Gece olunca Ayrancı: Uydudan semtimize bakış
Gündüz vakti Ayrancı’nın cıvıltılı sokaklarını, parklarında oynayan çocukları, kaldırım kahvelerinde çay içen komşuları iyi biliyoruz. Peki ya gece olunca bu tanıdık semt nasıl bir hal alıyor? Pencerelerden süzülen ışıkların haritası bize ne anlatıyor? Bu sorulardan yola çıkarak bu sayıda Ayrancı’ya bir de yukarıdan, uydudan bakmak istedim.
Analizimin temelinde uydu görüntüleri var; ancak doğrudan tüm semti değil, ışık yoğunluğu açısından bize anlamlı veriler sunabilecek alanları mercek altına aldım. Özellikle kentsel yapıların yoğun olduğu yerler analizde yer aldı. Parklar ve yeşil alanlar, gece fazla ışık yaymadıkları için bu çalışmanın dışında bırakıldı. Zaten onlar geceleri karanlıkta kendi dinginliğine çekiliyor, belki de şehrin gerçek uykusunu onlar uyuyor.
Uydudan baktığımızda, Ayrancı’nın gece manzarası aslında bir nevi yaşamın gece ritmini yansıtıyor. Işıkların yoğun olduğu noktalar, geç saatlere kadar açık kalan marketlerin, evlerinde hâlâ ışık yanan komşuların, ya da gece geç saatlerde eve dönenlerin izi gibi. Bu da bize Ayrancı’nın geceleri nasıl bir dokuya büründüğünü gösteriyor.
Bu çalışma hem kent gözlemine dair yeni bir bakış sunuyor hem de yaşadığımız semti başka bir açıdan tanımamıza olanak sağlıyor. Belki de bu veriler, gelecekte aydınlatma politikaları, kamusal alan kullanımı ya da gece güvenliği üzerine düşünenler için de bir kaynak olabilir.
Gece ışığında Ayrancı’yı okumak, semtin gece hikâyelerini duyumsamak gibiydi. Bir gün hep birlikte, bu haritayla elimize feneri alıp sokak sokak gece yürüyüşü yapar mıyız, ne dersiniz?

Ayrancı’nın komşu ışıkları: Gece Ankara’ya kısa bir bakış
Uydudan baktığımızda sadece Ayrancı değil, etrafındaki mahalleler ve Ankara’nın gece parlayan damarları da dikkat çekiyor. Özellikle Ankara’nın eski kent merkezi olan Ulus ve Kızılay, şehrin en aydınlık bölgeleri olarak öne çıkıyor. Gece boyunca süren hareketlilik, yoğun trafik ve ticari canlılık bu ışık haritasına birebir yansıyor.
Bu merkezleri takiben Eskişehir Yolu ve Konya Yolu, kentin doğu-batı ve kuzey-güney akslarında ışığın peşinden uzanıyor. Bu yollar, hem eski kent merkezine bağlanıyor hem de Ankara’nın çeperlerine doğru uzanırken ışıklı birer hat gibi göze çarpıyor. Uydudan bakıldığında adeta şehrin gece damarları gibi, Ayrancı’nın çevresinde nasıl bir ışık çemberi olduğunu da gözler önüne seriyor.
Ayrancı ise bu parlaklığa yakın ama bir o kadar da kendi halinde. Ne fazla parlıyor ne de karanlığa gömülüyor. Sanki gecenin içinde kendi ritmiyle yaşayan bir semt gibi…

Ayrancı’nın ışık haritası: En parlak noktadan en sessiz tepeye
Gece uydudan baktığımızda Ayrancı’nın kalp atışı gibi atan bir noktası hemen göze çarpıyor: Atatürk Bulvarı ile Kennedy Caddesi’nin kesişimi, yani Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi civarı. Bu bölge, Tunalı’ya olan yakınlığı ve kültürel-sosyal hareketliliğiyle zaten gündüzleri olduğu kadar geceleri de yaşayan bir yer. Hal böyle olunca, uydudan en parlak çıkan yerin tam da burası olması hiç şaşırtıcı değil. Kafelerden çıkan son müşterilerin gölgeleri, geç vakitlerde düzenlenen sergiler ve dolup taşan kaldırımlar bu ışıltının gerçek yüzü aslında.
Ama her ışığın bir gölgesi olur. Ayrancı’nın en karanlık noktası ise, daha önce “Hoşdere Hayali” başlıklı yazımda da yer verdiğim bölgeye denk geliyor: Kuzgun Sokak ile Portakal Çiçeği Caddesi’nin kesişimindeki yüksek tepe üzerindeki otopark alanı. Gündüzleri bile sadece araba sesini içeren, sessiz bu tepe, gece olduğunda şehrin geri kalanından neredeyse kopmuş gibi duruyor. Belki karanlık oluşu, belki de zamanında ona eşlik eden Ankara’nın kayıp derelerinden biri olan Hoşdere’nin asfalt altında uykuda olmasıdır.
Ayrıca, semt içindeki mahalleleri ışık yoğunluğuna göre sıraladığımızda, Remzi Oğuz Arık başı çekiyor. Onu sırasıyla Güvenevler, Aziziye, Güzeltepe ve Ayrancı Mahalleleri takip ediyor. Her biri farklı gece halleriyle, kendi temposunu ve ışık ritmini taşıyor. Remzi Oğuz Arık kentin en önemli yaşayan damarına yakınlığı dolayısıyla ışıl ışıl parlarken, Ayrancı Mahallesi de belki sessiz sakin komşularımızın dinginliğini yansıtıyor.
İçinde bulunduğumda her seferinde bana birçok deneyim sunan bu semt, uzaydan bakınca da her defasında bambaşka bir hikâye anlatıyor. Bu ışık haritası bize sadece bir uydu fotoğrafı değil, Ayrancı’nın gece kimliğini veriyor. Nerelerde hayat sürüyor, nerelerde uykular erken başlıyor ya da nereler hâlâ hayal kuruyor… Kim bilir, belki bu karanlık noktalar gelecekte semtin yeni hikâyelerine ev sahipliği yapar. Her seferinde istediğimiz hayallerden biri olan semtin eski dostları kayıp dereleri bir gün uykusundan uyanır. Ve belki de başka aydınlıklar çıkarır karşımıza…