölye Ankara’da yeşil alanlarda su hasadı ihtiyaçlarının konuşuldu.

Atölye çalışmasının Doç.Dr. Zühal Dilaver’in yönettiği 2.oturumunda, Doç.Dr. Ayşe Kalaycı Önaç video kaydı aracılığıyla “Kentsel Tasarımda DTÇ”, Doç.Dr. Zühal Dilaver DTÇ ve Bitki İlişkisi” başlıklı sunumlar yaptılar. Atölyede Ankara’da yeşil alanlarda yerel bitki türleri kullanımının ihtiyaçları tartışıldı.

E.Serdar Karaduman tarafından moderasyonu yapılan Kaynak Kullanımı ve Katılımcılık Atölyesi moderatörün “Katılımcılık ve DTÇ Ağı” sunumu ile başladı, ardından Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin AKK Deneymi başlıklı bir sunum yaptı. Ardından Cem Nuri Aldaş “DTÇ Ağı-Dijital Katılım Platformu ve Gül AkkayaYeşil Alanlarda Ankara Deneyimi” başlıklı sunumlar yaptılar. Atölye “Yerel Yönetimlerde DTÇ: Güçlükler” konulu bir tartışma ile son buldu.

Atölye çalışmalarının sürprizi Bursa Teknik Üniversitesi Ekolojik Farkındalık Topluluğu üyesi 15 öğrencinin Araş. Gör. Buse Nur Çırak ile Bursa’dan gelerek toplantıya katılması oldu. Atölyede AKK Çevre İklim Meclisi bileşenleri, ABB Çevre Koruma Daire Başkanlığı Yeşil Alanlar Şube Müdürlüğü ve Afet İşleri Daire Başkanlığı temsilcileri, Ayrancım Derneği ve diğer sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra Türkiye Belediyeler Birliği uzmanları ve AÜ Peyzaj mimarlığı öğrencileri katıldı.

Ayrancı’da Kentsel Isı Adasına Karşı Doğa Tabanlı Çözümler

Kentlerimiz giderek ısınıyor. Küresel iklim krizi nedeniyle ısınan kentlerde günlük yaşantımız da etkileniyor.
* Mahalleniz eskisinden daha mı sıcak?
* Artan sıcaklar sağlığınızı tehdit mi ediyor?
* Semtiniz daha mı az yağış alıyor?
* Mevsimler eskiden daha mı farklıydı?
* Klimalar yüzünden yazın daha fazla mı elektrik parası ödüyoruz?
#birnedenivar

Bütün bunları ve daha fazlasını konuşmak için sizi mahalle toplantılarımıza davet ediyoruz.
.
26 Ekim 2024 Cumartesi
11.00 Remzi Oğuz Arık Mahalle Toplantısı
13.00 Güvenevler Mahalle Toplantısı
15.00 Ayrancı Mahalle Toplantısı
.
27 Ekim 2024 Pazar
13.00 Aziziye Mahalle Toplantısı
15.00 Güzeltepe Mahalle Toplantısı
.
Kayıt ve ayrıntılı bilgi için
0532. 227 05 68 Ali Necati Koçak
.
Bu proje Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı tarafından desteklenmektedir.