Taksi duraklarının işgaline son verilmeli

Ben Cengiz Köse, makine mühendisi ve akademisyenim. Ayrancı mahallesinde oturan bir semt sakini olarak Ayrancıyla ilgili problemi anlatmak ihtiyacı duydum. 

Yıllardır Hoşdere’de bulunan Ayrancı taksi durağının kendisinin prefabrik bir binası ve yeterli araç park yerleri olmasına rağmen hemen durağın arkasında bulunan, Ayrancı Muhtarlığı ile arasındaki Çankaya Belediyesi’ne ait alana Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yeniden inşaat başlatıldı. Buraya Ayrancı taksi durağını genişleterek betonarme bir bina yapılacağını öğrendim.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin taşeronu tarafından aceleyle zemin betonları ve kolonları dökülmeye başlandı. Belediye çevreye verdiğimiz rahatsızlık dolayısıyla diyerek bir bilgi tabelası astı. 

Çankaya Belediyesi’ne ait bir yerin, bedeli Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından üstlenilerek ticari bir hizmet için kullanılmasını doğru bulmuyorum. Belediye bütçesinin halk ve toplum yararına kullanılması gerekirken ihtiyaç olmadığı halde taksi durağına tahsis edilmesini düşündürücü buluyorum. Taksi ticari bir işletmedir ve kamu hizmeti değildir.

Bu konuda Ayrancı mahallesi muhtarına, Çankaya Belediyesi’ne ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne dilekçe verdim. Buranın taksi durağına tahsisinin durdurularak, inşaatın sonlandırılmasını istedim. Bu konuda da bir vatandaş olarak gerekli yasal müracaatları yaptım. Taksi durağı inşaatından vazgeçilmesini, bu konuda tarafıma ve Ayrancı sakinlerine yazılı olarak gerekçelerini içeren bir bilgi verilmesini talep ediyorum.

Taksiler neden sorun oldu?

Taksi sorunu İstanbul’un gündemini meşgul ettiğinden beri günlük meselemiz haline geldi. Pek çok kimsenin İstanbul taksileriyle yaşadığı sorunlar geçmişin süzgecinden de geçerek yeniden hortladı. Görülüyor ki, taksi İstanbul için gerçekten bir sorun. Gündeme geldiği gibi yeni taksilerin ulaşıma sokulması ile ilgili değil sadece ya da UBER sistemine karşı verilen kavga hiç değil. Biz her şoförün bir taksisi var, onların ekmek teknesi zannediyorduk ama o öyle değilmiş, onlarca taksisi olanlar varmış, taksi durağı olanlar varmış. Televizyonlara da iş çıktı hergün bir müşteriden gelen şikayeti, turistlerin nasıl kandırıldığını, kendi vatandaşlarına nasıl kötü davranıldığını onların gözünden izlemeye başladık.

Taksi meselesi kendi içinde pek çok sorunu barındırıyor aslında. Bu nedenle bunları genel bir bakış açısıyla değerlendirme gereği duyduk.

Taksi hizmeti kamusal bir hizmet midir?

Belki bunu biraz daha genişleterek de sorabiliriz; kentlerde ulaşım hizmetlerini yerine getirmek kimin görevi?

Kent içi ulaşım hizmetleri yani bilindik adıyla toplu taşıma hizmetlerini verme görevi kamuya verilmiştir. Kamu adına bunu belediyelerimiz yerine getirmektedir. Geçmiş dönemlerde belediyelerin içinde bulunduğu ekonomik ve idari şartlar bu hizmetin tamamını yerine getirmede yetersiz kalınca bu boşluk özel girişimlerce doldurulmuş. Dolmuş, taksi-dolmuş gibi araçlarla kentte yetersiz kalan toplu taşıma hizmetlerinin bir kısmı özel sektörce yerine getirilmiş.

Bu araçların çalışabilmeleri ve karşılığınca ücret alabilmeleri için belediyelerce bunlara imtiyazlar tanınmış. Yani plaka gibi, ruhsat gibi şeylerden bahsediyorum. Bunun karşılığında da ücretler belediye tarafından belirlenmiştir.

İşte taksilerin, dolmuşların daha sonraki yıllarda özel halk otobüslerinin ortaya çıkmasının altında yatan gerçek, belediyelerin bu alanı maddi yetersizlikleri nedeniyle yeterince dolduramamasından kaynaklanmaktadır. Belediyelerde bu alanı doldurması için taksilere taksi plakası ve ruhsatı, dolmuşlara da dolmuş plakası ve ruhsatı çıkarmışlar, dolmuşlara çalışacakları güzergahı yani dolmuş hattını tanımlamışlar.

Burada yeni bir soru ortaya çıkıyor. Peki bu taşımacılık hizmeti bir kamu hizmeti midir? 

Bu konuda birkaç farklı görüş var. Prof. Dr. Metin Gündaytoplumsal bir ihtiyacı karşılamaya ve kamu yararını gerçekleştirmeye yönelik bir faaliyet, kamuya sunulmuş olmakla birlikte, siyasal organlarca kamu hizmeti olarak kabul edilmemiş ise kamu hizmeti sayılamaz. Örneğin taksi işletmeciliğinde olduğu gibi” diyor. 

Fransız yasaları “yasama tarafından kamu hizmeti olarak sayılmadığı halde niteliği gereği kamu hizmeti sayılabileceği” ifadesi taksileri, fırınları, benzin istasyonlarını da bu gruba alarak kamu hizmeti(ymiş) gibi kabul görmesini sağlamış.

Yani buraya kadar saydıklarımızdan şu sonucu çıkarabilir miyiz; taksiler yasal olarak kamu hizmeti görevi yapmıyorlar ama kamu hizmetiymiş gibi kabul edebiliriz…

Bu girizgahı uzun tutmamızın sebebi taksiler ve özellikle taksi duraklarıyla ilgili sorunların temel kaynağının burası olmasıdır. 

Taksilerle ilgili genel sorunlar

Taksilerin bu kadar gündeme gelmesi elbette İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin taksilerle ilgili yeni bir uygulamayı devreye sokmaya çalışmasıyla oldu. İki yakaya bölünmüş İstanbul’un taksi sorunu benim çocukluğumda bile vardı, hala sürüyor; karşısının taksisi meselesi. Bir yakadan diğerine geçmek istemez, uzun mesafe gidecek yolcu kovalar dahası gözü turisttedir. Turist bulursa taksimetre açmaz, pazarlıklar başlar vs vs.

Biz Ankara’nın genel sorunlarına dönelim. Burada İstanbul’daki kadar büyük taksi krizi yaşanmıyor. Ankara iki yakaya bölünmediği için oraya gitmem, buranın taksisiyim sorunu da pek çıkmıyor.

Ama taksilerle, taksi duraklarıyla ve taksi şoförleriyle ilgili genel sorunlar hep dillendiriliyor.

Piyasada çok sayıda eskimiş taksi var

Taksilerle ilgili sık konuşulan sorunlardan birisi taksilerin eskiliği, bakımsızlığı, ilgisizliği. Kendi taksisiyle çalışanlar araçlarına daha iyi bakıyorlar. Belli sürelerle araçlarını yeniliyorlar. Ama birden çok taksi plakası sahibi olanlar araçlarını kiraya verdikleri ya da şoför tuttukları için bu araçlara para harcamıyor. Bunlar daha sık kaza yapıyor. Çoğu kazadan sonra aracını sarıya bile boyatmıyor, macunlu, yamalı taksiler hemen dikkat çekiyor, bu nedenle güven vermiyorlar. Şoförler araçlara bakmadığı için daha bakımsız. Sigara kokuyor. Pis taksilerden inenlere bile rastladım.

Semtin kültürüne uymayan şoförler

Görüştüğümüz semt sakinleri genelde bildikleri taksi duraklarını, mümkünse semtin taksilerini kullanıyorlar. Gerekçe olarak “Ayrancı’nın taksileri, şoförleri genelde daha güvenilir kimseler” olduğunu ifade ediyorlar. Ayrancı’nın çoğu taksi durağında bu kültür uzun zamandır yerleşmiş, eski taksiciler biliniyor. Çocuğunu duraktaki taksilere emanet ederek okula gönderenler var. Semtin dışından gelen taksiler ise hemen farkediliyor. Özellikle genç olanlardan fazlaca şikayet var.

PEKİ YA TAKSİ DURAKLARI

Neden her sokak köşesi taksi durağı?

Son yılların en önemli sorun alanlarından birisi taksi durakları. Her sokak köşesi bir taksi durağı. Şimdi mahallemizden başlayalım; Güvenlik Caddesi’nden girdikten sonra sağda ve solda taksi durağı olmayan bir tane sokak yok. Var mı? 

Eğer siz bir esnafsanız ve dükkan açmak istiyorsanız adım adım dükkan arıyorsunuz. Mesela terzilik yapacaksınız ve uygun yer bakıyorsunuz. “Şu köşe başı boşmuş, güneş de görüyor, belediye bana kaldırımın üzerine şöyle 8-10 metrekare bir dükkan koysun” diyebilir misiniz? Ama taksiniz varsa diyebilirsiniz. Yanınıza bir taksi daha bulursunuz, şoförler odasına bir dilekçe yazarsınız. Dilekçeye durak istediğiniz sokağın köşesini tarif edersiniz, bir de fotoğrafını çekip koyarsanız taksi durağınız 6 aya elinizde. En kötü ihtimalle oraya bir tabela kondurulur, üzerinde “taksi bekleme yeri 2 taksi” yazar. Bu da oranın bir oda seçimi ya da belediye seçimi sonrasında taksi durağı olmasının garantisidir. Bu arada Ankara’da taksi plakası 1 milyon liraya dayanmış. Terzinin ise bir makas, bir iğne, bir de dikiş makinası için bin liralık bir sermayesi varsa tamamdır.

Taksi durakları neden kaldırımların üzerinde, parklarda?

Bakın neredeyse bütün taksi durakları kaldırımların üzerinde ya da parkların köşelerinde. O kaldırımlar, parklar kamusal alan. Yani “herkesin malı” orası. Herkesin malı olan bir yer neden bir taksi durağının malı haline geliyor?

Melih Gökçek dönemi yenilenen taksi durakları
Mansur Yavaş dönemi yenilenecek taksi durakları için ilk prototip

Taksi duraklarını neden belediye yapıyor?

Belediyeler neden fırınları yapmıyor, terzilere, berberlere dükkan yapmıyor da taksi durağı yapıyor? Son dönemlerde yapılan durakları görmüşsünüzdür, 2 katlı, süslü, bahçeli.

Taksilerin ulaşım hizmeti ne kadar kamu hizmetiyse fırınların ekmek üretmesi de o kadar kamu hizmeti değil mi?

Bu yaz aylarında gazetelere Ankara’da taksi duraklarının yenileneceği haberi düştüğünde Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi eski başkanı Emre Sevim kendi twitter hesabından bir paylaşım yaptı; Belediye neden taksi durağı yapar? Ya da neden bakkal dükkanlarını yenilemiyor? İkisi de özel teşebbüs değil mi?

Ankaralılar olarak birkaç senede bir taksicilerin duraklarını yeniliyoruz. Taksiciler bizi ne kadar sevseler az gelir.
Yahu Belediye neden taksi durağı yapar? Ya da neden bakkal dükkanlarını yenilemiyor? İkisi de özel teşebbüs değil mi?

Taksi duraklarının kapasitesi var mı?

Bütün taksi durakları kurulurken veya daha sonra başvuruyla kaç taksilik kapasitesi olduğu belirleniyor. Ama buna uyan hiçbir taksi durağı yok. Bundan sonra taksiye binerken bakın, duraklarda yazıyor 8 taksi diye sayın en az 15 taksi sırasını bekliyor. Bekleme yerlerinde 2 taksi yazıyor 8 taksi bekliyor. Taksi duraklarına girebilmekte başka bir sorun. Durak parası, hava parası derken taksi sahiplerinin varolan duraklara girebilmeleri de ayrı bir sorun.

Trafik kuralları neden taksilere farklı?

Ankara’nın pek çok caddesi, sokağı artık tek yön. Ayrancı’da öyle. Bakın hemen arka sayfada mahalleden bir arkadaşımız Şili Meydanı’ndaki tek yön uygulamasına neden taksilerin uymadığını soruyor. Ben geçenlerde Kuğulu Park’ın cebinde azıcık bekleme yapayım dedim, trafik polisi hemen yanıma geldi. Ama önümde bekleme yapan 3 tane taksi için aynı kural geçerli değil. Atatürk Bulvarı’nda, Cinnah Caddesi’nde de öyle.

Duraklar siyasileşti

Taksi durakları özellikle şoförler odasının seçimlerinde afişlerle, pankartlarla donatılıyor. Her durağın neredeyse bir siyasi grubun etkinliğinde olduğu biliniyor. Ankara Şoförler Odası seçimleri ve Türkiye Şoförler Federasyonu seçimleri neredeyse siyasi partilerin kurultayları kadar hareketli ve siyasi bir havada geçiyor. Görüştüğümüz taksicilerde bundan şikayetçiler, taksicinin siyaseti olmaz ekmek kavgası olur diyorlar.

Taksi durakları tostçu, gazozcu oldu

Taksi durakları işlek yerlerdeyse ya da biraz önce söylediğimiz gibi güzel parkların içinde belediye tarafından yapılmış 2 katlı duraklara sahiplerse konumlarını değerlendirmek için tostçu, gazozcu olabiliyor. Bakın burası TBMM’nin yanındaki Milli Egemenlik Parkı’nın hemen girişine yapılan Meclis Taksi Durağı. Yanında büyük, bakımlı bir park alanı var. Önündeki tabelada su, kola, çay, soda yazıyor.

Sonuç

Taksi ve taksi durakları sorunu bir süre daha tartışılmaya devam edecek. İstanbul’daki taksi kavgası her yeri etkileyecek. 

Öncelikle taksi sahipliği meselesi yeniden tartışmaya açılacak o kesin. Eğer uygulama hayata geçerse herkesin 1 taksi sahibi olması ve o takside şoförlük yapıyor olmasını öncelikle taksiciler isteyecektir.Başkasının taksisinde üç kuruşu çalışmaya itiraz edeceklerdir.

Kaldırımlarda, parkların köşelerindeki taksi duraklarının önümüzdeki günlerde davalara konu olacağı ve vatandaşların buraların kullanımına artık itiraz edecekleri ortada. Belediyelerin herkesin parasıyla taksi durağı yapması, her seçim döneminde bu taksi duraklarının yenilenmesi de öyle…

Asıl değişim teknoloji ile gelecek. Cep telefonlarındaki taksi uygulamalarının yaygınlaşacağı açık. Bunun yaygınlaşması en çok taksicilerin işine gelecek, çünkü durağa para öde, gittiğin yerden boş dön gibi sorunları ortadan kalkacak. Taksi durakları kaldırılacak. Taksici müşterisiz kalmayacak, müşteri taksisiz…

Önemli olan bu değişimin kavgasız olması tabii.